"Uyanın lütfen, yemek yiyin."
Gözlerim anında korkuyla açılırken hafif üzerime eğilen adamı ittirdim. Nefes nefese kalmıştım.
Ne rüyaydı ama.
"Sakin olun lütfen, yemek yemeniz gerekiyor. 8 saattir uyuyorsunuz. Arada ağlayarak uyandınız ama birinin ismini sayıklayıp geri uyudunuz."
Umarım duymamıştır işe yaramaz.
Kafamı salladım sadece. Kalkıp elimi yüzümü yıkayıp yerime geri döndüm. Kendimi daha dinç hissediyordum. Önüme gelen yemeği hemen yiyip bitirdim.
"İştahlı görünüyorsun- görünüyorsunuz. Kusura bakmayın benden küçük gözüktüğünüz için siz diye hitap etmek zor oluyor. Sen diyebilir miyim?"
Kafamı olumlu sallayarak camdan dışarıya baktım.
"Yaklaşık bir buçuk saat kaldı. İstanbul'dan Ankara'ya, oradan da Kore'ye... Tabi siz uyanmadınız ama etraf çok güzeldi."
Konuşmaktan öyle korkuyordum ki... Adama doğru düzgün bakmaya tenezzül bile etmediğimi fark ettim. Ona doğru başımı kaldırdım.
Çekik gözlü, çene yapısı belirgindi. Adem elması çıkık, geniş omuzlu, bacaklarına bakılacak olursak uzun boyluydu, fazlasıyla. İyi birine benziyordu.
Kimse iyi değil.
O zaman bana neden bu kadar yardım etsin ki?
O da böyle yaptı, aptal. Kendine gel.
"İlk defa yüzünü tam görebildim. Ah merhaba."
Korkarak geri çekildim.
Merhaba dedi.
Cevap vermeli miyim?
Cevap verirsem kötü bir şey olur muydu?
Sesim detone olursa?
Ya ince çıkarsa? Sahi sesim nasıldı?
Yüzüm düzgün müydü acaba?
Hemen önüme döndüm, acaba ayıp mı ettim?
Ah... Merhaba demek için geç kaldım. En iyisi susmak.Her zaman ki gibi.
"Seninle ımm- ne deniyordu Türkçe'de... Heh, iletişim kurmak istiyorum. İstersen not yazarak konuşabiliriz. Ya da çok mu üzerine gidiyorum? Sadece... Arkadaş olmak istiyorum. Gerçekten ı swear sana arkadaş olmak istiyorum."
Cümleler arasındaki söylediği ingilizce kelimeyi söylediğini bile fark ettiğini düşünmüyordum.
Ona güvenmeli miyim?
Aklından bile geçirme. Asla hayır.
Korkuyorum ama ilk defa... Denemek istiyorum.
Ben istemiyorum seni lanet gölge, dön yerine, haddini bil! O seninle arkadaş olmak istemiyor, anlamıyor musun niyetini? Aptal!
Sadece gülümseyebilirim sanırım.
Gülümsedim içtenlikle, esnedim yalandan.
"Hala uykun varmış gibi duruyor, hem... Hala bana güvenmediğini anlıyorum. Sorun değil gerçekten, ne zaman yardıma ihtiyacın varsa buradayım. Zaten az kaldı, dinlen."
Kafamı cama çevirdim.
Acaba Tan ne yapıyor?
Telefonlarını açmadığın için asla bilemeyeceğiz.
"Aramak istediğin kişiyi arayabilirsin. Burada çekiyor. Ama WhatsApp ile arayabilirsin, hattın yoksa tabi. İnternetin yok ise bağlayabilirim?"
Telefonu ona vermeli miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtar Beni
RandomBana en büyük kötülüğü seni karşıma çıkararak yaptı. Seni gördükten sonra benliğimi kaybettim Tan. Benliğim, seninle birlikte 7.949 km uzakta.