On altı yıldır süren hayatımda gelecekte ne yapmak istediğimi hiçbir zaman bilemedim.
Anlayacağın sevgili okur, birçok yaşıtımın tersine her gece gelecek hayalleriyle yastığa başımı koymuyordum. Her daim şimdide yaşardım. O an ne istiyorsam ona göre davranırdım. İleride ne olmak istediğimi ise birkaç kez aklımdan bazı meslekler geçirmiştim ama hiçbirinde kendimi o mesleklerde göremediğimden onları da aklımdan çıkarmıştım.
Ancak her geçen gün lisenin bitimi yaklaşıyordu. Evet daha son sınıf değildim ama bu benim hiç meslek düşünmeme konusu babam ve büyükannem başta olmak üzere okul da artık birkaç fikrim olması gerektiğini hatırlatıp duruyordu.
Biçim Değiştirme Öğretmenliğini saymazsak hangi mesleği olmak istediğimi bulmak adına okulun dağıttığı Meslekler Kataloğunu incelemiştim. Şimdilik ailem ve okulun baskısı dinsin diye edebiyat öğretmenliği demiştim fakat kendi içimde biliyordum ki bende öğretmen olmak için gereken sabır yoktu.
Bu yüzden Eleanor'a her zaman imrenmişimdir.
Benim tersime, Eleanor hep geleceği planlardı. Elinde ajandasıyla gezer; günlerin, ayın hatta yılın planlarını yapardı. Hayali ise ilk tanıştığımız zamandan beri aynıydı. Oxford Üniversitesinde İngiliz edebiyatı okuyacak, birkaç yıl New Moon Hollow'da öğretmenlik yaptıktan sonra Viktorya ruhuna en çok uyduğunu düşündüğü yerleşim yeri olan Oxfordshire'a taşınacaktı. Ardından oradaki evinde eski yüzyıllarda geçen romantik hikayelerle yazarlık kariyerine başlayacaktı. Bu hayali için ise çok güzel bir yolda ilerliyordu.
Ben ise bırakın kapsamlı gelecek hayallerini hala bir mesleğe karar verememiştim.
****
Bulutlu bir cuma gününde okula gitmek için gün doğumunda kalktım. Hızlı bir duş alıp okul üniformalarını üstüme geçirdim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp çantamı alarak odamdan çıktım. Kahvaltı hazırlamak için mutfağa inerken bir yandan da telefonumdan çalan Metallica'nın Nothing Else Matters şarkısına mırıldanarak eşlik ediyordum.
Babam benden sonra evden çıkardı. Bu yüzden hala uyuyordu. İlk onun kahvaltısını hazırlayıp yazdığım notu yanına koydum. Ardından kendime bir avokadolu tost yapıp termos şişeme bir bitki çayı koydum. Ceketimi, atkımı ve asker postallarımı giyip evden çıktım.
Okula daha vakit olduğundan evin yakınında, ormanın girişinde bulunan Eski Kilise'ye gittim. Eski Kilise, New Moon Hollow'da bir zamanlar aktif bir kilise olarak işlev görüyordu. Orta Çağ'da yapılan ve yine o zamanlarda yıkılan bu kilisenin ilk adı Saint George Kilisesi'ymiş.
Yıkılmadan önceki hali hem tarih öğretmenim Bay Dannes'ın anlattığı gibi hem de buraya gelenin görebileceği gibi kalan kızıl renkli tuğlalı harabeleriyle bir zamanlar devasa bir yapı olduğunu gösteriyordu. Mimarisi bazilikaydı. Zamanında New Moon Hollow'da yaşayan her çift bu kilisede evlenirmiş. Şimdi ise eski görkemi gitmiş tarihi eserlerden biriydi.
Kilisenin iç kısmında oyuklar vardı. Giriş duvarının giriş kısmı harap olmuş, tepedeki haç işareti eğilmişti. Çan kulesi tamamen yıkılmış, çanın kendisi en pas haliyle yerde duruyordu. Sağ tarafındaki duvarlar dururken solunda ise biri bir sütun şeklinde diğeri de ona yapışık yatay şeklinde duvar kalıntıları kalmıştı. Orada oturan biri arkasına yaslanıp ayaklarını rahatlıkla uzatabilirdi. Bende hep orada otururdum.
Kilisenin iç kısmında yerde duran bir taşta Saint George Kilisesi ; onun alt çaprazında ise daha küçük harflerle Kuruluş: 1220 yazıyordu. Daha küçük bir taşta da bir cümle kazınmıştı: Hayatım gömülmüş umutların mükemmel mezarlığıdır.
![](https://img.wattpad.com/cover/308600384-288-k593235.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGELER ORKESTRASI
Fantasiİngiltere'nin New Moon Hollow adlı bir kasabasında yaşayan on altı yaşındaki Ophelia, okuluyla birlikte gittiği müze gezisinde yaşanan bir olayla kendini tarihin, sanatın ve sihir olaylarının içinde bulur. Gölgeler Orkestrası, ruhların sessiz ağıtıy...