24 - ters işler yasası

690 88 84
                                    

Uyandığımda, ihtişamlı masallara malzeme olabilecek harikulade bir görüntüyle karşı karşıya olduğumu gördüm. Chanyeol'ün dudakları hafif aralıktı, kolları neredeyse çıplak olan bedenimi sarmalamışken yüzünün uykuda aldığı şekle bakılırsa güzel bir rüya görüyor olmalıydı. Dağınık saçlarını ve huzurla gevşemiş yüz hatlarını saatlerce inceleyebilirdim. Kulağa inanılmaz gelse de kafamla göğsü arasında bir kumaş parçası dahi yokken kalp ritmini en saf haliyle duyabiliyordum. Bundan daha güzel bir melodi var mıydı yeryüzünde? Eşi benzeri olmayan bir mutluluk yaşıyordum, kendimi dışarıdan göremesem de gözlerimin ışıl ışıl ettiğine emindim. Onun yanında uyanmak bir düş olsa görebileceğimin en güzeli olurdu. Belki de öyleydi. Dün gece yaşananlar gözümün önüne geldikçe kulaklarım kızarıyor, vücuduma sıcak basıyor ve yanımda uyuyan kişinin Chanyeol olduğuna inanmakta zorlanıyordum. Fakat o gerçekti. Bütün gece bana sarılan kolları, beni öpen dudakları ve yanımda uyuyan bedeni her şeyden daha gerçekti. Bunları düşünmek beni öyle heyecanlandırıyordu ki Chanyeol'ün bir an önce uyanmasını istiyordum, beni bir kez daha öpmesini ve sonrasında mümkünse bir daha asla yanımdan ayrılmamasını. Fabrika ayarlarıma dönmüş gibiydim, koyu renkli düşüncelerimin hepsi uçup gitmişti. Mantığımı yitirmiş bir halde onu izliyordum, yitirdiysem dahi kimin umurundaydı? Haftalar sonra ilk kez hüzün ve öfke dışında bir şeyler hissediyordum, bu yüzden de bu anın tadını çıkarmak istiyordum. Onu öptüğüm her anın kıymetini bilmek istiyordum. Sanki biri gelip bütün acıyı almış ve götürmüştü. O biri Chanyeol'dü.

Bu etki geçtiğinde yine darmadağın olabilirdim tabii. Olacaktım da. Bedenimi Chanyeol'ün kolları yerine daha dün hissettiğim hüzün ve pişmanlık saracaktı yeniden. Bu ihtimali düşünmek içimi bir kuşkunun kaplamasına sebep oluyordu. O kuşkuyu gönderebilmek için tıpkı bedenlerimizi örten beyaz çarşaf gibi ben de kötü düşüncelerin üstünü örtüyordum. Ama biliyordum ki sürünerek ilerleyen birinin aniden uçması gibiydi durumum. Sonsuza dek uçamazdım, yükseldiğim kadar hızlı yere çakılabilirdim de. Bunu göz önünde bulundurmak zorundaydım. Yine de yere çakıldıktan sonra ağlamayı alışkanlık haline getirmiştim çoktan, o yüzden havadayken ağlamak yerine biraz gülsem ne olurdu sanki? Bu kadarına hakkım yok muydu?

"Chanyeol," diye fısıldadım kafamı göğsünden yavaşça kaldırıp. O kötü düşünceler dağılıp gitsin diye elimden ne gelirse yapmak istiyordum. Bu anı bozmalarına izin vermeyecektim. "Ben acıktım, uyanmayacak mısın?" Ses gelmeyince uzanıp dudağına minik bir öpücük bıraktım. Hareket etmemeye devam ettiğinden bu sefer yanağını öptüm; ardından burnunu, göz kapağını, alnını, dudağının kenarını ve tekrar burnunu. Oluşturduğum döngü kendini tekrar ederken arada adını mırıldanıp uyanmasını sağlamaya çalışıyordum. O olmazsa kahvaltı yapamazdım, içinde bulunduğumuz oda dışında evin geri kalanından bir haberdim. Odadan çıkmaya biraz çekiniyordum çünkü evde başka biri olup olmadığından emin değildim. Bir ev arkadaşı olup olmadığını bilmiyordum. Ayrıca odadan çıksam bile tanıdık olmayan bir mutfakta kahvaltı hazırlayabilecek kadar rahat hissetmiyordum. Tabii bunların hepsi bahaneydi, asıl derdim Chanyeol'ün uyanmasıydı. Bana uzun uzun baktığı zamanları özlemiştim, beraber uyanıp şakalaştığımız eğlenceli sabahları da.

Şükürler olsun ki öpücüklerim işe yaradı. Gözlerini kırpıştırarak araladığında ona gülümseyerek, "Günaydın!" dedim. Ondan da aynı tepkiyi bekledim, hiç değilse içimi ısıtacak ufacık bir mimik bile yeterli olurdu. Ne yazık ki beklediğim gibi olmadı. Chanyeol birkaç saniyenin ardından durumumuzu algılayabildiğinde,  gözlerini kocaman açarak doğruldu. Göğsündeki kafam hafifçe yastığa düşerken geri dönüp oturur pozisyonda bana baktı, kaşları çatıktı. Sanki camdan bir odanın içindeymişim de tüm camlar bir anda paramparça olmuş gibi bir ses duydum beynimde. Ondan gelmesini umduğum tepki kesinlikle bu değildi.

iyiyi anlamlandırma safhası // chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin