21

1.8K 107 48
                                    

Boşluk hissi tekrar bedenimi sararken bahçeye çıktım ve ayaklarımı sürte sürte ormanın oradaki göle doğru yürüdüm.
Sırtımı ağaca yaslayıp boş gözlerle gölü izlemeye başladım.

Tom okuldan gittiğinde ne olacaktı. Çoğu kişinin bana inanmayacağını, Tom'un gitmesinin sebebinin ben olduğumu söyleyeceklerini biliyordum.
Beni suçlayacaklardı.
Bazıları at gözlüğünü takacak ve hiç bir şeyi umursamayacaktı.

Mattheo'nun ne hissedeceği konusunda o kadar gergindim ki kendimi mahçup hissediyordum.
Son söyledikleri belli etmesem de çok ağır gelmişti.

Birinin varlığını hissettiğimde kafamı kaldırdım.

Hufflepuff cübbesi giyen, uzun boylu bir çocuk tepemde dikiliyordu. Hafif sarımsı saçları rüzgarda uçuşuyordu.

"Oturabilir miyim?"

Kafamı sallayarak onu onayladım. Şuan kimsenin muhabbetini çekemezdim fakat tapulu malım değildi. Birazdan kalkar giderdim zaten.

Yanıma oturup sırtını tıpkı benim gibi ağaca yasladığında çaktırmadan bakışlarımı ona çevirdim.
Pürüzsüz cildi, düzgün burnu ve ela gözleriyle epey yakışıklı görünüyordu.
Ona baktığımı fark etmemesi için önüme döndüm ve gölü izlemeye devam ettim.

"Sen Y/n Black'sin değil mi?"

Belli belirsiz kafamı salladım.

"Evet."

"Herkes seni konuşuyor."

Gülümsedim.

"Desene ünlü olmuşum."

"Sabah Malfoy'un söyledikleri gerçek miydi?"

Tekrar kafamla onayladım onu.

"Zamanı gelmişti."

Önüne döndüğünde kafamı yukarı kaldırdım ve ağacın dallarının ardından görünen gökyüzüne çevirdim gözlerimi.

"Diğer Sltyherin'ler gibi değilsin, ha?"

Tekrar ona döndüm.

"Nereden vardın bu tanıya?"

Hafifçe gülümsedi ve cübbesini gösterdi.

"Ben bir Hufflepuff'ım. Başka bie Slytherin öğrencisi olsa anında kalkar giderdi veya oturmama izin vermezdi."

Bende gülümsedim ve omuzlarımı havaya kaldırdım.

Biraz daha öylece oturduk ve boş konulardan söz ettik.
İntihar konusunu konuşmak istiyordu bunu seziyordum fakat konuyu açmamıştı.
Sanki duygularımı tartıyor gibi bir hali vardı ve bu denli düşünceli olması çok hoşuma gitmiş, onu daha çekici kılmıştı.

Yavaşça ayaklandım.

"Ben artık gideyim. Bu güzel sohbet için teşekkür ederim. Görüşmek üzere...?"

Oda ayağa kalkıp elini uzattı.

"Cedric Diggory. Ne kadar aptalım, kendimi bile tanıtmadım."

Gülerek elini sıktım ve ufak bir vedalaşma sonrası Hogwarts'a yürümeye başladım.
Anlıkta olsa unuttuğum düşünceler akın akın beynime dolarken Slytherin ortak salonuna önüne gelmiştim.

"Safkan."

Dalgınlıkla şifreyi fısıldadım ve içeri girip etrafı inceledim.
Birkaç kız vardı ve hepsi bana saf nefretle dolu gözlerle bakıyordu.

"Baksana sen!"

Ortada oturan kısa kahverengi saçlı kıza döndüm.

"Ben mi?"

MATTHEO RİDDLE İLE HAYAL ET ( Askıda.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin