14 | çürümüş bedenlerde çırpınan ruhlar

376 34 19
                                    



ruelle - deep end

flashback
18 yıl önce

Gözleri yorgunluktan çökmüş olan adam saatlerce terk edilmiş binanın içinde öksürüklü nefesleri eşliğinde saklanıyordu. Tüm binayı dolduran ayak sesleri dakikalar sonra kesildiğinde, adam titreyen bacaklarıyla ayaklanıp yıllar önce terkettiği eve döndü.

Bıraktığı gibi kalmayan, eski neşesini kaybetmiş olan o evde tek bir ışık kalmıştı. Deniz ve kayalık manzaralı evin bahçesinde arabalarıyla oynayan bir çocuk vardı. Adam hatırlamaya çalışıyordu, altı mıydı yaşı ya da daha doğum günü gelmemiş miydi?

İçindeki sesler susmak bilmezken, üç yıl boyunca kaçtığı adamın psikolojik baskısı daha fazla nefes almasına izin vermiyordu. Gidip diğer oğlunu da görmek istese de bunu yapacak gücü kalmamıştı. Bu yüzden ilk göz ağrı, hayatına mutluluk getiren o çocuğa geldi. Çocuğun annesini etrafta görmeyince yanına yaklaştı küçüğün.

Adamın psikolojik sorunları vardı. Kafasında yüzlerce ses birbiriyle kavga ederken, bir yandan iki elini sıklıkla yanlarına vururdu. Arabasını, babasına doğru çeviren siyah gözlü çocuk önündeki koca ayaklara baktı önce. Başını kaldırdığında, her gün fotoğrafına bakıp babam dediği adamı gördü. En sevdiği arabayı fırlatıp adamın bacaklarına sarıldığında dünyalar onunmuş gibi hissediyordu.

Gözleri kıpkırmızı olan adam eğilerek minik kollara eşlik etti. Mis gibi kokusunu içine çekerken kafası başka bir yerdeydi. Öldür diyordu, kendini de çocuğu da öldür diyordu. Adam kendini tutmaya çalışıyor ve sadece çocuğuna sarılıp gitmek istiyordu.

Fakat çocuğu gören içindeki kötüler, tüm damarlarını ele geçirip onu da öldürmesini emrediyordu ona. Çocuk onu hiç bırakmazken adam ayrıldı ondan ve bahçenin ardındaki uçuruma doğru ilerledi. Dakikalarca ilerlerken arkasında küçük, dikkatsiz adımlarla peşinden koşuyordu. "Baba, nereye? Babacım buraya gelsene, gitme." diyordu tekrar tekrar siyah kocaman gözlü çocuk.

Adam uçurumun önünde durduğunda arkasını kayalıklara alarak çocuğa döndü. Küçük, elinde arabasıyla aşağıdan babasına bakıyordu nefes nefese. "Bizim için geri döndün değil mi? Annem de dönmez demişti, inanmadım ona." dediğinde adam onu hiç duymuyordu içindeki sesler yüzünden.

Tut çocuğun elini, diyordu içindeki en kötü ses. Tut elini ve kendini boşluğa bırak onunla beraber. Fakat adam içindeki acıya rağmen karşı çıktı o sese ve küçük bedenin önünde kendini denizin analık yaptığı kayalıklara bıraktı. Küçük çocuğun elinden oyuncağı düşerken dili tutuldu. Yerinden kıpırdayamazken kalbi deli gibi atıyordu ve korkuyordu.

Asla ağlayamıyorken koşarak yanına gelen annesine döndü. Kolları ve bacakları titrerken annesinin yanına gelmesini bekliyordu. Annesi "Burada ne işin var senin Chanyeol!? Çok tehlikeli oğlum, hadi gidelim. Korkmuşsun." diyen annesinin yeşil gözlerine bakıyordu. En sonunda titreyen dudaklarından bir kelime döküldü. "Babam.." dedi arkasındaki boşluğu küçük parmağıyla işaret ederken.

Annesi dediği şeye anlam veremezken, Chanyeol'ün gözleri arkadaki siyah elbiseli topluluğa takıldı. Bu adamların nasıl evlerine girdiğini düşündü. Yavaşça bu tarafa yaklaşırlarken, en önde genç görünse bile elinde baston olan adama baktı. Elindeki silahın oyuncak olup olmadığını düşünürken bu tarafa doğru doğrulttuğunu farketti. Annesi kendisinin saçlarını düzeltirken sağır edici bir ses yankılandı bomboş arazide.

Yüzüne bir sıvı sıçradığında gözlerini adamdan çekti ve annesine döndü. Bomboş bakan yeşil gözlerini gördüğünde korkmuştu küçük. Elini kendi yüzüne değdirdiğinde, sıçrayan şeyin kan olduğunu farketti ve annesinin kalbinin olduğu yere baktı.

karanlığa ait kırmızı şaraplar | chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin