hikayeyi okuduğunu düşündüğümden değilde,belki bir gün beni hatırlarsın "yaşadıklarımızı yazıyordu" diyip buraya gelirsin de okursun belki umuduyla yazmak istiyorum. 2021 ocak ayının 20si beni her yerden engelleyip gitdiğin gündü. Benim her şeyin farkına varıp sana son satırlarımı yalvarırcasına yazdığım gün. O satırlara düşmanım olsa içi sızlar tek kelime dahi olsa yazardı ama sen tek bir elveda lafını çok gördün bana. Eyvallah. Sana olan hayal kırıklıklarımı yazmak değil amacım,zaten sende daha çok hayal kırıklığı var ki,bana hiç bir şey söylemeden çekip gittin. Şu an seninle konuşuyor olmak isterdim,eğer beni her yerden engellemiş olmasaydın. Wp'den engelliyim ama hala engelli sayfana yazmadan duramıyorum. En başta sabitlisin,hayatımda, kalbimde her yerde olduğun gibi orada da. Eskiden telegram hesabına yazıyordum sonra hesabı sildiğini gördüm. Wp'dende engelde olduğumu düşünüyordum ta ki bir gece ansızın "ne de olsa engelliyim" lafını yazana kadar ve o mesaj sana çift tık gidip kalbim yerinden çıkacak gibi çırpana kadar. Çok heyecanlanmıştım,neden bilmiyorum. Yeniden olurdu belki diyordum kendi kendime,istemeden umut ediyordum. Bir umut hep vardı,hala var. Reşit olup Türkiye'ye gelipte seni bulmayı o kadar çok istiyorumki.
"Kimsin amk" yazmıştın mesajına karşılık.
"Kürşat?" yazmıştım bende.
"Evet benimde tanımıyorum seni." demiştin
"Boş ver önemli biri değilim zaten." Demiş ve sonra yine engel yemiştim.
Ne kadar doğru yaptığımı bilmiyorum. Öyle demeseydim tekrar konuşuyor olurmuyduk diye hala düşünüyorum. Konuşmazdık muhtemelen. Sen yine engellerdin. Konuşma şansı bırakmak istesen instadan mesaj isteklerini direkt ayarlardan red etmezdin. Neyse başkan.
Başkan...
Sana böyle hitap etmek,uzun zaman sonra hemde boşluğa doğru.
İçimdesin Umut. Halâ. En derinde.
Adınla umut etmiştim. Soy adın en sevdiğim şeyi taşıyordu.
Bulutları.
Soy adında ev sevdiğim şeyi simgeleyen bulutlar.
Adında ise bir umut hala sana tutunduğum umutlar.
O kadar çok kaldın ki bende,eksikliğini hiss edemiyorum.
Bazen hayali karakterimmişsin de aslında hiç olmamışsın gibi hiss ediyorum. Sonra yazışmalara bakıp aslında var olduğunu ama hayalet gibi sessizce gittiyini hatırlıyorum.
480 gün.
480 gündür sensizim ama sen varmışsın gibi. Varlığın hala yerini koruyor ama acılarla ama huzurla. Nasıl tek kalemde silip ata bildin her şeyi hala aklım almıyor. Ama seni anlıyorum. Lanet olsun ki,o kadar acıyı çekmeme rağmen,sana karşı olan özlem hissime rağmen seni her geçen gün daha da iyi anlıyorum. Ve seni anlamak acılarımı dindiriyor. Acılarım seni bende taze tutan tek şeydi ve artık onlarda diniyor. Acı çekmek istemiyorum ama senden gelen acı da bana çok iyi geliyor. Acı çekmeyi seve bilir mi bir insan? Sevdiği insandan gelince seviyor.
Keşke o mesajın içinde sana bu hikayeyi yazacağımı söylemeseydim. Belki o zaman mesajları iki taraftanda silerek senden bana kalan tek şey mesajlarken onları da almazdın benden. Tabii bu da bir ihtimal. Emin değilim.
Her neyse başkan.
Seni seviyorum.
Hala.
480 gündür.
Sevmeye de devam edicem.
İçimdesin.
Ruhumda.Kalbimde.Her yerimdesin.
Umarım mutlusundur.
Ben hiç mutlu değilim.
480 gündür.
Hiç mutlu olamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinir Çoçuk
Short StoryBizimkisi bir telegram hikayesi :) Aynı kişi değildik.İki ayrı bedende bir ruhu taşıyor gibiydik :) -Sen benim kız halimsin bu arada. +Sizde benim erkek halim oluyorsunuz o zaman beyfendi değil mi? -bilmem +öylesiniz beyfendiğ. -teşekkürler hanfen...