🎶
Fleurie - SirensUyarı: Bazı düşünceler, her ruhun kaldıramayacağı şeyler olabilir. Ufak bir yerde intihar düşüncesi bulunuyor.
2.1.BÖLÜM: TEK BAŞINA
Zihin deli bir şeydi. İnsanları hatır denen anlara kıstırabildiğiniz, kendi kafanızda değişik şeyler düşleyip bilmediğiniz şeylere burnunuzu defalarca soktuğunuz yerdi. Şairler aksini iddia etse de bir insanı sevip sevmediğinizi belirleyen yerdi orası. Deliydi bu yüzden. Bir insanı görüyordunuz ve zihin kendine boşu boşuna bir görev üstlenerek bu kişiyi sevelim diyordu. Tehlikeliydi. Birini severken yanlışlıkla hastalık kapabilirdiniz. Üstüne fazla düşünmenize gerek yoktu; aşk kelimesi bir kere girdi mi sinsice her köşeyi dolanarak sizi hastalıklı bir hâle sokardı. Virüs gibiydi aşk. Bağışıklığınız olmadığı takdirde zihinden atması zor bir şeydi.
Jimin kafasını iki yana sallayarak saçlarını dağıtırken kaşları çatıktı. Aşk, bir virüstü onun için. Öyle de kalmalıydı. Bir talihsizlik sonucu edindiği mührün etkisi de bunu değiştiremezdi.
Gün aydığında Federasyon'un ayarladığı karargâhtan Kızıl Kadife'nin kendi karargâhına yeni varmışlardı. Jungkook kimseye söz hakkı vermeden Jimin'i de yanına almaya çalıştığında ebette Federasyon üyeleri arasında kıyamet kopmuştu. Jungkook'u hapse tıkmayı bile düşünmüşlerdi ama en sonunda inatları kırılmıştı. Çünkü Jimin'in şimdilik en güvende olacağı yerin Jungkook'un yanı olacağının herkes farkındaydı.
Herkes için yorucu bir yolculuk olmuştu. En başından beri sırtlandıkları endişe ve sürekli tetikte olma hissi bir anda omuzlarından kalkınca nefes almak nasıl bir şeydi, onu kısa bir süre de olsa unuttuklarını fark etmişlerdi. Kalkıştıkları en büyük iş bu olmuştu.
Jungkook Jimin'i omzundan tutarak karargâhın girişine yönlendirirken Seokjin anahtar panelini kaldırıp önce parmağını, sonra göz bebeklerini tarattırarak kapının açılmasını sağladı. Hoseok karargâhtan birkaç blok ötedeki kendi kliniğine göz atma gerekçesiyle onlara veda ederken Jungkook'a en kısa sürede Jimin'i tam tarama için kontrole getirmesi gerektiğini tembihlemeyi unutmamıştı.
Herkes sırayla içeri girdikten sonra Siyeon kendini en sevdiği koltuğa savurup ayaklarını kahve sehpasına uzattı. Minji filtre kahve makinesini fişe takıp çalıştırırken Jimin girdikleri andan beri durduğu yerde öylece dikilmeye devam ediyordu. Diğer üyeler de her görevden geldiklerinde yaptıkları gibi liderlerin yapacakları son konuşma için koltuklara kurulmuştu.
Jungkook bu sefer ne diyeceğini bilmiyordu. Tekniken başarılı olmuşlardı. Hedef sınırın ötesinden önemli birini kaçırmaktı. Önemli birini kaçırmışlar mıydı? En önemlisini hem de.
Kızıl Kadife için bir sorun yoktu.
Jungkook Jimin'den fazla uzaklaşmak istemeyerek sadece birkaç adım öne çıktı ekip üyelerinin oturduğu alana doğru.
"Banka hesaplarınıza masada konuştuğumuz rakamın yatırıldığından emin olduktan sonra dağılabiliriz. Herkes yorgun olduğu için süslü cümlelerle başarılı olduğumuzu falan anlatmayacağım. Seokjin?" Seokjin'den de kısa kesmek için bir baş onayı aldığında devam etmişti. "Şu ana kadar aldığımız en büyük görevi başardığınız için tebrik ederim. Her zamanki gibi gizlilik yeminimize uygun hareket edelim. Bir sonraki toplantı saati konusunda daha sonra haberleşiriz. Birkaç gün herkes dinlense iyi olacak. Keyfini çıkarın."
Herkese kafa selamı verdikten sonra kendisini huysuz bakışlarla izleyen Jimin'e dönüp bakmıştı. Bu konu hakkında ne yapacağını bilmiyordu ama Federasyon'a söylediği gibi, şimdilik en güvenli yer kendi yanıydı. Bu yüzden onu Kızıl Kadife'nin karargâhıyla aynı binadaki dairesine götürmeyi planlamıştı. Bütün bina onlara ait olduğu için Jimin'in kaçması konusunda rahat olabilirdi. Çalacağı her kapıda başka bir Kızıl Kadife üyesi onu karşılayacaktı ve bu binadan kayıtlı bir parmak izi kullanmadan kaçmasının imkânı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cayendo ✣ JiKook
Fanfiction[omegaverse] Tetikçilerden oluşan Kızıl Kadife, sınırın öteki tarafına acil bir göreve gönderilir. Üstün ırktan birini otuz dakika içinde devlet yetkililerinin bulunduğu bir davetten kaçırmaları gerekiyordur. Ancak Jeon verdiği ani kararla başkanın...