Pazartesilerden nefret etmek için birçok sebep var elbette. Ancak sevmek için de sebeplerim var benim. Canım dostlarımla geçirdiğim her saniyeyi kâr sayıyorum. Elbette derslerden, sürekli çalışmanız gerek baskısından, hocaların azarından ben de sıkılıyorum ama arkadaşlarımla kantinden bayat çay alıp bahçede sefa sürmenin keyfini de bir kenara bırakamıyorum.
"Günaydın çiçeklerim! " diye neşeyle bağırmamın sebebi de bu işte. Kızlarım benden önce gelip sıralara kurulmuşlar bile. Cumartesi gecesi İrem'lerde kalmıştık. Üzerimizdeki o yorgunluğu hala atamamış olsak da keyifli bir gece geçirmiştik. Ömer konusu ise askıya alındı.
İstiklal Marşı için bahçeye toplanmadan önce biraz sohbet ettik. Ardından bahçeye çıktık. Ömer konusunu askıya alsam da sağdan soldan çıkma ihtimali vardı. Çevreme dikkat ederek yürüyordum. Sıraya girdiğimizde yan sınıfa göz gezdirdim. Ömer uzun bir çocuk olduğundan kendini belli ediyordu bulunduğu ortamda. Sırada onu bulmam zor olmadı. Arkalarda arkadaşıyla gülüşerek konuşuyordu. Ona baktığımı anlamış gibi kafasını olduğum tarafa çevirince hemen önüme döndüm. Kalbim pata küte çarpıyordu. Öndeki İrem'i dürttüm.
"İrem Ömer arka çaprazda. Çaktırmadan baksana n'apıyor? "
İrem bu konularda usta bir insandı. Hem stalk hem gizli işlerimizi ona yaptırıyorduk.
"Buraya bakıyor aşkım. " dedi.
Vay anasını avradını.
Sıcak basınca bileğimdeki tokayla saçlarımı topladım.
Esma omzuma pat pat vurdu. "Dikkatini çekmişsin aferin. "
İstiklal Marşı'ndan sonra sınıflar tek tek içeri girerken kendimi hazır ettim. Derin bir nefes alıp cesaretimi topladım. Ömer'le göz göze gelmem lazımdı. Ömer'lerin sınıfı girmeye başlayınca sanki ona bakmıyormuş gibi geçenleri izlemeye başladım. Sıra Ömer'e gelince gözlerine kilitledim gözlerimi. Yavaş yavaş giderken bana bakmayı kesmedi. Yüzümde gülümseme oluşurken o da bana gülümseyip gitti.
"O neydi lan?! " diyen Özlem'di. Evet Özlem'cim. O neydi ben de anlamadım.
Yüzümdeki gülümseme artarken ellerimi yanan yanaklarıma koydum. Yerimde zıplamak istiyordum.
"Ömer bana aşık oldu sanırım. " dedim kahkaha atarken.
"Aynen kanka. 'Hey' diyerek aldın çocuğu. " diyen Esma'ya aldırmadım. Keyfim o kadar yerindeydi ki bunu felsefe dersi bile bozamazdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEY! | yarı texting
Novela Juvenil11. sınıfa giden Yağmur iki yıldır platonik olduğu yan sınıftaki çocuğa arkadaşlarının gazıyla bir gece mesaj atar. Ancak işler istediği gibi gitmez. Tüm umutlarını bir gemiye doldurup ateşe veren Yağmur'a yeni bir umut kapısı açılır. Bakalım bu sef...