1.7.BÖLÜM: KAPIDAKİ KURDA DÜŞMEK

2.4K 368 161
                                    


1.7.BÖLÜM: KAPIDAKİ KURDA DÜŞMEK

11 Mart / 03.16 / Melas

Sakinlik, Namjoon'un başkanlık tahtına oturduğu zamandan beri alâmeti farikasıydı. Beş senedir sessizce oturup düşünerek çözemediği tek bir mesele olmamıştı. Melas'taki aristokratları böyle dengede tutuyordu.

Havada uçuşan sandalyeler, bütün asil tavırlarını bozup birbirine hırlayan soylular ve memnun etmesi gereken saray halkı arasında en baş köşede oturur, çocuğunun ceza paspasında süresini bitirip ağlamasını kesmesini bekleyen ebeveynler gibi yukarıdan onları izlerdi. Sonra ortalık durulduğunda kimsenin üstüne daha söz söylemeye cesaret edemeyeceği bir çözümle gelir ve her şey onun iki dudağının arasında hallolurdu.

Ama bu sefer, işler çok başkaydı. Alfa'nın eli kolu bağlıydı. Jimin treni rayında tutan bir vida gibiydi, o aradan çıkınca tren zıvanadan çıkmıştı.

Sivrileşmiş tırnaklarını oturduğu koltuğun önündeki maun sehpaya sinirle geçirip devasa bir pençe izi bıraktı. Sakinleşemiyordu, oturup bir şey düşünemiyordu ve bu durumu çözecekse kendisinden başkası bunu beceremezdi. Karşısında kendine rapor veren baş muhafıza hırlayarak baktı. Gözleri eşi benzeri bulunmaz bir şekilde kan kırmızısına bulanmış, her nefes alışında gözünün beyazına kızıllığı taşıyor ve verdiği nefeslerde de irisine doğru geri küçülüyordu.

"Ne demek Jimin'in izini çoktan kaybettiniz?" diye inletti çalışma odasını bir kere daha. Kabullenememişti. Jimin'i kimliği belirsiz bir adam Namjoon'un haberi olmadan sineğin bile giremeyeceği bu saraydan üç saat önce kendisi Melas'ın şımarık yıldızının sorgusundayken çıkarmış, bir de adamları Jimin'in izini sürmekte başarılı olamamışlardı. Sarayın bazı katlarında hasar vardı ve Jimin ortalarda yoktu.

"Adamlarımızın çoğu sizinle birlikteydi efendim. Yukarıdakilerin bazıları da ya vurulmuş ya da uyuşturulmuş bir hâldeydi. Dışarıdan yardım aldıklarını tahmin ediyoruz. Arkalarından gidecek yeterli vakti bulamadık."

"Birkaç ay sonra ilan edilecek Tavananna'yı kaybettiğinizi rahatlıkla söylüyorsun karşımda!" diye bağırırken ayağa kalkmıştı Namjoon. Başı öne eğik muhafızın karşısına dikildiğinde tırnaklarını sağ yanağına geçirip kendisine bakmasını sağlamıştı. Parmaklarından dirseklerine süzülen kanlar yere damlamaya başladığında gözleri de akan kanın rengine göre tonunu değiştirmiş parlıyordu ve içindeki kurt susamıştı.

Hiçbir zaman şiddet yanlısı değildi Namjoon, yumuşak başlıydı. Sarayda herkes onu severdi, halkına da hiçbir zaman zalimce davranmamıştı.

"Öğlene kadar Jimin'in nerede olduğunu bulamazsanız bu sarayda sallandırılan ilk baş seninkisi olur." diye fısıldadı baş muhafıza fakat bağırsak daha iyiydi. Sesi somut bir şey olsa lav topundan farksız, değdiği her yeri ateşe verip fokur fokur kaynatırmış gibi çıkıyordu.

Burada mesele Jimin'di. Onun Jimin'i. Yıllardır bir an bile ayrılmamışlardı, nefesini hep bir adım gerisinde hissetmişti, nazik elleri hep Namjoon'u en ihtiyacı olduğu anda sakinleştirmek için omzuna konmuştu. Başına neler geleceğini düşünmek onu delirtiyordu. Gözlerindeki pırıltı, sesinin yumuşaklığı ve neşe saçan gülüşleri sönerse onu koruyamamış olurdu ki kendinden bile sakınırdı Namjoon bazen. Küçükken sarayda dört duvar arasını güzelleştirebilen tek insan oydu.

Jimin onun için yeni Tavananna olacak bir beden olmaktan öte, çocukluk arkadaşıydı. Güvenebildiği tek insandı ve şimdi onu kaybetmişti.

***

Cayendo ✣ JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin