1.3.BÖLÜM: SINIRIN ÖTESİ

3.2K 391 90
                                    

1.3.BÖLÜM: SINIRIN ÖTESİ

10 Kasım/ 21.30 / Ninova, Sekizinci Bölgenin Batı Sınırı

Gecenin oldukça hızlı çöktüğü şehirde, Jungkook'un kafasının içi küçükken dinlediği müzik kutularını andırıyordu. Puslu anıları korkunç sesiyle kendisine çekiyor, bir yandan Jungkook'u sakinleştiriyordu. Beş yıldır hiç bu kadar yakın olmadığı sınır kendisini çekiyor, vahşi güdülerini uyandırıyordu. Ne değişmişti? Hiçbir şeyin değişmediğine kalıbını basabilirdi.

Az önce üstüne geçirdiği kamuflaj ceketin kolunu sıyırarak kolundaki dijital saate baktı Jungkook. "Son on beş dakika. Kimsenin aklında soru işareti kalmadığını umuyorum?"

"Ben de sizinle gelmek istiyorum!" diyerek birkaç adım öne çıktı Seonnghwa.

Taehyung, Jungkook'un sert tepki vereceğini bildiğinden önce davrandı ve yumuşak bir şekilde uyarmaya çalıştı Betayı. "Gönderilen silahlar arasında bıçak yok Seonghwa. Olsa da ne yapacaksın? Sessiz olmamız istendi. Önüne gelene bıçak sallayabileceğin bir yere gitmiyoruz. Ayrıca çok tehlikeli."

Jungkook'un gergin olması herkesi geriyordu ve Seonghwa genelde Jungkook'u germekten başka bir şey yapmamıştı bu akşam. Federasyonun ayarladığı arabayla sınırdaki karargaha ulaştıklarında bulabildikleri bir masaya davetin düzenlendiği binanın planlarını ve davetli listesini koyup hızlıca bir plan yapmaya koyulduklarından beri Seonghwa çenesini dinlendirme zahmetine girmemişti. Jungkook onu sınırın ötesine geçecekler arasına dahil etmeyince hepten köpürmüştü. Şimdiyse Alfanın yanıp sönen kızıl gözleri ve ortamdaki herkesi bastıran acı tarçın kokusuna rağmen Seonghwa aktif bir görevi olması için ısrar ediyordu. Elbette Taehyung, Seonghwa, Yerim ve Doyoung Beta olduklarından diğerlerini domine eden kokuyu alamıyorlardı fakat vücutlarında anlam veremedikleri bir ağırlık vardı. Yine de ışıldayan kırmızı irisler yeterince korkutucuydu ve Seonghwa vazgeçmemişti.

"Oraya bir keskin nişancıyı götürüyorsunuz!" diye itiraz etti. "Siyeon'un yüksek bir yere konumlanıp milletin kafasına lazer tutmasına izin verecekler mi? Onun da yararı olmayacak çünkü kimseyi vuramayız. Ve ben bıçaklarımın çoğunu yanımda taşırım, kimseye ihtiyacım yok."

Jungkook yüzünü sıvazlarken ikna kısmını Seokjin'e bıraktı. Sessiz kaldığı için Seokjin anlayıp üstlenmişti ona açıklama kısmını. "Siyeon yalnızca insanları lazerle belleyip kurşunlayan biri değil. Uzaktan birçok şeyi yapabiliyor. Mesela bizi bir gökdelende her katı didik didik izleyerek yönlendirmek gibi. Ayrıca güvenlikten o bıçakları istersen kıçına sok, yine de geçemezsin. Sekizinci bölgeye dair hiçbir şey bilmiyorsun. Onlar gibi davranamama riskin var. Taehyung'un dediği gibi, çok tehlikeli ve sen çok risklisin."

Seonghwa burnundan soluyarak kendini yakındaki siyah koltuğa bıraktı. İki gün boyunca bu binada pasiflerle tıkılı kalacaktı ve yeterli yemek yoktu, oyun yoktu, gitarı yoktu! Sadece oturacak ve telsizden diğerlerini dinleyecekti. Yoongi de Katana kullanıyordu, o nasıl gidebiliyordu da kendisi bıçakları yüzünden arkada kalıyordu?

Doyoung içeri girdiği sırada dikkatler ona kaydığı için daha fazla üsteleyemedi Seonghwa fakat bu işin peşini bırakmaya niyetli değildi.

"İşte kimlik ve davetiyeleriniz, Jisoo katılmayacağını bildiren davetlilerin yerine sizi kaydediyor ve içeriye girmenize beş dakika kala fotoğraflarda biraz oynama yapacak. Hyung, sen bir silah satıcısının en büyük oğlusun bu yüzden içeriye pistol sokmanda sorun olacağını zannetmiyorum," demişti Jungkook'a Lee Helia isimli bir kimlik ve davetiye uzatırken. "Seokjin Hyung ve Minji Sunbae siz devlet destekli bir teknoloji firmasının kaynak sağladığı start-up'ın kurucu kardeşlerisiniz. Sizin için üzgünüm, tamamen silahsız olmalısınız."

Cayendo ✣ JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin