Hayranlar bizi shipliyordu ve bende onu seviyordum peki ya o,
o beni seviyor muydu?
Topsung ve Bottommin olacak sevmeyenler okumasın ve gelip saçma yorumlar yapmasınlar pls
1-#Semesung 19.05.22
Jisung önüme bir kaç salatalık daha koyarken konuşmuştu. Ama şirket kurallar gereği benim diyet yapmam gerekiyordu. Ve bu yanımdaki sincaba benzeyen tip bunu anlamıyordu.
"Jisung bak sevgilimm aşk böceğimm daha fazla yiyemem diyorum yi-ye-mem!"
O söylediklerimi algılamaya çalışırken ben çoktan masadan tüymüştüm.
"Hayır yiye- bir dk bir dk NE DEDİN SEN! LEE MİNHO"
Söylediklerine gülmüş ve bende ona aynı şekilde karşılık vermiştim
"Sinemaya gidelim Hanji hazırlanıyorumm"
"Ahh sinir bozucu tatlı küçük yaramaz şey bana sormadan kendin karar veriyorsun. Hem senin acın acımıyor mu! Sırf senin için hyunga yalan söyledim ben"
Onu duymamazlıktan gelip hazırlanmaya devam etmiştim. Canım cidden çok acıyordu. Fakat evde biraz daha durursam sıkıntıdan patlayacaktım. Aynada kendime baktığımda yer yer morluk lar ve kızarıklarla karşılaştım. En çok hasar gören yerim ise boynumdu. Acaba zaafı olabilir miydi? Yanımdaki küçük şeytanlar kulağıma kötü şeyler fısıldıyorlardı.Ve ben onları dinleyecektim.
Boynumu açık bırakan uzun bir tişört giymiştim. Altıma da siyah bir eşofman. Boynumda açık olan yerlerdeki yaraları fondöten ile kapattığımda ise geriye şapka ve maske kalmıştı. Dışarıda fanlar tarafından veya şirketteki çalışanlar tarafından yakalanma durumumuz vardı.
Aşağıya indiğimde Jisungun çoktan hazırlandığını gördüm.Beni gördüğünde baştan aşağıya süzmüş gözleri boynumda takılı kalmıştı. Bir kaç dakika öyle boş boş durduktan sonra sessizliği bozmuştum.
"Çirkin miyim"
Ayağa kalkmış ve bana doğru yönelmişti."Saçma sorular sorup durma, hadi gidelim"
Bir an ciddileşmesi şoka uğratsa da kafa sallayıp onu onaylamıştım.
Arabayla gitmek yerine yürüyerek gitmiştik alış veriş merkezine doğru. Bugün gerçek bir çift gibiydik.Alış veriş merkezine vardığımızda insanlardan uzak yerlerde yürüyorduk. Bizi tanıyanın çıkacağını sanmıyordum fakat yine de tedbirli olmalıydık.
(Hayal etme zamanı!! Siz korede yaşıyorsunuz ve sıradan bir günde alış veriş yapıp ihtiyaçlarınızı gideriyorsunuz sonra yanınızdan el ele minsung geçiyor. Çok güzel olmaz mıydı beğğ)
Sinemaya vardığımızda bize söylenen numaralara yürümeye başladık ve oturduk. Film eğlenceli bir filme benziyordu. (Kendiniz uydurun bir şeyler)
Salonda o kadar fazla insan yoktu. Bu yüzden bir tık daha rahat hissediyorlardı. Lee know aslında filmi değilde Jisungu izlemek istiyordu. Kafasını çevirdiğinde onun da aynı şeyi planladığını göz göze geldiklerinde anladı. Minho hemen kafasını çevirip utanmamaya çalıştı. Fakat her seferinde kulakları onu ele veriyordu.
Jisung onun bu sevimli hallerine güldü ve onu izlemeye devam etti. İzledikleri filmi sonra o sonra kendisine anlatırdı. Film boyu böyle devam etmişti. Jisung Lee knowu izlemişti.
Film bittiğinde ışıklar açılmıştı. Jisung yavaşça yerinden kalktığında lee knowun hala bir noktaya baktığını ve hareket etmediğini fark etmişti. Onu yavaşça dürtüp sormuştu.
"Bir sorun mu var?"
Lee know transtan çıkmışcasına Jisunga dönmüş ve cevap vermişti.
"Hah yok, galiba birine benzettim"
Jisung yanındaki bedeni elinden tutarak ayağa kaldırmış belinden tutarak ona yön vermişti.
Çıkışa yönelmişler ellerini birleştirmişlerdi. Jisung Lee knowun bir anda mod değiştirmesine şaşırmıştı. O kişiyi kime benzettiğini bilmiyordu fakat onun yüz ifadesinden korktuğu belliydi.
Jisung her ne olursa olsun bu ellerini tuttuğu adamı yalnız bırakmayacaktı. Ona destek olacak ve ona bir bebekmiş gibi bakacaktı. Tanrı'ya söz veriyordu.