SÜRPRİZ

115 2 0
                                    

Odadan indik ve bizimkilerin hazırladığı yemeğe bakmaya gittik. Bizi nasıl bir felaketin beklediği merak konusuydu. Aslında o kadar kötü değildi ama biz öyle göstermekten büyük zevk alıyorduk.
Mina: Püüüüff, bune yaa ben bunla, şu yemekle aynı odada kalamam.
Ben: Ne odası yaa aynı şehirde bile kalınmaz bununla.
Güldükten sonra oturduk ve yemeğimizi yedik. Üstümüzü falan giyindik. Dertlerden kurtulmanın bi etkisi olarak amaçsızca dışarıya çıktık. Napcağımızı bulamayınca bi kafeye oturduk. Ben annemi aradım ve ağzını aradım, şu sürpriz hakkında. Tabii ki bişey söylemedi. Sonra gelen telefon ile anladık ki, bu sürpriz olayı olmayacak, çünkü Rüzgar'ın Ankara'daki çok sevdiği anneannesi hastalanmış. Hemen bilet almaya gitti. Biz de peşinde gittik.
Mina,Ben: Biz de geliyoruz.
Rüzgar: Ya orda bi de sizle uğraşamam.
Mina: Tamam Rüzgar sakinleş.
Rüzgar: Şakanın sırası değil, ben en kısa zamanda gelirim. dedi ve çantasını hazırlamak için eve gitti. Ben çok kırıldım çünkü yardımcı olmaya çalışırken terslermişti beni. Mina hemen el koymuş, konuşmuş olaya.
Rüzgar: Ya özür dilerim istersen gel ama sürünürsün oralarda gerek yok takım arkadaşların baban falan bişey olur diye dedim.
Ben: Gerek yok ben yardım etmek istiyorum o yüzden üçümüz de geliyoruz.
"Tamam" dedi ve çantaları hazırlayıp uçağa bindik. Kolay değil ama 13 saati bitirdik ve Ankara'ya indik. Annem bunu öğrenmiş ve uçakla arkamızdan gelmiş. Yanında Mete amcayla. Aradık ve hastanenin nerde olduğunu öğrendik. Allahtan şehir merkezinde değilmiş. Kimseye yakın değildi ve rahat rahat gezebilmiştik. Gezmek derken saklanmadan yürümek. Öyle bi lüksümüz yok tabii ki. Neyse hastaneye gittik ve anneannesine baktık. Öyle kötü bişeyi yoktu ama yaşlı olduğu için herkes endişeliydi. Bizi gördü vee Mina'ya 'Amaan geliniimmm, gel bi öpiyim senii.' dedi Rüzgar'ı öptükten sonra. Ben 'ama teyzecim' diyince Mina bana aşırı gıcık bi şekilde güldü. Sonra gidip Rüzgar'ın omzuna yattı. Akın'ı farkedememişti sanırım. Onu görünce 'vay yavruum, dul mu kaldın sen?' dedi. Ben de 'ben varım yaa' dedim. 'Ben senin gibi gelin istemem şu tipe bak.' dedi. Aman teyzecim ne var tipimde der gibi baktım. 'İstemem işte sevmedim seni" dedi. Sonra gitmemiz gerektiğini söyledik ve gittik. Havaalanına giderken herkes kahkahalarla gülüyordu -benim dışımda- . Hepsine tip tip baktım ve söylenmeye başladım. (ama anneanneyle ilgili değil.) "Bu kadar kısa bi ziyaret için buraya kadar getirdin bizi Rüzgar yaa bravo." dedim. Çok bozuldu sanırım. Çünkü herkes bana baktı. Rüzgar'ın yanına yürüdüm ve elimle arkadan 'biraz arkadan gelin' anlamında el salladım. Onlar arkamızdan geldi. Minayla Akın annemlerin nerde olduklarını konuşuyorlardı. Rüzgardan özür diledim ve kırgınlığı geçmese de affeti. Yanağını sıktım ve öptüm. Hafif üzgün hafif şebek bi şekilde güldü. Sonra tekrar dördümüz yürümeye başladık. Bavulları almaya gittik. Bekledik be geldi sonunda. Ordaki kantine gittik ve bişeyler yedik. Tam uçağa binerken "Çocuklaar!" diye bir ses duyduk. Sanırım annemin ve Mete amcanın nerde olduğuyla ilgili merakımız bitcekti. Ama olaylar sandığımız gibi gelişmedi. Arkamızı döndüğümüzde bahsedilen 'sürpriz' karşımızdaydı. Annemle babam, Mete amcayla Rüzgar'ın annesi ve Mina'nın annesi ve babası el ele tutuşmuş, tepkimize gülerek, bize el sallıyorlardı. ☺️
###
Duyurular bölümüne bakmayı unutmayın...

Bir Gecelik HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin