özel bölüm*

413 50 45
                                    

Emre Özkan - Tecavüz Edemezsin

'Her zamanki gibi, her aptalın arkasında harika bir kadın var.'

Gözlerimi mutlulukla inşatı tamamlanan binada gezdirdim. Lavinya ile kurduğumuz hayalleri kendim gerçekleştiriyor olmak kalbimin ağrıyla kasılmasına neden olsa da ona verdiğim sözlerimi tuttuğum için mutluydum.

Tek tuttamadığım söz ise hayatına mâl olmuştu.

'Lavinya, Umut Evi.'

Hayattayken bir konuşmamızda kadın sığınma evi açmak istediğini söylemişti fakat bu hayalini onun yerine ben gerçekleştirmiştim.

"Görüyor musun Lavinyam, sana verdiğim tüm sözlerimi tuttum." Dolu gözlerimi kapatıp yaşların düşmesini sağladığımda yanaklarımdan akan yaşlar çeneme yol almıştı. Kuruyan boğazım ile yutkunup gözlerimi açtım ve binanın kapısına adınlamaya başladım.

Henüz daha tam dolu olmasa da, birkaç kişi vardı. Gönlüm isterdi ki içi boş olsun, binaya gerek kalmasın ama maalesef bazı kansız hemcinslerim yüzünden kadınlar ve çocuklar buralara sığınmak zorunda kalıyordu. İşimde en iyisi olmam ise hiçbir işe yaramıyordu, bazı kuralları aşamıyordum.

Müdüre hanımın odasına geldiğimde kapıyı çaldım ve gir sesinden sonra odaya girdim. Beni görünce ayağa kalkan müdire ile el sıkıştıktan sonra masanın karşısında ki tekli koltuğa oturarak konuştum. "Gelmediğim günlerde gelen çok oldu mu Şeyma Hanım?" Hüzünle başını sallayıp beni onayladı. Bu durum canımı sıktığında beni yanlarına götürmesini rica ederek ayağa kalktım ve ardım sıra Şeyma Hanım da kalkarak bana eşlik etti.

Bir süre yürüdükten sonra Şeyma Hanım sıra ile odaları göstermişti. Ona yalnızca başımı salladıktan sonra yanımdan gitmişti, ben de beklemeden kapıyı çalmıştım.

Ses gelmeyen kapı ile kapıyı yavaşça aralayıp içeriye bakmadan sesimi duyması için konuştum. "Merhaba ben hakim Umut, müsaitseniz eğer gelebilir miyim?" Bir süre sonra onaylayan cılız ses geldiğinde kapıyı açarak içeriye geçtim fakat içeride ki bedeni gördüğümde ayaklarım yere çakılı kalmıştı. "Esma, güzelim ne oldu sana?"

Beni gören Esma yataktan kalkıp koşarak yanıma geldi ve minik kollarıyla bacaklarıma sarılıp ağlamaya başladı. "Yine geldi Umut abi, annem de beni bırakıp onun yanına gitti. Lütfen ölmesin annem, kurtar onu o adamdan." Ağlamaktan zor konuşan minik Esma ile diz çöküp bedenine sarıldım ve ağlamamak için kendimi sıktım.

Esma ve annesi Aynur abla bir sene önce yanıma gelmişlerdi. Aynur ablanın ve Esma'nın yüzünden anladığım kadarıyla şiddet görmüşlerdi ama bir de sesli olarak anlatmalarıyla bunu yapan şahısa dava açmıştık. Davayı biz kazanmak üzereyken tuttuğu tanıklar yüzünden kaybetmiştik ve uzaklaştırma kararıyla serbest bırakılmıştı. Bu sıra da Esma ve Aynur ablayı sürekli gözetim altında tutsam da bir gün onları kaybetmiştim. Çoğu yere baksam da bulamamıştım, ta kii bugün Esma'yı görene kadar.

"Esma, sen şimdi ağlama ben anneni bulup getireceğim sana. Umut sözü." Serçe parmağımı uzattığımda aynı şekilde uzatıp birbirine kenetlemişti. İncitmeden saçını öpüp odadan çıktım ve adliyeye gitmeye başladım.

Ne olur Allah'ım bu sefer geç kalmayayım, ne olur.

~

Gözlerimden boşalan yaşlarla morgdan çıktığımda boş bir duvarın dibine çökerek yüzümü dizlerime gömdüm ve ağlamaya başladım.

Geç kalmıştım, Aynur abla gittiğimde vücudunda ki yaşı kadar bıçak iziyle bir kan göletinin ortasında yatıyordu. Tutamamıştım sözümü, kurtaramamıştım.

Gözlerimde ki yaşlar dinmeden bir yenisi gelirken ayağa kalkarak dışarıya çıktım ve arabama binerek ezberlediğim yolları arşınlamaya başladım.

Hızımın fazla olması sebebi ile kısa bir süre de geldiğim mezarlıkla beklemeden indim ve koşar adımlarla Lavinya'mın mezarına giderek yanına oturdum.

"Lavinya, özür dilerim. Sana verdiğim sözü tutamadığım gibi Esma'ya verdiğim sözü de tutamadım annesini yaşarken bulamadım." Kuruyan yanaklarım yeniden yaşlarla dolduğunda başımı isminin yazdığı taşa yasladım, omzuna yaslarcasına. Elimi uzatıp toprağını avuçladım, elini avucum arasına almışçasına.

"Biliyor musun, bugün yaptırdığım umut evinde gördüm Esma'yı, gördüğüm izleri hâlâ aynıydı hiç durmadan dövmüş. Esma annesinin o adam ile gittiğini söylediğinde onu bulacağıma söz vermiştim ama gittiğimde yaşı kadar bıçaklanmış bir halde kendi kanında boğulurken buldum." Konuşmalarıma bazen hıçkırıklarım eşlik etse de umursamamıştım. Lavinya'nın beni anlaması yeterdi.

"5 sene önce bugün senin ölüm haberin geldi, 5 sene sonra aynı gün Aynur ablanın." Evet birçok cinayete tanık olmuştum, birçok tecavüz ve daha nicelerine ama 8 Mart'ta ölen kadınlarımız beni perişan ediyordu. Onların gününü yaşaması gerekirken, toprağın altına günlerini katleten adamlar yüzünden girmeleri hiç adil değildi.

Hoş, adaletin olmadığı dünya da ne adildi ki.

"Lavinya'm, güzel çiçeğim. 5 sene önce sana bir daha kutlamam dedim ama ben sana verdiğim bir söz hariç hepsini yerine getirdim. Kendimi hâlâ affetmedim, ölene kadarda affedemem zaten." Eğilip toprağını öptüm ve başımı yaslayarak mezar taşına bakmaya başladım, gözlerine bakarcasına.

"8 Mart dünya kadınlar günün kutlu olsun Lavinya'm, seni daima seveceğim."

~

Bir gün değil, her gün bizim günümüz. Kadınlar günümüz kutlu olsun.

Ölüm Çiçeği serüveni bu bölüm ile sonlanmış oldu. Ben Lavinya'yı ve Umut'u gördüğüm bir yazıdan etkilenerek 9 Mart 2021'de yazmış ve akabinde hemen yayınlamıştım. Ben yayınladığım için asla pişman olmadım, okunmasa bile vazgeçmedim çünkü okuyan bir kişi bile olsa bir insanın zihnine dokunmak çok güzel bir şey.

Bir insanın değil, bin insanın beynine dokunmayı amaç edindim ve Ölüm Çiçeği'ni başarabilirsem kitap olarak bastırmayı düşünüyorum. Şu an olmaz belki ama yaşadığım süre boyunca tek önceliğim ve basılan ilk kitabım Ölüm Çiçeği olacak.

Aynur, Emine Bulut, Özgecan Aslan, Azize Gülmez, Başak Cengiz ve yazarsam destan olacak tüm cinayete kurban gitmiş kadınlarımız. En çok sizin kadınlar gününüz kutlu olsun, rahat uyuyun.

Daima ve güçlü kalın, her daim yanınızda olmaya çalışacağım. Kendinize iyi bakın, görüşürüz.

Son kez, tüm Özgecan'larımıza söylemek istedikleriniz yazın.

23.06.2022

Ölüm Çiçeği | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin