1

17 5 0
                                    

Felix

"Gelebilir miyim?" kapının aralığından kafasını uzatan biri ile tek kaşımı kaldırdım.

"Buyrun." içeriye girip kapıyı kapadı. Sandalyemden kalkıp masamın önüne geçtim.

"Ben Lee Minho, Itaewon Polis Departmanının başkomiseriyim." elini uzattı.

"Ben de Lee Felix." elini sıkıp gülümsedim.

"Evet biliyorum, işinizi aşırı takdir ediyorum." derin bir nefes aldı. "Buraya gelme sebebim de bu zaten."

"İsterseniz gelin oturun, daha ayrıntılı konuşalım." başını salladı. Sandalyeme tekrar oturdum ve o da koltuğa oturdu.

"İlçemizde bir cinayet işlendi. Kurban da Başbakanın oğlu Hyunwoo." bu vaka çok büyüktü. "Çok ciddi bir vaka olduğu için özellikle sizinle çalışmak istedim." başbakanın oğlunun ölümüne çok şaşırmıştım. Her gün gördüğüm biriydi çünkü Hannah ile aynı yerde çalışıyordu. Kimin neden öldürdüğüne asla anlam veremiyordum.

"Ceset ne zaman bulundu?"

"Bu sabah. Henüz otopsi gerçekleşmedi. Sizden yardım almak istediğimiz için hâlâ morgda. Bu akşama kadar karar vermenizi istiyoruz. Eğer kabul ederseniz sizin ekibinize aktaracağım ve size yardım edeceğim. Eşim Han Jisung da adli tıp doktoru. Onun da yardımı dokunur. Güvenin bana." başımı salladım.

"Eşimle konuşayım. Ama şunu bilin, bu işi aldık diyebilirim." gülümsedi.

"Çok teşekkürler. Telefon numaralarımızı bırakayım. İletişime geçeriz. Büroya dönmem lazım." başımı salladım.

"Buyrun." masamın üstündeki küçük not defterini uzattım. Numaraları yazıp aynı yerine bıraktı.

"Kolay gelsin, iyi günler dilerim." ayağa kalkıp eğildi.

"Size de." ben de kalkıp eğildim. Kapıdan çıkar çıkmaz koltuğa geri oturdum ve yüzümü avuçlarımı arasına aldım.

Hyunwoo her gün gördüğüm ve selamlaştığım biriydi. Babalarıyla da çok yakındık. Hatta hep beraber onlarla akşam yemeği yemişliğimiz bile vardı. Her gün gördüğüm insanı artık göremeyeceğim gerçeği çok üzmüştü. Telefonumu cebimden çıkartıp Chris'i aradım. Telefon çalarken masamdaki kalemi elime alıp çevirmeye başladım.

"Efendim bebeğim?" sesini duymamla gülümsedim.

"Neredesin?"

"Havaalanındaydım, şimdi de karakola dönüyorum. Hannah annemlerin yanına dönüyor." şaşırdım.

"Neden, bir sorun mu var?"

"Şey, işi bıraktı. Sydney'de daha iyi olacağını söyledi. Sanırım şirkete ısınamadı."

"Anladım aşkım. Nasıl rahat ederse öyle yapsın. Uçaktan ineceği saat ararım onu." iç çektim. "Çok büyük bir vaka için Itaewon başkomiseri geldi. Gelince onun detaylarını konuşuruz."

"Kim öldürülmüş?" dudaklarım titredi.

"Hyunwoo, başbakanın oğlu."

"Ne? Hassiktir olamaz." elimdeki kalemi masaya bıraktım.

"Gelince daha detaylı konuşuruz, akşama kadar onaylamak için vaktimiz var. Yoluna bak sen, arabada telefonla konuşma demedim mi ben sana?"

"Hayatım ben yıllardır araba kullanıyorum hiçbir şey olmaz." göz devirdim.

"Umarım olmaz Chris." güldü. "Kapatıyorum, öptüm."

"Ben de." telefonu kapatıp masama bıraktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 27, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Rolling In The Deep } ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin