Daha proje ödevimi bitiremedim yarın teslim etmem gerek götüm tutuşa tutuşa yazı yazıom elim öldü
...
"Abi? Abi iyi misin?"
Ayıldığında başucunda arkadaşlarını falan bekliyordu. Yani Hürkan'ın arkadaşları. Kendisinin fazla arkadaşı yoktu. Her neyse ama gerçekten onu beklemiyordu. Başının dibinde çene çalan dünkü şoför adamı. Onun adını sormalıydı mutlaka. Şöfor adam şeklinde seslenip duruyordu zavallıya
"N'oluyor ya?"
"Çok şükür uyandın abi. Çok korktum"
Kolunu alnına yaslayıp gözlerini kapattı. Işık cidden kör ediyordu ve yanında duran şahıs hiç yardımcı olmuyordu.
"Bana abi demeyi keser misin? Seninle aramızda bir kaç yaş var büyük ihtimal"
Adamın panjurları kapattığını anladığında kolunu indirdi ve onu inceleme fırsatı buldu. Dün karanlık yüzünden ayırt edemediği yüzü yara izleri ile doluydu. Biraz masum bakan bir suratı vardı ve saçları kısım kısım dökülmüştü. Bakıldığında bile alkolik olduğu anlaşılıyordu. Ömer'den bir kaç yaş küçük gibi duruyordu sadece.
"Sen ne arıyorsun burada?"
"Peşinizden arabayla gelmeye çalıştım ama artık size nasıl çarptıysam devreler yanmış. Çekiciyle hallettiler, bende hastanenin adını öğrenip bir şekilde geldim. İfademi aldılar, siz uyandıktan sonra sizden de isteyeceklermiş"
"Baya açıklayıcı oldu sağol"
Ellerini havada sallayarak alay ederken kolundaki şeffaf serum hortumunu farketti.
"Bana ne oldu!"
"Ben sana da çarpmışım" Adamın yüzünde muzip bir sırıtış belirdi . "Aracın da farları yandan sana değmiş az bişey"
"Az bişey olduğu için mi bu durumdayım"
"Ne bileyim ben abi doktor muyum?"
Üstündeki siyah tişörtü sıyırarak fena karıncalanan karnına baktı. Kare şeklinde yapıştırılmış bir sargının etrafında besbelli duran morluklar yer edinmişti.
"İç kanama dedi doktor. Sen bayıldıktan sonra ameliyata alıp halletmişler"
"Bu canımı sıktı işte"
Üstündeki ince pikeyi omzuna kadar çıkardı. Hastanede olmak onu yeterince gererken parmağındaki oksimetre cihazı canını sıkmaya başlamıştıBüyük hastane odasına baktığında rönesans tablosu niteliğindeki manzarayı fark etti. Uzakta, kapının yanındaki koltukta boylu boyunca uzanan iki kişi. Kıyamet kopsa yan yana gelmeyecek iki kişi. Orkun ve Emre.
Gözünün onlarda olduğunu fark eden şoför hemen açıklama yapmaya kalktı. Adam bilgisayar gibi bir şeydi. Ömer'in ihtiyacı olan her bilgiyi ışık hızıyla iletiyordu
"Gece bir anda odaya daldı şu kısa saçlı. Diğeri de oldukça sakindi. Bir süre başında beklediler ama sen uyanmayınca orada uyudular öylece"
Emre oturur pozisyonda uyurken Orkun'un başının yarısı onun omzunda, yarısı koltuğun arkasındaydı
"Diğer abinin yanında da bir kaç kişi var. Arkadaşları sanırım"
Hürkan! Bunca zamandır sormayı nasıl unutabilmişti
Şoförün hemen yanıtlayacağını bildiği için sordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
what if | porgola
Novela JuvenilHürkan'ın kafasına gelen çay paketi Ömer'e girer ~yazar LWNİFNWOQZHWBK Emre'nin kafasına doğru nişan aldığını ve paketi attığını gördü. Beklediği şey keskin bir ağrı ile okkalı bir küfür değildi. Sonradan ortam kararıp yerini boşluğa bırakmıştı zate...