9

629 58 120
                                    

Gerçekten bir kaç bölümdür ne yazdığım hakkında hiç bir fikrim uokt anama sovmeyin teşekkürler

...

"Kısa zaman önce alkol kullanmış mıydı?"

Ömer tereddüt etti

"Beyfendi lütfen dürüst olun. Arkadaşınız bu durumda suçlu görünmüyor. Endişelenmenize gerek yok"

"Ben- evet çok az"

Daha fazla soru kaldırabileceğini zannetmiyorken polisler daha sonra tekrar geleceklerini söyleyip izin istediler. Onların koridordan ayrılmasıyla tekrar duvarın dibine çöküp yüzünü sıvazladı. Gözyaşlarının akmasına izin vermiyor, her biri yanağında belirdiğinde hemen yok ediyordu. Ne için ağladığını bile bilmiyordu ki

Daha kimseye haber veremediğinden acısına yalnız katlanıyordu. Belki zamanı olmamıştı, belki de kendisi istemiyordu. Bilmiyordu. Her şeyi kendi üstlenmeye kalktığı için olmuştu zaten bunlar. Biraz kabuğundan çıkıp destek almayı kabul etseydi Hürkan'ı saçma sapan yerlerde süründürmeye ihtiyacı kalmayacaktı

Midesi ağrıyordu. Ne olduğuna bakmamıştı ve sadece elini üstünde tutarak ağrısını geçirmeye çalışıyordu. Strese bağlıyordu bu durumu

Biraz daha bekledi. Son zamanlarda yaptığı tek şey. Dakikalar saate dönerken hala bekliyordu. Elindeki kurumuş kanı ovalayarak.

"Hürkan!"

Sendeleyerek de olsa kalktığında iğrenç bi bulantı ile anında midesini boşalttı. Hırkasının kenarı ile ağzını silip toparlandığında direk yerdeki bedene koştu

"Hürkan! Yaşıyor musun lan?"

Bedenini ters çevirdiğinde burnundan akan kanı gördü. Ağzından ister istemez bir şaşkınlık ifadesi çıktığında yanındaki kişinin de aynı tepkiyi verdiğini gördü.

"Abi çok mu kötü?"

"Sen kimsin be?"

Önlerindeki gözünü kamaştıran arabadan karşısındaki adamın aracın şoförü olduğunu anlaması uzun sürmedi.

"Şu arabanın farını kapat hiç bir şey göremiyorum"

Adam farı kapatıp arabayı bir kaç metre geri sürerken Ömer adamın kaçtığını düşündü ilk önce. Sonradan dikkatini Hürkan'da toparladı. Yüzünde herhangi bir sıyrık yoktu ama burnundan akan kanın haddi hesabı yoktu. Ceplerini karıştırıp mendil benzeri bir şey aradı ama bulamayınca hırkasını çıkarıp dudağının üstüne tuttu. Hafif silkelerken kalbi korkuyla tekliyordu

Şoförün yine yanlarına diz çöktüğünü farketti

"Hemen ambulans- bir şey ara işte"

"Tamam abi"

Adam telefonuna davranırken Ömer Hürkan'ın ayılmaya çalıştığını fark etti. Boşta olan eliyle saçlarını kavrayıp kafasını sabit tutmaya çalıştı. Gözü karardığında korkuyla titredi. Şimdi olmaz.

"Aradın mı?"

"Evet geliyorlar"

"Tamam, tamam- tamam. Sakin. Hürkan kendinde misin?"

Ufak mırıltılar duyduğunda gerginlikle gülümsedi. Ve o an kulağa çok saçma gelen bir şeyler geveledi

"İyisin. Şimdi hastaneye gidiyoruz"

what if | porgolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin