13

3.8K 179 90
                                    

Dersten çıktığımızda en çok etkilenen Mattheo ve ben olmuştuk. Tom dibimden ayrılmıyor, sürekli iyi olup olmadığımı soruyordu.

Tom: İyisin değil mi?

Y/n: Evet evet iyiyim. Tom şey, yanlış anlamazsan biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.

Tereddüt etse de sonunda beni yalnız bıraktığında astronomi kulesine çıktım.

Mattheo astronomi kulesinde oturmuş elindeki deftere bir şeyler yazıyordu. Onu izleyerek yanına oturduğumda geçen geceden deja vu yaşarken dizlerimi kendime çektim.
Yazdıklarını göremiyordum, bakışlarımı yüzüne çevirdim.

Gözleri kızarmıştı. Onu teselli etmek istiyordum. Yalnız olmadığını, hep yanında olacağımı söylemek istiyordum.
Bir şey diyemedim.
Kulenin en ucuna gidip oturdum ve bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

Dizlerimi kendime çektim ve babamı düşünmeye başladım. Ben küçükken babam bana annemin gittiğini söylemişti. Onu hiç görmemiştim. Acaba nasıl biriydi?
Babam bana hiç anlatmamıştı çünkü annemin olmamasını hiç hissettirmemişti. Doğal olarak bende anmemi hiç sormamıştım. Beni bırakıp giden o kadına karşı içimde istemsiz bir nefret besliyordum.
Acaba yeşil gözlerimi ondan mı almıştım?
Ya da dalgalı siyah saçlarımı?
Şuan yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordum.
Bu yaşıma kadar onu hiç merak etmemiştim.
Bunları düşünürken esnemeye başlamıştım bile.
Mattheo defterinden kafasını kaldırmıyordu. Yanına gitmek istiyordum. Yalnız hissetmesini istemiyordum. Laura ona iyi gelir miydi diye düşünmeden edemedim.
Gözlerim kapanırken beni içine çeken karanlığa karşı koymadım.

Rüyamda Mattheo vardı. Onunla bir şeyler yaşıyorduk ama sonra Mattheo bir anda Tom oluyordu.

Yavaş yavaş gözlerim açıldığında astronomi kulesinde değildim. Bir yere götürülüyordum. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırınca görüntü netleşti.

Mattheo'nun kucağındaydım. İstemsizce kalbim hızlanırken neler olduğunu hatırlamaya çalıştım.

Y/n: Mattheo?

Bana döndü.

Mattheo: Günaydın hanımefendi.

Gülümsedim.

Y/n: Teşekkürler, artık inebilirim.

Mattheo: İsteseydim sana rahatça bir şey yapabilirdim. Daha dikkatli olmalısın.

Kafamı iki yana salladım.

Y/n: Bana neden bir şey yapasın ki?

Güldü.

Mattheo: Haklısın. Ben yapmam. Yapamam.

Duraksadı. Sonra hemen devam etti.

Mattheo: Ama başkası yapabilir.

Y/n: Tamam tamam, dikkat ederim. Hem artık indir beni de yatakhaneme gideyim.

Yavaşça beni yere indirdiğinde yüzünü inceledim. Daha iyi görünüyordu. Ne diyeceğimi bilemedim.

Y/n: Ben, teşekkür ederim ve... Eee... Ben, üzgünüm. Yani şey için... Eee...

Saçlarını kaşıdı.

Mattheo: Önemli bir şey değildi. Sadece... Bilirsin işte biraz etkilendim sanırım ve... Eee... Şey, sana acımıyorum. Yani sana acıdığım için seni sevmiyorum. Yani direk şey olarak seviyorum işte. Şey... Her neyse, iyi geceler.

Ne yapmalıydım... Dönüp gitsem ayıp mı olurdu? Yavaşça yanına yaklaştım. Parmak ucuna kalktım ve yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Kendimi Tom'a karşı kötü hissetsem de, basit bir öpücüktü.

Tepkisine bakmadan koşarak yatakhaneye çıktığımda Tom kitap okuyordu. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Ona söylemem, aramızdaki bu garip ilişkiyi bitirmem gerekiyordu. Mattheo'ya karşı hislerim varken Tom'la olamazdım.

Tom: Hoşgeldin, bu saate kadar neredeydin? Hava karardı neredeyse.

Zorlukla gülümsedim.

Y/n: Astronomi kulesindeydim, uyuya kalmışım da.

Kaşlarını kaldırdı.

Tom: Nasıl geldin?

Dolaptan kıyafetlerimi çıkarırken konuştum.

Y/n: Mattheo getirdi.

Kitabı sertçe kapattı.

Tom: O şerefsiz sana bir şey yapmadı değil mi?

Y/n: Tom o senin kardeşin. Abartma lütfen.

İç çekti.

Tom: Sen ne yaptın? Kızdın mı?

Kafamı iki yana salladım.

Y/n: Hayır, neden ki?

Tom: Ne bileyim, hani sevgilin varya. Başkasının kucağına çıkmak hoş değil.

Yaptığı imaya her ne kadar sinirlensem de görmezden geldim.

Y/n: Tom gerçekten saçmalama. Hem giyindikten sonra seninle bir şey konuşacağım.

Kafasıyla onayladı. Bende banyoya, giyinmeye gittim.

Çıktığımda Tom oturmuş beni bekliyordu.
Kıyafetlerimi dolaba asıp Tom'un yanına oturdum.

Tom: Dinliyorum?

Ellerimi ovuşturdum, gerilmiştim.

Y/n: Ben... Yani... Bak hızla söyleyeceğim. Kendimi sana karşı kötü hissediyorum çünkü... Hala Mattheo'ya karşı hislerim ve üzgünüm sana karşı bir şey hissetmiyorum. Yapabilirim sanmıştım fakat bu iki günde bile o kadar zor ki... Yani gerçekten seninle ilgili değil fakat...

Tom: Zaman.

Y/n: Efendim?

Tom: Lütfen, zaman ver bana. Bana karşı bir şeyler hissedeceğine, Mattheo'yu unutacağına eminim. Sadece lütfen bana, bize zaman ver.

Y/n: Ben...

Tom: Hayır hayır. Şimdi bir şey deme. Sadece uyuyalım.

Derin bir iç çektim. Onu üzmek istemiyordum.

Y/n: Peki, ama... Her neyse tamam. Uyuyalım.

Yatağıma uzandım ve Tom'a arkamı döndüm.

Tom: Yanına gelebilir miyim?

Ona doğru döndüm ve kararsızca bakışlarımı yüzünde gezdirdim.

Tom: Hadi ama, bana bir şans vermezsen   olmaz ki.

Yutkunarak hafifçe yana kaydım. Kendi yatağından kalktı ve hızla yanıma uzandı.

Tom: Seni zorlamak istemiyorum, ama seni gerçekten seviyorum. Daha önce de söylediğim gibi ilk kez böyle hissediyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum, eğer bir hatam olduysa özür dilerim.

Gülümsedim.

Y/n: İyi geceler Tom.

Mırıldandı.

Tom: İyi geceler Y/n.




Selamm!! Aklımda bir sürü fikir var. Bir tanesinden ilerliyorum umarım beğenirsiniz. Başka bir hikaye yazacağımı söylemiştim fakat vazgeçtim. Bu hikayeyi ,artık ne zaman olursa, bitirdiğimde başka karakterler için veya yine Mattheo'ya farklı bir konudan hikaye yazacağım.
Her şey için teşekkürler.
3,78 bin okunmaya ulaştık. Her ne kadar oylar bu sayı için çok az olsa da hepinize teşekkürler. Sizi seviyorum.

MATTHEO RİDDLE İLE HAYAL ET ( Askıda.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin