Kitapta tıpa aykırı bir sürü unsur var. Bende dedim ki neden daha fazla olmasın?
...
"Ya bu nasıl iş, yemin ederim çıldırmak üzereyim. Bu çocuk makine mi hafızası bi gidiyor bi geliyor?"
Kendi kendine çıldırırken Ömer ona hiç bulaşmıyordu. Büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı ve ağzını açarsa ağlayacağını hissediyordu. Bu yüzden tek yapabildiği sessizce oturarak bacaklarını titretmekti.
"Olm ne için üzüldüğünüzü anlasam keşke. Ne güzel hatırlıyor işte her şeyi. Ömer'in bütün o uğraşlarına gerek kalmadı"
Ömer Kaan'ın son durumlardan haberdar olmadığını fark ettiğinde yalvarır bir ifade ile Emre'nin gözlerine baktı. Emre garip bir endişe içine girip gerginlikle Kaan'ı biraz uzağa sürükledi. Fısıldadığını duyuyordu şimdi.
"Ömer de Hürkan'a karşı bazı duygular hissetmeye başlamıştı kazadan önce"
"Ciddi olamazsın"
Ne yazık ki ciddiydi ve Ömer şuan sonu olmayan bir boşluktaydı. Terk edilmiş gibi hissediyordu garip bir şekilde. Hürkan onu, yaşadıkları onca anıdan sonra kendine bir şekilde aşık ettirmiş ve çekip gitmişti. Onun suçu değildi elbette ama bu hiç bir şeyi düzeltmiyordu.
Kaan ve Emre bir iki dakika daha Ömer'in dediklerini duyamayacağı bir şekilde konuştuktan sonra geri döndüklerinde ayaklandı. Terli ellerini pantalonuna sildi gergince. Sesi uzun zamandır konuşmamasına rağmen güçlüydü.
"Ben çıksam iyi olur, Hürkan'ın evine gitmem gerek. Kıyafetlerini alıp geri dönerim"
"Doktor çıkmana izin verir mi ki? Daha tam iyileşmedin"
"Vermek zorunda"
Ömer bu noktada karşısındaki duvara öyle bir bakış atmıştı ki.
"Bir kaç saat yanında durun yeter, çok gecikmem"
Onların yanıt vermesine izin vermeden ellerini cebine atıp, rapor kağıtlarını imzalamak için danışmana doğru adımladı. İşler tekrardan başa dönmüştü ve Ömer ne yapacağını düşünmeyi bırakmıştı. Gelişen olaylar ile istem dışı yolunu buluyordu çünkü bir şekilde. Hürkan'ın hatırlamasını veya ona birinin olanları anlatmasını bekleyecekti. Eğer beklediğinin aksine bunlar olmazsa da bir şey kaybetmezdi. Hiç bir şey yaşanmamış gibi davranıp Hürkan'ın ona açılmasını bekleyebilirdi. Yada ilk adımı kendisi atardı ama bunun için fazla korkaktı.
Emre tüm o yalnız kaldıkları anları anlatamazdı ama. Sadece Hürkan ve Ömer'e özeldi.
Bizde yenilerini yaşarız dedi içinden. Ona bu sefer mutlu olduğu anılar yaşatırım
Eve vardığında Kaan'ın verdiği anahtarlarla kapıyı açtı. Buraya yalnız girmek garip hissettirmişti. Genelde baya kalabalık olurlardı ve hiç bir zaman bu ürkünç sessizlik açığa çıkmazdı.
Hürkan'ın odasına gidip dolapları çok karıştırmadan rahat bir şeyler geçirdi çantaya. İşi bitmişti ama aşağı indiğinde kapıya yönelmedi. Kendisini bir şekilde hastaneye geri dönmeye zorlamalıydı. Hürkan daha yeni uyanmıştı ve arkadaşı olarak yanında olmalıydı. Sadece ona yönlendirilecek olan sorulardan korkuyordu.
Hastanenin önünde taksiden indiğinde aradan 1 saat geçmişti. İçeri girip Hürkan'ın odasının olduğu kata çıktı. Odasının önünde kimse olmaması bu sefer onu mutlu etmemişti. Tanrı aşkına ihtiyacı olduğu zaman tüm hepsi bir anda kayboluyordu sanki. Bir yerlerde dinleniyorlardır heralde diye düşündü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what if | porgola
Teen FictionHürkan'ın kafasına gelen çay paketi Ömer'e girer ~yazar LWNİFNWOQZHWBK Emre'nin kafasına doğru nişan aldığını ve paketi attığını gördü. Beklediği şey keskin bir ağrı ile okkalı bir küfür değildi. Sonradan ortam kararıp yerini boşluğa bırakmıştı zate...