bölüm 29

392 36 14
                                    

"We built houses on top of all the hills and mountains
But I'm not scared to fall from here
When I have your hand in mine
Maybe we'll look back and
See our dreams from far away"




İnsanlar tarafından iki buçuk bin olarak belirlenen üyelik kartı limitinin kalktığı öğrenildiği akşamında, akın etmeye başlanmıştı kumarhaneye. Kulübe üye olmak isteyenler, boş koltuk umuduyla kuyruğa girmek zorunda kalmıştılar.

Para sıkıntısı çeken saygın vikont ve kumar kulübü gibi görünüşte uyumsuz olan şeylerin birleşimi inanılmaz sonuçlar getirmişti. Çalışanlar bile, Yoongi'den yayılan hızlı enerji akışına kapılarak daha dinç şekilde hizmet etmeye başlamıştılar. Burası, Jung Nammin'in küçük imparatorluğunu, demir yumrukla yönettiği en iyi zamanlarda bile, bu kadar para akışı görmemişti.

Aristokratlardan hoşlanmayan Jung, onlara belli belirsiz beceriksizlik duygusu veren vurgulu bir boyun eğdirttirmeyle davranırdı. Kayın babasının aksine vikont, asillerden biriydi.

Kendini rahat ve aynı zamanda o kadar şık taşıyordu ki, varlığı çevresindeki herkesi heyecanlandırıyor gibiydi. O etraftayken, kulüp üyeleri her zamankinden daha fazla güler, harcar ve konuşarak yenilgilerini bile unuturlardı.

Diğer kulüpler, değişmeyen biftek ve elmalı turta ile yetinirken, Jung'un kulübü ıstakoz salatası, sülün yahnisi, krema soslu karides, üzüm ve peynirli bıldırcın dolması gibi gurme yemeklerle sürekli doldurulan çok çeşitli başlangıçlar sunmaya başlamıştılar.

Yemek, eğlence ve hizmet öyle bir hızla gelişmiştiki, kadınlar ve erkekler eşlerinin kulüpte çok fazla akşam geçirmesinden dolayı şikayet etmeye başlamıştılar.

Yoongi'nin insanları manipüle etme yeteneği, kumar işinde büyük bir kullanım alanı bulmuştu. Ziyaretçilerin parayla ayrılmasını kolaylaştıran rahatlama ve eğlence atmosferi yaratmayı biliyordu. Oyun titiz bir dürüstlükle oynanıyordu.

Kumar kanunen yasak olmasına rağmen, bunun Londra'da yaygın olduğu kimse için bir sır değildi ve yetkililerin zulmüne karşı en iyi garanti, kurumun itibarıydı.

Vikont ilk başta tanıdıklarının alaycı sözlerini dinlemek zorunda kalırken, kendilerini ek kredi almak, veya borçların ödenmesini geciktirmek isteyen dilekçe sahipleri konumunda bulduklarında, tavırları çarpıcı bir şekilde değişmişti.

Hiçbir zaman fazla parası olmayan bir adam için, Yoongi'nin onu yönetme konusunda inanılmaz bir yeteneği vardı. Taehyung'un hayranlıkla belirttiği gibi, banka hesapları ve üyelerin ödeme kabiliyetini etkileyen etkenler söz konusu olduğunda lörd'un burnu havadaydı.

Akşamların birinde, ana salonda Taehyung'un yanında durmuş özellikle yüksek bahisli oyunu izleyen Yoongi'yi, seyrederken Hoseok, yakınlarında yaşlı bir adamın durduğunu fark etti. Arkasını döndüğünde, eşinin geçen hafta tanıştırdığı beyefendi Lörd Haldane'i tanıdı.

"Lördum" dedi elini uzatırken. "Sizi tekrar gördüğüme ne kadar sevindim!"

Gülümsedi yaşlı adam, kahverengi gözleri parıldarken.

"Ben de, Lörd Min Hoseok"

Vikont'un şakası üzerine kumar masasının olduğu yönden kahkahalar yükselerek, genç oğlanın kulağına ilişmişti.

Kocasına bakan lörd, sanki yeni doğmuş gibi duran doğal görünüşüne bir kez daha hayret etti. İşin garip tarafı, kulübün atmosferine babasından daha iyi uyuyor olduğuydu. Sinirli mizacıyla Jung Nammin, sakin kalamayıp hatalar yapmaya açık bir kişiliğe sahipken, buna karşılık vikont Min, hiçbir koşulda sakin ve soğukkanlılığını yitirmiyordu.

passion| yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin