18 | yabancılar

356 37 38
                                    

aurora - warrior ,
runaway ,
ruelle - war of hearts

Ne kadar kafamın içinden geldiğini düşünsem de etrafımdan yükselen sesler beynimin her bir lobu için tehdit gibiydi benim için. Göğsümden yükselen ağrıyla beraber göz kapaklarım içgüdümle savaş verip açılmaya zorlandı. Derin bir nefes alırken etraftaki ışığa alışmaya çalıştım bir süre. Ardından bulanık bakış açıma Chanyeol girdi. Zaten yanı başımdaydı, o olduğunu anlamak kolaydı.
Uyandığımı farkedip hızlıca ayaklandığında irkildim.
Bunu farketmesiyle şaşkınlığını bir kenara bırakıp geri çekildi. Sahi, neden korkmuştum aniden?

"Sonunda, uyuyan güzel uyandı." demişti sağımdan bir ses. O tarafa zorlukla döndüğümde Lay olduğunu anlamıştım. Chanyeol hariç herkes ayaktaydı, artık Chanyeol de. Lay alayla söylese de diğerleri gibi tedirgince bakıyordu. Sonunda kısık bakan gözlerimi tamamen açabildiğimde Chanyeol'e döndüm.

Aklımda tek bir soru vardı.

"Uyuşturucu mu verildi bana?"

Aptal değildim. O uyuşturucunun etkisindeyken bile içmemem gereken bir türü içtiğimin farkındaydım. O an içtiğim şeyin etkisinde doruklardayken bile çok yanlış yollarda olduğumu hissetmiştim. Her şeyi hatırlıyordum. Hatırlanmayacak gibi değildim. Bir yudumla nasıl duruma düştüğüm unutulacak bir şey değildi. Chanyeol yanımdaki sandalyeye oturdu. "Mingyu'nun ilacına Meth katılmış. Sanırım sen de içmişsin alkolünden. Sonra işte etkisine girdin, bayıldın." demişti kırık sesiyle.

"Mingyu, o nasıl?" dediğimde nefes seslerinin bile durduğunu düşünmüştüm. Herkes birbirine bakmıştı kısa sürede. Ardından Sehun konuştu. "Uyuşturucu beynine kadar gitmiş. Komada." dediğinde göğsümdeki ağrı ikiye katlandı. Sertçe yutkunurken bir içecekle komada olmasının şokunu yaşıyordum? Bir yudumla ben böyle olmuşken onu düşünemiyorduk bile. Benim içmem tesadüf eseriydi yani o uyuşturucu sadece Mingyu'ya verilmek üzere içeceğine karıştırılmıştı.

Peki neden?

"Han. Han mı yaptı?" dedim dişlerimi birbirinden ayırmadan. Başım bir anda dönmeye başlasa da kimseye belli etmemeye çalışıyordum. "Hayır, başkası var. Bizimle ilgisi olmayan biri. Belki de Mingyu'nun borçlularından biri. Bulamadık." demişti Chanyeol. Söyledikleri gittikçe uzaklaşırken başıma giren ağrıyla inledim. Ellerimle başımı sıkıştırırken yatağın sol tarafı çöktü ve kocaman eller ellerime kapandı. Gözüm ve kulaklarım bulanıklaşırken Chanyeol elleriyle ellerimi başımdan ayırmaya çalışıyordu.

Ellerimi göğsüme hapsedip durmam için bağırıyordu. Başımı bir sağa bir sola hızla sallarken derin sessizliğin gitmesi için uğraşıyordum.

"Hayır, hayır, hayır. Duyamıyorum."

"Senin sesin ve boşluk."

"Hayır!"

"Chanyeol sesin yankılanıyor!"

"Gözlerim bulanık!"

Ard arda söylediğim şeylerle beraber kendimi Chanyeol'ün göğsünde buldum. Hareket etmemi kesmek için kollarını etrafıma sıkıca sardı. Hareket edemedim. Duyamadım, göremedim. Ellerim aramızdaydı. Benim kalbimin sesinden çok onunkini hissediyordum. Deli gibi atıyordu kalbi. Kulağımda sadece onun nefes alışları vardı. Kollarını hiç gevşetmeden konuştu sessizce kulağıma doğru.

karanlığa ait kırmızı şaraplar | chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin