bu aşk karşılıksız biliyorum. yine de,

618 69 24
                                    


"Please don't be in love with someone else
Please don't have somebody waiting on you"
Taylor Swift - Enchanted


Minho, yaklaşık yarım saattir yattığı Chan'ın göğsünden içini kaplayan huzursuzlukla birlikte kafasını kaldırdı. Yanında uyuyan Chan'a baktığında derin bir iç çekip yanındaki bedeni uyandırmamaya çalışarak yavaşça yerinden doğruldu. Sessiz olmaya çalışarak yavaş adımlarla balkona doğru ilerledi. Ellerini balkon demirlerine yasladıktan sonra gözlerini kapatıp gecenin serin havasından derin bir nefes aldı.

Gözlerini tekrar açtığında göz yaşlarıyla dolu gözleri karşıdaki sokak lambasını buğulu görmesine neden olmuştu. İçini doldurup taşan duyguları tekrar su yüzüne çıkmıştı ve bu sefer kontrolü elinde tutamıyordu.

Bir zamanlar tüm vücudunu saran Seungmin'e olan aşkı, o öpücükle beraber tekrar onu ele geçirmişti. O ana kadar Seungmin'i tekrar yakın arkadaşı olarak gördüğüne ve ona aşık olmadığına emindi. Ancak Seungmin'in yanından ayrılırken içini kaplayan huzursuzluk gerçekleri görmesine neden olmuştu.

Seungmin'in ondan hiçbir zaman hoşlanmayacağını ya da ona o gözle bakmayacağını biliyordu, canını da en çok bu yakıyordu. Yakın arkadaş olmalarından daha büyük bir engelse Seungmin'in hemcinslerinden romantik olarak etkilenmiyor oluşuydu. Zaten Minho'nun kendine bu aşkı yasaklamasının en büyük nedeni de buydu.

Şimdi ise tekrar girdiği bu çıkmaz sokak boğuluyormuş gibi hissetmesine neden oluyordu.

Derin bir nefes daha almasıyla gözlerinde biriken yaşlar yanaklarına doğru yol almaya başlamıştı. Ardı arkası kesilmeyen göz yaşları yanaklarını ıslatırken tek yaptığı ifadesizce sokağı aydınlatan sarı ışıklı sokak lambasını izlemekti.

Sokak lambasını izlerken beline sarılan kollarla birlikte olduğu yerde irkildi ve kafasını hafifçe sağına çevirdiğinde kafasını sırtına yaslamış ona sarılan Chan ile karşılaştı. Hızlıca yanaklarını silmeye çalışsa da Chan çoktan ağladığını fark etmişti. Kafasını yasladığı Minho'nun sırtından çekip kollarını gevşetti. Kahverengi saçlı gencin yüzüne eğilip baktı ancak Minho ifadesini bozmadan ısrarla karşıya bakmaya devam ediyordu ''Neden ağlıyorsun?''

Beklediği soruyla birlikte kafasını önüne eğmiş ve Chan belindeki kollarını çekip yanına gelip balkon demirine yaslanmıştı. Minho kafasını kaldırıp vereceği cevabı dikkatle bekleyen Chan'a baktı ''Yapamıyorum.''

Titreyen sesiyle verdiği tek kelimelik cevap Chan'ın kafasının karışmasına neden olmuştu. Kaşlarını çattı ve anlamsız bakışlarla Minho'ya baktı ''Neyi yapamıyorsun?'' diye sordu. Minho derin bir iç çekti ve kendinden emin bir ses tonuyla konuştu ''Artık seninle yapamıyorum..'' sonra içinden bir ses ekledi; o benim olmasa da ondan başkasıyla yapamıyorum.

''Sorun ne peki? Daha birkaç saat önce gelip bana hiçbir şey olmamış gibi davrandın şimdi ise yapamıyorum diyorsun. Niye böyle davranıyorsun? Sürekli bir şey yapıp sonra onu yapmak istediğin için yapmamış gibi davranıyorsun.'' diye azarladığında ona Minho ''Çünkü sürekli istemediğim şeyleri yapmak zorunda kalıyorum!'' diye çıkıştı.

Chan sinirle güldü ''Benimle birlikte olmak da istemediğin halde yaptığın bir şey sanırım.'' dedi. Minho gözlerini ondan kaçırıp gökyüzünü aydınlatan yıldızlara çevirdi ''Evet ama seni kırmak da istemiyorum.'' dedi alçalan sesiyle.

Chan gözlerinin sinirlerinin bozulmasıyla dolmasına engel olamadı ve sinirini son derece belli ederek ''Böyle yaparak beni daha çok üzüyorsun farkında mısın? Gitseydin tek seferde üzülürdüm ama sen defalarca bana geri döndün.'' dedi hırsla. Şu an Minho'nun neden böyle davrandığına anlam veremiyordu. Defalarca kez kavga etmişlerdi, ayrılma noktasına gelmişlerdi ama her seferinde Minho'nun adım atmasıyla barışmışlardı. Şimdi ise Minho, bütün bunların istediği için yaptığı şeyler olmadığını söylüyordu.

twisted games | 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin