Başımın ağrısıyla gözlerimi actım, fakat her şeyi bulanık gördüğüm için, tekrar kapatıp actım. Ama yine bulanık görüyordum. Vücutumda bir acı vardı, ama nereden geldiğini bilmedim, ta ki hareket edene kadar. Kollarım öyle bir sızlıyordu ki, ama neden? Bakmak icin kafamı eğdim, ama keşke eğmeseydim! Aman Tanrım, ayaklarım neden yere değmiyor, ve kollarım nerede? Yukarıya baktım ve hayatımın şokunu gecirdim. Bir Metal zencir ile kollarımdan tavana kilitlenmiştim. Ağlayıp, öyle bir çığlık attım kı. Kalbim göğüs kafesimden cıkacak gibi atıyordu ve Nefes almakta o kadar zorlanıyordum ki. Ve yine bir çığlık. Bu kadar korku hiç yaşamamıştım ben daha. Yanımda bir kımıltı hissettiğimde, kafamı o yana çevirdim. Ve yine bir şok! Ben burada yalnız asmıyordum! Benim yaşlarımda olan daha çok kişi vardı, ki bu benim bir tane daha çığlık atmama sebep oldu. Kapının çarpılmasıyla öyle bir sıçradım ki, kollarımda ki sız daha da arttı. Kapıda Zenci bir adam duruyordu. Beline kadar olan saclarını örmüştü. Vücutu dövmelerle dolu. Adam çok sakin görünüyordu. Ve biraz sıkılmış. Bize yaklaştığında, bir çığlık daha attım, ki bu onu sinir etmiş olmalı, çünkü kaşları çatık halde bana baktı. Arkasında ki cocuk konuşmaya başladı. Ne zamandan beri arkasında biri vardı? "Abi, belli ki onu kandıramadık. Gelmeyecek. Onu öldürüp, bunlar ile başlayalım, çünkü gördüğün gibi susmayacaklar."
"Hayır. Onu bekleyecem. Geleceğini çok iyi biliyorum." dedi Zenci Adam. Bu kadar rahat olması beni daha da fazla korkutuyordu. Birden bir yerden kız sesi cıktı. " İyi tanımışsın beni, Timar'çığım. Ama bil ki, ben buraya siz beni öldüreceksiniz diye gelmedim. Ablam icin geldim. Ablam icin.." dedi son cümleyi fısıldayarak. Bu ses nereden geldiğini merak ediyordum, ki bir köşeden, o kadar güzel bir kız çıkmıştı ki. Ben bile, bir kız olarak ona hayranlıkla bakıyordum.
"Öbürleri çöz." dedi zenci adam, arkasında olan cocuğa.
Yavaş yavaş bir Makina ile zincirleri indirdi, ve ayaklarım yere değdi. Kollarımızdaki kelepçeleri de çıkardıktan sonra, zenci adam konuşmaya başladı.
"Hepiniz, neden burada olduğunuzu merak ediyorsunuzdur. Kısa bir açıklama yapayım. Sız, buraya bir oyun oynamaya geldiniz. Bu oyun, bir sene sürecek, ve hepiniz bir Evde oturacaksınız . Okula gideceksiniz. Ve nereye gitmek isterseniz gidin. Oyun, ölene kadar devam edecektir. Kurtuluş yok. Kaçış yok. Bu oyunda, önceden nasıl yaşadıysanız, öyle yaşamaya devam edeceksiniz. Ama sizi, hep bir yerde bir imtihan bekliyordur. Hiç beklemediğiniz bir an, size bir tuzak kuracağız. Ve siz, şimdilik on kişisiniz. Ama bu oyunda sadece iki kişi hayatta kalabilir. Sizin göreviniz, ölmemek. OYUN BAŞLASIN."