1

84 23 0
                                    

Yankının üstünde düşmanlarını çoktandır mezara göndermenin yaratmış olduğu rahatlık olsada , işini saglama alması gerekiyordu . İşlediği cinayetlerde hiç iz bırakmadığından emindi , ama olur ya  insalık hali belki açığa çıkmışsa onun yaptıgı , intikam için gelenin durumu ölenden çok daha beter olucaktı .

Evin bahçesindeki kuru ağaç dalları , Yankı her ayağını ileriye attıgında parçalanıyordu . Kaç defa söylemişti Asel bahçenin önünü temizle diye , belkide çapraz ateşin altında kalmasına neden olucak şey ayağının altındaki bu kuru daldı .

Arabadan yaklaşık on metre kadar uzaktaydı . Evi gözlemeye başladı , kapıdaki arabadan başka tedirgin edecek bir durum yok gibi görünüyordu . Dizlerini kırıp daha alçaktan yürümeye başladı , usulca yabancı plakalı arabanın arkasına sokuldu . Cebinden çıkardığı italyan stilettosu ile lastiği hunharca bıçaklamaya başladı . Bu prensip meselesiydi , bir arkadaşıda olsa evine habersiz gelmenin bedelini arabanın lastikleriyle ödeyecekti . Arabanın filimli camlarından içinde biri olup olmadıgını görmeye çalıştı  . Arabada da kimse yoktu . Bedenini iyice yere yapıştırarak evlerinin basamaklarını sırayla çıkmaya başladı . Kapıya geldiginde hafif bir aralık oldugunu farketti , şimdi silahını daha sıkı tutuyor , içeride çıkabilecek herhangi çatışmaya kendini hazırlıyordu . Kapıyı hızlıca iterek içeriye girdi , kanepede biri vardı silahını doğrultup :
- Sen kimsin ?
- Sevgili dostum Yankı tanıyamadın mı beni , benim ben , Monte ?
- Monte ne işin var burda dostum , neden haber vermedin ? Korkuttun beni .
- Bende bu şekil gelmek istemezdim ama mesele mühim .
- Evime bu şekil girmenden belli konunun önemi .

Yankı çok gerilmişti . Bu hayatta en nefret ettigi şeylerden biri evine haber verilmeden gelinmesiydi . Durumdan çok rahatsız olmuş olsada Monteye karşı duygularını saklamaya çalışıyordu . Aselin arabanın içinde onu beklediğini hatırlayıp dışarı yöneldi , kuvvetli bir ıslık patlattı .

- Asell ! Gel , ev güvenli bebeğim .

Tekrar içeri yöneldi . Montenin tam karşısına sırtını duvara vericek şekilde oturdu Yankı . Ardından içeri Asel girdi .

Asel : Ne oluyor Yankı ? Kapıdaki araba kiminmiş ?

Yankı : Eski dostumuz Montenin hayatım .

Asel : Ödümüzü kopardın Monte , Yankıya bir şey olucak diye arabada canımdan can gitti .

Monte sarı dişlerini diliyle şöyle bir taradıktan sonra :

- Yankı gerekirse Azrail'in canını alır genede ölmez  bilmezmisin Asel . Geçen yaz beni daltanların elinden aldığında bir kendisi birde şu belindeki onlusu vardı . O zaman anladım bu çocuk kendi istemediği sürece ölmez . Bak olurda gene keserse bileklerini onu bilemem .

Hep bir ağızdan kahkaha patlattılar .

Yankı baktı ölümün gelecegi yok , Azrail torpil geçiyor millete , baktıki evlerinin yanındaki kundaktaki bebeğe bile daha erken davranıyor , işte o zaman başladı vücudunu jiletle resmetmeye .

Körpe bebek dünyada görülecek kayda deger bir şey olmadıgını keşki Yankıdan duysaydı , Yankı konuşmaya başlasa bebek ayaklanır , yürür , ileride yiyeceği kazıkları , puştlukları , orospu evlatlarını hayal edip marsa merdiven dikmeye çalışırdı .

Kahkadan sonra uzun bir süre odada sessizlik hakim oldu . Sanki Montenin eve gelmesinden duyulan rahatsızlık hala devam ediyor gibiyidi . Sessizliği bozup ortamı biraz yumuşatmaya çalışan Asel oldu .

Asel : Bir şey içermisin Monte ?

Monte : Yirmi beş yıldan yenisini içmem bilirsin Asel .

Monte sözünü bitirmeden Asel dolaba yönelmişti bile . İçeriden yirmi beş yıllık yetmişlik Chivası kapıp bardaklarla birlikte geri döndü . Masaya sırayla dizdi bardakları , her bardağa iki buz . Önce Yankının bardağını doldurdu , gerginliğini bir nebze alması ümidiyle .

PARADOKSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin