Yazardan;“Bombarda Maxima!” Hermione bir anda bağırınca, Draco’nun kapısının ortasında kocaman bir yarık açıldı. Hermione, bir insanın geçebileceği büyüklükte olan delikten hışımla girdi ve Draco’nun üstüne atladı. Ve oğlana, çok da acıtmayan küçük yumruklar atmaya başladı.
“ Sen-*yumruk*iğrenç-*yumruk*bir-*yumruk*hamamböceğisin!*yumruk*”
Draco dayanamadı ve üste çıkmak için bir hamle yaptı ve Hermione’yi altına alıp kızın iki elini, tek eliyle sıkıca tuttu.
“SEN NE HAKLA BENİM ODAMA GİRERSİN VE BANA YUMRUK...
Oğlan birden aralarındaki iki parmak bile etmeyen mesafeyi farketti. Burunları birbirine sürtüyordu. Kızın nefesi oğlanın tenine çarpınca birden huylandı. Aynı şey genç cadıya da olmuştu. Nedense ikisi de bu anı bozmadı. O sırada odaya, Luna, Neville, Ron, Pansy, Harry, Ginny, Blaise ve Theo girdi. Fakat onların geldiğini farketmemişlerdi bile.
“Ne oluyor-”
“Şşşt!” Pansy, parmağını Ron’un ağzına götürerek susturmaya çalıştı. Birden birbirine şok geçirmiş gibi baktılar. Ne Pansy parmağını oğlanın dudaklarına neden yapıştırdığını biliyordu, ne de oğlan dudağında neden karıncalanma hissettiğini...
En son Theo dayanamadı.
“Heeey! İşiniz bittiyse diyorum, biz de burdayız da.” Theo bir şey hatırlamışçasına işaret parmağını kaldırdı.
“Hatta siz durun, herkes birini alsın ve onlara eşlik etsin. Tüh! Bana Zabini geldi. Üzgünüm Zabini, ben gay değilim.”
Draco olayın şokunu atlatarak ayağı hızlıca kalkıp Hermione’ye tiksintiyle dolu bir bakış attı.
“Piçlik yapma Nott!”
“Ben size dedim. Tabii umrunuzda olmadığım için, kimse mesajıma bakmadı. Yanlış anlamalı mıyız?”
“Ben anlayacağımı anladım. Ne güzel, Malfoy’u öldürmem için bir fırsat daha-
“Önce sen, sevgilini altımdan al, Weasley!”
“Ne- MALFOY, GİT NE BOK YİYORSAN YE AMA BUGÜN HATTA SİNİRİM GEÇENE KADAR SAKIN ODAYA GELME!”
“Draco, ikiniz de sinirlisiniz. Bugün Slytherin’in yatakhanesine gel.”
“Bu çatlakla kalmaya meraklı değilim. Hah! Can sağlığım tehlikede resmen Pansy!”
“Yürüyün gidelim hadi.” Blaise’in bu soğukkanlı tavrından sonra Slytherinliler, yatakhanelerine gitti.
Daha doğrusu, Pansy de onlara katılacaktı ama bir kol onu durdurdu. Arkasını döndüğünde, kızıl saçlı genç kızı gördü.
“Ne var Dişi Weasley?”
“Konuşmamız lazım, Küt Parkinson.”
“Yürü.”
İki genç kız kapıdan çıktıklarında karşılarındaki ilk en dar duvar arasına girdiler.
“Ne var?”
“Malfoy ve Hermione hakkında konuşmalıyız.”
Hızlıca nefesini verdi Pansy.
“Bak, öyle bir şey yok. Ben dalgasına demiştim. Sonra Draco’yla aramız bozulmasın diye de hemen sildim-
“Birbirlerine nasıl baktıklarını sen de gördün-
“Umrumda mı?! Benim kendi sorunlarım bana yeter Weasley.”
“Ne sorunun varmış?”
“Sanane!”
“Bak Parkinson, birbirimizden pek haz edemiyor olabiliriz. Ama ben bu buzların eriyebileceğini düşünüyorum. McGonagall da bunun için uğraşıyor.”
“Ne yapayım yani?”
“Bir anlaşma yapalım. Birbirimize istediğimiz soruları soralım. Ama gerçek ve dürüstçe cevap verelim. Olur mu?”
“Tamam. Ne bok soruyorsan sor.”
Gözlerini devirdi ve kendisinin hangi soruyu beklemeye başladı Pansy.
“Sorunun ne?”
“Ne- özele girmek yok!”
“Mızıkçılık yapma! Sen de bana sorarsın.”
Nefesini dışarıya verdi Pansy. Söylemek istemiyordu ama anlaşmayı yapmıştı artık.
“Birinden...hoşlandığımı farkettim...”
“Kim?”
“Heyy! Sıra bende! Potter’a aşık mısın?”
“Ahh ne salağım! Niye bu anlaşmayı yaptım ki?!....Peki...Evet...”
“Güzeel.”
Ginny aklına bir şey gelmiş gibi irkildi.
“Ahh,Tanrım! Sen şu iki hafta önceki iksir dersine girdin mi? Pazartesi günü olan.”
“Hayır. Derse girmemiştim. Niye?”
Ginny aceleyle Amortentia İksiri olayını anlattı.
“NE! BİLİYORDUM İŞTE!”
“Şşt sus! Bağırma!”
“Tamam tamam. Ben Draco’yla konuşurum. Ağızdan laf almakta iyiyimdir...”
Pansy’nin imalı bakışını hemen anladı Ginny.
“Bu bir tehdit mi?”
“Nasıl anlamak istersen.”
İki genç kız arasında hafif bir gülüşme yaşandı. Böylelikle, iki düşmanın arasında bir dostluk bağı oluştu. Darısı erkeklerin başına...
》》》》》》》》
Son cümle biraz değişik oldu :Dd
Neyse,sonunda Ginny’i, Pansy’le arkadaş ettim üstümden büyük bir yük kalktı.
Yorum ve oylarınızı esirgemeyin♡♡☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dramione | Oda
FanfictionGözleri faltaşı gibi delirircesine açılmış ve her sözcük arasında durakladığında adımlarını bana doğru getiriyor ve bana daha çok yaklaşıyordu. Nefesi benim yüzüme çarpacak kadar yakınlaştığında, işaret parmağını uzatarak beni gösterecek şekilde bil...