2.3.BÖLÜM: İPİN DİĞER UCUAşırılıklar yoksunluklardan türerdi. Bir uçtan ötekine atlamaktan pek de farksız değildi. Acınacak hâlden başka acınacak hâle düşerdiniz. İki uç, düştüğünüz tek çukur.
Bağımlılıklara dönüşen aşırılıklar tedavi edilse de geri dönmeyeceğinin garantisini vermezdi. Jimin'e sebep olduğu korkular hâlâ canlıydı. Hatırlıyordu yoksunluk hissini. Parmaklarından çekilen canı hatırlıyordu. Terleyen tenindeki solgunluğu aynada görüyordu fakat tepki veremiyordu. Sonra ateşle oynuyordu ve bam.
Jimin gece yarısı tıkırtılarla uyandığında nerede olduğunu anlayamadığı birkaç saniye boyunca yatağın içinde düşünceleri anlamsız bir şekilde karanlığı izlemişti. Uykusu vardı ancak uykuya geri dönemeyeceği kadar uyanık kalmış ve ne olduğunu anlamaya çalıştığından boş zihnine kelimelerin, ardından cümlelerin sokulmasına izin vermişti.
Kapı sesi duyduğundan şüpheleniyordu ancak herhangi bir şey olabilirdi. Belki de Jungkook lavaboya girdi, diye düşünmüştü. Fakat birkaç dakikada sonra Jungkook'un oradan çıktığına dair herhangi bir belirti gelmediğinde yataktan kalkıp kontrol etmek için güçlü bir dürtü hissetti. Üstünden kayan pijamaları çekiştirerek yataktan kalkarken doğruca Jungkook'un odasına yönelmişti. Kapısı kapalı değildi. Ardına kadar açıktı.
Jungkook içeride yoktu. Jimin şimdi bakınca fark ediyordu, odada bir banyo daha vardı. Banyo kapısının önüne gidip içeride mi diye sesleri dinledi fakat odanın içi de evin içi de sessizdi. Dönüp salonu ve mutfağı kontrol etmeye karar verdiğinde Jimin'in içine bir kurt düşmüştü. Kendisini yalnız bırakıp gitmiş olabilir miydi? Bu geç saatte nereye gidecekti ki?
Mutfakta ve diğer yerde de Jungkook'un izine rastlamadığında boşluğa seslendi. "Jungkook?"
Ses gelmemişti. Tek başınaydı. Jungkook gecenin bir yarısı Jimin'i evde yalnız bırakıp gitmişti.
Nereye gittiyse artık, diye mırıldandı Jimin kendi kendine. Uykusu çoktan kaçtığından salona geçip modası geçmiş televizyondan bir şeyler izlemeye karar vermişti. Böylece uykusu yeniden gelene kadar Jungkook'la ilgili düşüncelerden onu uzaklaştıracak bir uğraş bulmuş olurdu.
Koltuğa yamuk bir şekilde kurulup kumandayı eline aldığından beri bu düşüncelerinden kurtulamadığı için pek de işe yaramamıştı. Aklı sürekli Jungkook'un nereye gitmiş olabileceğini sorup duruyordu ve bilmiyorum cevabı yeterli değildi. Nereye gitmişti?
Bir süredir bu vaziyette karşısına oturduğu televizyonun altındaki dijital saatte gördüğüne göre sabah saatleri yaklaşmıştı artık. Jungkook hâlâ yoktu. Kendisine itiraf etmek istemese de televizyon izlemeye aslında Jungkook'un gelmesini beklerken kendini bir şeylerle uğraşıyor gibi hissettirmek için açmıştı. Fakat şimdi birkaç saat olmuşken Jungkook'un gelmemesi başından beri kontrol ettiği sinirini başa çıkması zor bir hâle getiriyordu.
Beklemekten vazgeçip uyumak için tekrar odaya geçtiğinde kırıldığını hissediyordu. Jungkook'un gerçekten başında pervane olacağını düşünmüş müydü? Aptalcaydı.
Yorganı üstüne almak yerine peluş oyuncak gibi kullanarak sarıldığında kaşları çatıktı. Jungkook'tan çok kendine kızmıştı. Gardını fazlasıyla indirmişti sanki ona karşı. Fakat aksi de çekilmezdi çünkü aynı evin içinde birbirlerine maruz kalıyorlardı. Bir yerde iyi geçinmeleri gerekiyordu, değil mi?
Tekrar uykuya dalabildiğinde uykusu öğlen saatlerine kadar bölünmemişti. Tabii bunda gece ikiden dört buçuğa kadar salonda bomboş oturmasının da etkisi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cayendo ✣ JiKook
Fanfic[omegaverse] Tetikçilerden oluşan Kızıl Kadife, sınırın öteki tarafına acil bir göreve gönderilir. Üstün ırktan birini otuz dakika içinde devlet yetkililerinin bulunduğu bir davetten kaçırmaları gerekiyordur. Ancak Jeon verdiği ani kararla başkanın...