"Güzel hayalperest, uyan artık. Yıldızların altında çiğ taneleri, seni bekliyor. Gerçek dünyanın sesleri, kulağıma çalınır gün boyu. Gece ay ışığı teselli eder, tüm göçüp gidenler için"
- Stephen Foster
New Moon Hollow, 2022Bir sonbahar sabahında pencerenin pervazına oturmuş, radyodan çalan Mozart'ın Gran Partita serenatını dinlerken bahçedeki kızıl ağaçları defterime çiziyordum.
Pencerenin kenarında bacaklarımı kendime doğru çekmiş ve başımı duvara yaslamış bir pozisyondaydım. Yanımda ise yarısı içilmiş ve üstünde i could live in rainy weathers yazan kahve kupam, vanilya kokusu yayan mumum ve Yeşilin Kızı Anne romanı duruyordu.
Sabahın güz esintisiyle okuma yaparım düşüncesiyle pervaza oturmuştum ama bir sayfa bile çevirmemiştim romandan. Aslında kitap gayet güzeldi hatta dün gece iki yüz sayfa okumuştum. Ancak şu an okuma yapacak ruh halinin içinde değildim. Sadece burada, pervazda, oturup kızıl güz sabahını defterime çizme ruhunu buluyordum şu an.
Daha yeni yağmur dinmişti. Bu yüzden ıslak toprak kokusu, yağmur damlaları üzerine düşmüş buğulu pencereden bana ulaşıyordu.
Bahçedeki ağaçlardan birinin altında siyah bir kedi geçmişti. Diliyle patisini yalarken bir anda başına düşen yaprakla tırsıp ağacın yanından uzaklaştı. Bu duruma gülmeden edemedim. Gülmemden gelen nefes, pencerenin camını daha da buğuladı.
Kızıl orman çizimime siyah kediyi de ekleyip onu çizmeye başlamıştım şimdi. En yakınımdaki ağaçtan bir kızıl yaprak düşüp rüzgarla bana doğru süzülüyordu. Pencereye yaklaştığında onu havada yakaladım. Radyomdan gelen Mozart serenatı ve bir ninni gibi gelen kuşların sabah şarkıları dışında bu sessiz ormanın yaydığı huzurlu anda sonsuza dek kalabilirdim.
Eğer bir rüya bir anda kabusa dönebiliyorsa işte sana en güzel örneklerinden biri sevgili okur. Radyom, Mozart'ı durdurup 'Okul zamanı! Okul zamanı!' diyen alarmımı çaldırmasıyla bu huzurlu anım sona ermişti.
Homurdanarak çizim defterimi ve kalemimi köşeye bırakıp pencereyi kapattım. Ayağa kalktım ve elimdeki kızıl yaprağı Yeşilin Kızı Anne'in 'Ekimlerin olduğu bir dünyada yaşadığım için çok mutluyum.' sözünün yazdığı sayfanın üstüne koyup romanı, defter ve kalemimle beraber çantamın içine yerleştirdim. Ardından hala bir papağan gibi aynı şeyi tekrar eden radyoyu kapattım.
Bu arada ben Ophelia Mercier. Ailem ve dostlarım bana Lia der. On altı yaşındayım. Dalgalı koyu saçlarım ve okyanus mavisi gözlerim vardır. İngiltere'nin en eski kasabalarından birinde babamla beraber yaşıyorum.
Şu an üzerimde beyaz okul forması, siyah okul ceketi ve onun altına giydiğim siyah uzun çoraplarımla siyah okul eteği bulunuyordu.
Portmantodan ceketimi alıp giydim ve kırmızı atkımı taktım. Ayağıma asker postallarımı geçirip çantamı sırtıma takarak evden çıktım.
Her daim sisli ve karanlık olan New Moon Ormanına ve onun girişinde duran Eski Kilise'ye bakan evimin bahçesine koyduğum bisikletime bindim. Kulaklıklarımı takıp Enya'nın May It Be şarkısını açtım ve İngiltere'nin en pitoresk yerleşim yerlerinden biri olan New Moon Hollow'un içinde bisikletimi sürmeye başladım.
Yol kenarlarında koyu yeşilliklerinin arasına konmuş Roma tarzı heykellerin, sıcak ekmek kokuları dışarıya ulaşan pastanelerin, butiklerin ve kafelerin yanından geçtim. Elbette şu an kapalı olan Bay Watson'ın Kitapları'nın yanından da...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGELER ORKESTRASI
Fantasíaİngiltere'nin New Moon Hollow adlı bir kasabasında yaşayan on altı yaşındaki Ophelia, okuluyla birlikte gittiği müze gezisinde yaşanan bir olayla kendini tarihin, sanatın ve sihir olaylarının içinde bulur. Gölgeler Orkestrası, ruhların sessiz ağıtıy...