1.Bölüm: Darağacına Asılan Duygular

77 12 0
                                    


                                                          Darağacına Asılan Duygular


Kitaba başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.

Keyifli okumalar <3

                                  "Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez"

                                  "Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gökten iki elma düştü. Biri yeşil diğeri kırmızıydı. Yeşil olan cenneti kırmızı olan ise cehennemi simgeliyordu. Tanrı yalnızca iki seçenek sunmuştu, ya kırmızı elmayı yiyip cehenneme gidecektin ya da Yeşil elmayı yiyip cennete.

Seçim yapmayıp elma yemek istemeyenler arafta kaldı. Tanrı kendi seçeneklerinden başkasını seçenleri lanetleyip ömürleri boyunca arafta kalmalarını sağlıyordu. Ben de onlardan biriydim. Tanrı doğduğum gün lanetlemişti beni, ve o lanet ömrüm boyunca peşimi bırakmayacaktı.


Evden çıkarken, yağmur yağıyordu. Ağır adımlarla arabama doğru yürürken yağan yağmurun tadını çıkarıyordum. Yağmur yağarken ıslanmaktan kaçan insanlardan hiç olmadım.

Arabama binip büronun yolunu tutmaya başladığım sırada telefonum çaldı, arayan kişi Süveyda yani en yakın arkadaşım, hayatımdaki sayılı insanlardan birisiydi. Telefonu açıp kulağıma götürmemle geri çekmem bir oldu beni her zaman güldürmeyi başaran o ses şu an yüzümü buruşturmamı sağlamıştı çünkü telefonun ucundaki kişi deli gibi bağırarak konuşuyordu. Telefonu tekrar kulağıma yasladığım sırada, "Alo! salçalı ekmeğim? orada mısın?" salçalı ekmeğim mi? " Salçalı ekmeğim ne ya ayrıca evet buradayım ama biraz daha bağırmaya devam edersen artık hayatta olmayacağım. Göremesem de dudak büktüğünü anlamıştım. "Ya fıstıklı baklavam sen yine niye gerginsin acaba? neyse konumuz bu değil şu an neredesin sen?" Allah bilir konumuz yine neydi.

"Arabadayım, Süveyda büroya gidiyorum nerede olabilirim?" 

"Tamam guguklu kuşum şimdi beni iyi dinliyorsun ve sakın itiraz etmiyorsun tamam mı?" saçma lakaplar takmaktan asla vaz geçmeyecek bu kız değil mi? 

"Söz veremem söyleyeceğin şeye bağlı." "Bana ne söz ver yoksa bir saat konuşmam." bir saat mi? "Bir saat çokmuş ya." diye homurdandım. "Ne yani seninle bir saat konuşmazsam beni özlemez misin?" çocuk gibi sorduğu soru beni güldürmüştü. "Tamam, tamam hadi ne isteyeceksin söyle bakalım." isteyeceği şeye hazır mıyım bilmiyorum. "Soruma cevap vermedin." 

"Özlerim tabii ki Süveyda hadi ne isteyeceksin büroya gelmek üzereyim." Evimin önünden beri arkamda beni takip eden siyah araba huzursuzlaşmama neden olmuştu ama bozuntuya vermeden Süveydayı dinlemeye devam ettim. 

"Akşam eğlenmeye gidiyoruz ve sen buna itiraz etmiyorsun anlaştık mı?" eğlenmeye mi? "Eğlenmeye mi? ne eğlenmesi? nereye gidiyoruz ayrıca?" 

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin