Vampire - In The Dark
Bir kare görüyorum; zihnimin herhangi bir yörüngesinde savrulmuşcasına, kendi benliğimin kara boşluğun en ücra köşelerine doğru yavaşça çekildiğimi, parmaklarımı yukarıya doğru uzattığımda ise, her bir hatıranın ardından kalan yaşanmışlık kesitleri, sanki kısa bir filmin hayatımı çevirdiği sahnelerini izletiyordu bana.
Bir şeye dokunmaya çalışıyorum; anılarımdan, diğer sahnelere atlanılan karenin içerisinde teker teker dönüyor ve beni tepetaklak eden bu vurgun ile savaşıyorum; sarı saçlarının gözlerimde parıltıyla sallandığı ve güzel bir gülüşün sahibine elime uzatıyor, o da parmak uçlarımdan tutuyor beni. O kadar güzel, muhteşem bir koku yayılıyor ki bağrından. Giydiği, bembeyaz incecik saten bluzun yaka kısmından açık olan birkaç düğme... Burnuma duş jelinin yoğun kokusunu getiriyor. Elleriyle, önce ıslanmış kıvırcık saçlarımı seviyor ve beni alnıma bastırdığı dolgun dudaklarından gelen oldukça masumane bir öpücük ile yatağıma yatırıyor.
Kafamı koyduğum yastıktan ona doğru bakıyorum. Bana sevgiyle lütuflandırılmış parlak gözleriyle bakıyor, sarı saçlarının ışıl ışıl göründüğü ay ışığının altında, odada bir tek o ve ben varız. Dudakları yavaşça geriliyor. Yüzüme kocaman gülümsemesi ile bakıyor. Ellerim hâlâ avuç içlerinde sıcacık saklı. Sonra, sol göğsümde hissedemediğim tuhaf bir duygu yoğunluğu beliriyor, kaşlarım çatılıyor önce, yavaş yavaş işaret parmağım göğsüme gidiyor. Yükselen bir nabız sesi dolduruyor kulaklarımı. Benden geliyor. Hiç şüphesiz, bu ilgimi çekiyor.
Ardından o eller yavaşça geri çekiliyor ve beni, ait olduğum bu sıcak yuvadan, tanımadığım bir kadının güvende hissettiğim kucağından alıkoyuyor, yataktayken üzerime örtülen battaniye ile. İlk aşkıma son vedamı edemeden sesim kısılıyor, gördüğüm görüntüler bulanıklaşıyor, yavaşça akıma kapılıyor ve sürüklenip gidiyorum.
Başka bir yerde, farklı bir zaman diliminde. Yol boyunca ilerlediğim bu mahrek, içimden bir parçayı anımsatıyor sanki. Avuç içlerim kaşınıyor, boşluğa doğru düşmeye devam ettiğim karanlığın beni takip ederek gitgide daha da ehemmiyetli olan bu mecra yerde, bataklığın içine çekildiğimi ve hiçbir şekilde sınırının olmadığı uzay boşluğunda, evrenin dışına; solucan deliğinden bir diğerine, ne olduğu aklım hayalime sığmayan bambaşka alemlere zaman aşımına uğruyorum. Belki de, belki de yaptıklarımın bedelini ödüyordum. İdrak edemediğim bu sürükleniş, benim için birçok sorunu da beraberinde getiren bir zihin yanılgısından ibaretti.
Kuşlar cıvıldıyordu.
Ellerim birdenbire kana boyandı, karşımda tuttuğum ıslak avuç içlerime baktım. Hiçbir duygu yoktu, ölü birinin vücudunun içine giren başka birisi gibiydim. Bu eller, bedenimden birer parça değilmiş gibi onlara şaşkınlık biraz da bomboş gözlerimle bakıyorum. Sonra göz kapaklarım yavaşça kapanıyor ve kendimi farklı bir zamanın zarfında buluyorum. Her şeyi uzaktan seyreden kahve göz küreciklerim, tıpatıp bana benzeyen çocuğun cinayet işlediğini görüyor. Büyük çerçeveden bakıyorum büyük resme. Şahit oluyorum bütün anın, aklıma kazınan saliselerine. Salonda, halının üzerinde yere yatırılmış bedenin karnına, defalarca ve defalarca kez bıçağı saplıyor, kesilen yerlerden çıkan kan ise o sırada görünen her bölgeme sıçrıyordu. Yan tarafta bir varlık beliriyor, bir kadın. Tanımadığım ve bana yabancı olan bütün duygular ile sırtımın ardından, yerde yatan bedene bakarak şoka girmiş hâlde, duvarlardan destek alıyor, ardından yeniden çevirdiği çocuğun sırtına giden bakışlarıyla, kendini biçimsizce teselli ettiği bana hüsranlık ile, parçalanmış gözlerinden bakakalıyordu.
Kuşlar, hangi taraftan geldiğini bilmediğim bir yerlerden cıvıl cıvıl öterken garip bir simülasyonun içinde olduğumu hissediyorum.
Sonra yukarı ve aşağı bakıyorum. Etraf cayır cayır yanıyor, tahta parçaları üzerimize yıkılıyor, çatı aralarındaki kırıntılar zemine doğru kül olmuş bir şekilde düşüyor ve ben hâlâ o adamı bıçaklamaya devam ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust In Your Eyes 》taekook
Fiksi PenggemarKüçük tehlikeler beni asla durdurmaz. Hipnotize hissediyorum, ölüm kıvılcımları saçan gözlerindeki o arzu dolu bakışlarınla büyülüyorsun beni. Yaptığın her şey bana acı veriyor. Bana güzel bir gülümsemeyle işkence ediyorsun, beni aşkının alevlerinde...