sinead o'connor - drink befor the war
Geride kalanlar mıydı en çok canı yananlar, ya da giden miydi kalbini ateşe veren? Peki ihanet miydi güvenini yıkan veyahut seni herkesten soyutlayan?
Benim için çaresizlikti kalbimi yakan, herkesten kendimi soyutlamama sebep olan. Tüm yollarım kapalıyken nasıl olacaktı da kendimle beraber başkalarını da bu çaresizlikten çekip alabilecektim? Kendimi bile kurtaramazken bu bilinmezlikten, en çokta siyah gözlü adamı götürmek istiyordum buralardan.Hala onu düşünürken tüm kara düşüncelerimi inşa eden kötü adam, enseme yasladığı bir namluyla ölümümü sayıyordu biliyordum ki. Aptallıkların kabul olmayacağı bir işe bulaşmıştım. Ya Chanyeol için kendimi ve ailemi yakacaktım, ya da ailem için sevdiğim adamın nefretini tadacaktım.
Önümde siyah takımıyla tanımadığım insanlarla konuşurken düşünceler susmuyordu, beni buradan soyutluyordu. Chanyeol'ün kafası arkasına, bana dönünce boşluk gibi bakan gözlerimi gülümseyerek yok etmeye çalıştım ve elimdeki kadehi ona doğru kaldırdım. Defalarca dokunsam doyamayacağım gamzeleri benim için kendini belli ederken öncekinin aksine içtenlikle gülümsedim.
Tekrar önündeki topluluğa döndüğünde elimdeki kırmızı şarabı yudumlamaya devam ettim. Yaklaşık bir saat önce lüks olan bu otele benim ismimle, herkese Piramit'in artık tek çalıştığını göstermek amaçlı gelmiştik. Chanyeol'ü tanıdıkları için etrafına doluşan insanlar ona yoğun bir ilgi gösterirken, bana müzede ne olduklarını anlayamadığı eski bir parçaymış gibi değişik bakıyorlardı.
Bizden önce başkasının davetiyle içeri giren Lay yanımda sessiz sakin etrafı incelerken konuştum. "Herkes bana böyle garip bakmaya devam edecek mi? Ona göre birinin kafasında şarap bardağı patlatacağım." dediğimde bana dönüp güldü Lay.
Bu kadar asabi olmam onu şaşırtmış görünüyordu.
Kesinlikle bugün kimseye katlanabilecek gibi değildim."Chanyeol ile beraber girdin mekana. Haliyle seni merak ediyorlar ve burası eski gittiğimiz basit mekanlar gibi olmadığı için gördüğün bu insanlar hep saygın ailelerden geliyor. Chanyeol'e fazla ilgi gösteriyorlar." dediğinde Chanyeol'ün yanına yaklaşan birine dikkat kesilmiştim.
Keskin ve kısık bakışları tam Chanyeol'ü hedef almışken kadehteki son yudumu dudaklarımın arasına hapsetmiştim. Chanyeol yanındakilere baş selamı verip aralarından ayrılırken kısık bakışlı adamla tam ortada buluştu. Benimle aynı yaşlarda olduğunu düşündüğüm kişi Chanyeol'e elini uzatırken, Chanyeol hiç bekletmeden içten bir gülüşle elini tutup selamına karşılık verdi. Lay'in sesini duysam bile gözlerimi önümdeki ikiliden ayıramamıştım.
"Biraz gevşe Kızıl, elindeki kadehi kıracaksın." dediğinde farkındalıkla elimi gevşetmiştim. Karşımdaki yakışıklı beni neden bu kadar rahatsız etmişti ki? Chanyeol elini bizim bulunduğumuz masaya uzatıp adamı buraya davet ettiğinde yutkunup Lay'e döndüm. "Kim bu şeker çocuk?" dediğimde kahkaha atıp ikili masaya gelmeden cevap verdi.
"Eski Piramit üyesi. Chanyeol ile çok yakınlardı."
Chanyeol göz kırpıp yanımda yerini aldığında şeker çocuk dememe rağmen mükemmel erkeksi çekiciliği olan adam karşımda durmuştu. Lay ile samimi bir selamlaşma sonrası bana döndüğünde tek kaşı havalanmıştı. Ne zaman geldiğini bilmediğim garson şarabımı yenilerken uzattığı eline baktım bir süre. Sağ elimle selamına karşılık verdiğimde yabancının sesini duyabilmiştim sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlığa ait kırmızı şaraplar | chanbaek
FanfictionBaekhyun, ailesi yüzünden borç batağında yüzerken arkadaşının yardımıyla garip işler yürüten liderliklerden birine girer. Hiç beklemediği olaylar birbirini takip ederken, Chanyeol'ü yıllar sonra tekrar burada, eskisinden çok daha farklı karakteriyle...