18 - bazı gecelerin sabahı olmaz

863 96 103
                                    

"Şaka mı yapıyorsun yoksa gerçekten gece hiç uyumadın mı?"

"Bir iki saat kadar sadece," diyerek beklediğim cevabı verdi bana. "Dersin çok geç mi bitecek?" Sesi o kadar uykulu geliyordu ki cevabımı duyamadan uykuya dalabilirdi. Chanyeol'ün bu hallerinin bana ne kadar tatlı geldiğini anlatmama gerek yok herhalde.

Telefonu bir kulağımdan diğerine geçirirken telaşla, "Hayır," dedim. Amfiye girer girmez gözümü kestirmiş olduğum yere doğru yürüyordum. "Ama dersten sonra biraz daha çalışmam gerekecek, biliyorsun ödev yüzünden pratikleri aksatamıyorum."

"Ah, doğru... Sen çalışmaya başlayalı iki hafta oldu ama yeni yoğun rutinine hala alışamadım," Chanyeol esnerken ben de kendimi güç bela gözüme kestirdiğim yere attım. Yatağımda olup bir saat daha uyumak için neler neler vermezdim, ama şimdi burada uyumakla yetinmek zorundaydım. "O zaman işin bitince ararsın beni."

Bir onay mırıltısı çıkardım. "Bir şeyler yemek için, değil mi? Jonginlere onlara katılamayacağımı söylerim o zaman."

"Hem ondan dolayı hem de aklımda bir plan var, sen de duysan fena olmaz diye düşünüyorum." Göremeyeceğini unutup gözlerimi açmadan kafamı salladım. Stresi giderek artıyordu, disiplin kurulunun toplanmasına az zaman kaldığı için fazla mesai yapıp her şey kurtulmanın bir yolunu arıyordu. Elimden ona destek olmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu.

"Nasıl bir plan?"

"Byun," dedi boğuk sesle. "Bu kadar meraklı olma, planı şimdi anlatırsam bugün seni görmek için bahanem kalmaz." Kıkırdadım, ikimiz de telefon başında uyuklarken tek düşünebildiğim sıcacık yatağımda ona sarılıp uyumaktı. 

"Özlemek de bir bahanedir."

"O kadar çok birlikte vakit geçiriyoruz ki bizim çocuklardan birine seni özlediğimi söyleyince sinirlenip ellerine geçen ilk şeyi kafama fırlatıyorlar." Hayal etmek durumu daha da komikleştiriyordu.

"Ciddi olamazsın!" Gülerken arkama yaslanıp gözlerimi kapattım.

"Son derece ciddiyim," dedi, sesi biraz daha canlanmış gibiydi. "Junmyeon'un dün attığı kalem yüzünden alımın ortasında bir kızarıklık var, ikimizden de nefret ediyorlar."

"Bu senin suçun," diye korumaya geçtim. "Onlarlayken beni özlediğine dair mızmızlanırsan tabii-"

"BAEKHYUN!" İrkilip gözlerimi aralayınca, amfinin bir ucundan diğer ucuna adımı haykırarak el sallayan Jongin'i görmemle gözlerimi devirmem bir oldu. İnsanların içinde bas bas bağırdığı için kafamı deve kuşu gibi yere gömesim gelmişti. Gözünü açar açmaz yatağının yanında içi altın dolu hazine sandığı falan mı bulmuştu, bu nasıl bir sevecenlikti sabah sabah?

"Yeol, bizimkiler geldi. Derse gireceğim için şimdi kapatıyorum, seni müsait olduğumda arayacağım." Chanyeol'ün onay veren mırıltıları eşliğinde telefonu kapatırken Jongin'i görmemiş gibi tekrar gözlerimi kapattım. Şahsen ben sabahın köründe bu kadar enerjik olmak için bir sebep göremiyordum. Uyandığımdan beri sadece Chanyeol sayesinde bir kerecik gülmüştüm, bu da istisnai bir durum sayılırdı. Onun dışında tamamen mutsuz ve uykuluydum. Sırf hocanın sesi gelmesin, uykumu kimse bölmesin diye amfinin en ücra köşesini seçip oturmuştum fakat Jongin amfiye girer girmez beni görüp heyecanla bağırarak yanıma geliyordu. Bu onun gibi biri için fazla aşırı bir tepkiydi. Bir gariplik vardı, sabah sabah sarhoş olmuş olamazdı. O zaman, hazine sandığı teorim doğruydu. Birilerinin hayatında güzel şeyler oluyordu ve benim haberim yok muydu yani?

"Beni görmezden gelmeni yazdım bir kenara," dedi yanıma otururken.

Tek gözümü açıp neşeli ifadesine baktım. Karamel saçları biraz uzamış, neredeyse gözlerini kapatıyordu. "Ben de koca amfinin içinde adımı haykırmanı yazdım bir kenara."

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin