1.4.BÖLÜM: AYNA

2.9K 402 175
                                    


1.4.BÖLÜM: AYNA

Telaşlı bir Kasım günüydü. Kar bu sene erken gelecek gibi görünüyor, sonbaharın kar toplayan yalancı güneşine aldanan çiçekler son kez pastel renkleriyle Melas'ın caddelerinde, eski binaların köşelerinde ve devasa çiçek bahçelerinde boy gösteriyordu.

Her sene düzenlenen hükümet toplantısı için çok güzel bir zamandı. Melas'ın üst tabaka sakinleri, zaman geçtikçe daha da çılgınlaşan kıyafetlerle sarayın-aslında iki gökdelenden ibaretti, ismi saraydı yalnızca- kapılarından girerken Jimin içinde hep bir şenlik hissederdi.

Devasa camlar yüzünden hissedemediği şehrin telaşına uzaktan baktı, bu kadar yükseklikten karınca gibi görünüyordu arabalar bile. İnsanlar yok denecek kadar belirsizdi.

Arkasını dönüp kapısında dikilen görevliye nazikçe gülümserken "Namjoon hazırlanmaya başlamadı değil mi? Giyinme odasına gitmediyse lütfen kütüphaneye yollayın gelen stilistleri." demişti.

Yıllar boyunca Melas'ta değişmeyen nadir şeylerden biri olarak siyah takım elbiseli iri kıyım güvenlik görevlisi, olumlu manada kafasını sallayıp bileğine bağlı dokunmatik ekrana sessizce bir şeyler karalamaya başladığında kapı da tıklatılmıştı.

Kapı yavaşça aralandığında görevli ters bir bakış attı gelen kişiye. Güvenli olduğundan emin olduktan sonra iki kişinin içeriye girmesine müsaade etti. Hükümet toplantısının yapıldığı gün güvenlik ekstra sağlamlaştırılırdı. Hangi kapıya kimin nefesi değdi, buna bile dikkat edilirdi.

"Jimin-ssi!" diye neşeyle içeri giren kadına baktı Jimin gülümseyerek. Bu onun görünüşünden sorumlu stilistiydi. Yıllardır birlikte çalışıyorlardı. Jimin daha çocukken bile, mükemmel göründüğünden o emin olurdu.

"Zula!" diye kıkırdadı Jimin. Sonra Zula'nın asistanına dönüp kafasıyla selam vermişti. Altı ayda bir asistan değiştiriyordu Zula, bundan dolayı her seferinde başka birini görüyordu Jimin.

"Formunun çok iyi olduğunu görüyorum, gönderdiğim yağı denedin mi?"

Kafasını salladı Jimin camın önündeki kıvrımlı sandalyeye kurulup Zula'nın saçını yapmasını beklerken. "Her gün, sabah iki damla kullanıyorum. Çabuk yoruluyorum fakat haklısın, vücudum şekle daha kolay giriyor gibi." Saraydaki omegaların belli dönemlerde kızgınlıklarını bastırmak için kullandıkları ilaçlar yasaklanırdı. Jimin de yirmi yaşını tamamladığı için dört ay boyunca onu baskılayan hiçbir ilacı kullanmaması ve vücudunun olgunlaşmasına izin vermesi gerekliydi. Bu üçüncü ayıydı, ilk iki ayda serbest kalan hormonları yüzünden fazlasıyla kilo aldığı için Zula ona güzel kokulu bir yağ vermişti ve onu kullanarak iştahına engel oluyor, böylece sadece yeteri kadar yiyor ve vücudunun sağlıklı bir şekilde bu dönemi atlatmasını sağlıyordu.

Biraz korkutucuydu başlarda, kızgınlığı atlatmak onun için zor geçiyordu fakat burada içkurtlarının üstesinden gelmeyi öğretiyorlardı ve herkesin-özellikle de omegaların çünkü sömürüye açıktılar- en güçlü hallerine gelmeleri için uğraşıyorlardı. Jimin'in sarayına ve kendi bölgesine güveni tamdı, bu yüzden pek sorgulamamıştı.

Zula'nın ince tarağı sarı saçlarının arasında gezinmeye başladığında bakışlarını büyük camdaki yansımasından yirmi yıldır farkında olmadan sığındığı devasa gökdelenin karşısında görkemiyle duran gür ormana çevirdi Jimin. Melas tuhaf bir şehirdi. Deniz, dağ, orman hatta çöl; bu şehirde bunların tamamını görebilir, metropol şehir binalarından sakin kasaba evlerine kadar her şeye tanıklık edebilirdiniz. Hepsi yalnızca bir şehrin parçasıydı.

Bir gün uzaktan izlediği koyu yeşil ormanın içinde gezinmek istiyordu Jimin. Dalların hışırtısını duymayı, çıplak ayağının toprağa değdiği anı ve yalnızca ağaçlarla çevrili olmayı kaç kere düşlemişti, bilmiyordu. Fakat bunlar sadece öte bir hayal olarak kalacak gibiydi. Tavanannaların güvenlik sebebiyle sarayı terk etmeleri yasaktı. Sarayda doğar, büyür, alfa bebek doğurur ve saray içinde ölürlerdi.

Cayendo ✣ JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin