27 (final)

1.7K 212 117
                                    

"yalancı." ağlamaklı bir sesle konuşup yastığımla hafifçe vurdum ona. 

"anlamadım?" dedi saf saf. 

burnumu hafifçe içime çekip tekrar ettim. "yalancısın. partide arkadaş kalmak istediğini söylemiştin. o günden bugüne ne değişti de şimdi gelip beni öpüyorsun? yalancının tekisin kageyama. bir haftadır benden hoşlanma ihtimalinin olmadığını düşündüğüm için ağlıyordum ben. madem beni seviyordun, ne diye ağlattın ki?"

kageyama acelesiz bir şekilde tuttu ellerimi. "ben, senden hoşlanmadığımı sanıyordum. seni yalnızca arkadaşım olarak görüyordum. en başta böyleydi. vakat zaman geçtikçe, seninle daha fazla konuştukça sana bağlanmaya başladım. sen uygulamayı bırakıp gidene kadar da hislerimden habersizdim. ama sen gittiğinde, mesajlarıma geri dönmediğinde rahatsız edici bir his sardı bedenimi. sürekli balkona çıktım, kaç kere senin de balkona çıkmanı dileyerek saatlerce bekledim o balkonda bilmiyorum. yanına da gelemedim. çünkü senin yakının falan değildim. öylesine biriydim ben. işte bu his, öylesine biri olmak... o kadar canımı yaktı ki anlatamam. ben, senin için öylesine biri olmak istemiyorum shoyo. daha yakın olalım istiyorum. her an senin yanında olup sana destek olayım istiyorum. yalvarırım beni geri çevirme. beni arkadaşın olarak seviyorsan da sorun değil, eminim bana bir şans verirsen sana kendimi daha çok sevdirebilirim, eminim. yalvarırım kabul et beni."

tekrar ağlamaya başladığımda gözlerindeki buruk ifade ile gözyaşlarımı silmeye başladı o da. bıkmadan ve usanmadan dakikalarca kuruladı yanaklarımı. en son da yüzünü yüzüme yaklaştırıp gözlerimi öptü.

"ağlama." diye fısıldadı. "lütfen ağlama. kendimi çok kötü hissediyorum..."

fakat yöntemi, beni daha çok ağlattı. kollarımı ona sarıp yüzümü boynuna gömdüm ve biraz da orada ağladım. sakinleşmemi sabırla bekledi bu esnada.

"seni arkadaşım olarak görseydim bu halde olur muydum?" geri çekilip kırgın bir şekilde gözlerine baktığımda onun da suçlulukla suratının asıldığını gördüm. "kageyama, ben seni seviyorum. arkadaş olarak değil. bir süredir seviyorum seni. ama sen o kadar ciddisin ki, bir türlü söyleyemedim bunu sana. çünkü biliyordum, partide yaptığın gibi benden uzaklaşacaktın. o zaman... o zaman kendi kendime, içimde tutmalıyım, dedim. hislerimi öğrenirse kesinlikle benden uzak durur, dedim. öyle de yapardın kageyama. kendini benden uzaklaştırırdın. başta bunu sorun etmemeye çalıştım ama olmadı. kırılan kalbimi gizleyemedim."

üzerime doğru eğildiğinde arkaya doğru yattım. önce yanaklarımı öptü. ardından aşağıya inip çenemi, ve sonra da göğsümün sol kısmını. "kalbini kırdığım için üzgünüm, sho. gerçekten üzgünüm hem de." kollarını iki yanıma koyup yüzlerimizi denkleştirdiğinde okyanus mavisi gözlerine dolu gözlerimle baktım. burnumu bir kez daha içime çekip gözlerimi ellerimle kuruladım. "izin ver hatamı telafi edeyim." fısıltısı tüylerimi diken diken etti. gözlerim hızla tekrar doldu. "sho, lütfen izin ver bana. müsaade et kırdığım kadar seveyim seni. izin ver döktüğün gözyaşı kadar öpeyim ruhunu."

kollarımı ona uzatıp boynuna sarıldım ve yanıma yatmasını sağladım. yüzümü saçlarına bastırıp güzel şampuan kokusunu derin derin içime çektim. "müsaade senin, tobio." diye fısıldadım, yeterince sessiz kaldığımı düşünerek. bedenimi aşağıya alıp yüzlerimizi hizaladıktan sonra irislerine baktım. dünyadaki en güzel maviyle boyanmıştı gözleri. ve tanrı, şüphesiz bir sanat eseri ortaya çıkarmıştı. tebessüm ettim. "ruhun, öpsün ruhumu."

gözleri yavaşça doldu. dudaklarını yanağımda hissettiğimde yumdum gözlerimi, tıpkı onun gibi.

ve ben o öpücüğü gerçekten de ruhumda hissettim. ruhuma dokunmuştu adeta dudaklarıyla. ruhu, ruhuma sarılmıştı. ve o esnada her ne kadar konuşmuyor olsak da ruhu ruhuma fısıldadı: bir daha üzmeyeceğim seni.

-

final <3

zoone # kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin