Şarkıyı buradan dinleyemeyenler için; Bastille - Pompeii (Hannah Trigwell acoustic cover)
İyi okumalar:)
Sahilde keyifsizce oturuyordum, içimde anlamsız bir sıkıntı vardı.
Elim cebime gitti paketten bir sigara çıkardım, diğer elim cebimde çakmağı arıyordu. Bulamamıştım tabii. Sıkıntıyla bir of çektim. Gözlerim etrafı gözledi. Sahilin bitimindeki kaldırımda sabırsızca bekleyen çocuk dikkatimi çekti, dahiyane bir fikre sahipmişçesine gözlerim parladı. Yerimden yavaş adımlarla kalkıp o çocuğa doğru ilerledim.
"Ah pardon çakmağını kullanabilir miyim ?" dedim elimdeki tek sigarayı belli ederek. Yüzümü süzdü ve çarpık bir sırıtış yüzüne yayıldığında yine nasihat geliyor diye geçirdim içimden.
"O sevimli suratını bununla bozmak istediğine inanmak güç." dedi ve elimden sigarayı alıp dudaklarının arasına götürdü ve kendi sigarasıyla benim sigaramı yakarken dediği şeyi düşündüm. Evet cildime vereceği zararların farkındaydım. Gözlerimi saniyelik bir şekilde kapayıp kafamı iki yana salladım. Elinden sigaramı aldım. Teşekkür eder bir şekilde kafamı salladım ve sahilde oturduğum yere geri döndüm. Saniyeler ancak geçmişti ki o da yanıma oturdu. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken ona dönmüyordum, sinirimi bozmuştu.
"Ne zamandır buralardasın, seni ilk kez görüyorum?" sorusuna cevap aradığının farkındaydım ancak görmezlikten gelip cevap vermemeyi tercih etmiştim. O da bunun farkında olacak ki bir kaç benzer soru daha sordu. En sonunda sigaramdan son bir nefes daha çektim ve yere attım ardından ayağa kalktığımda üstüne basarak söndüğünden emin olmak istedim. Yavaş adımla ilerlerken arkama bakmadan "Burada yaşamıyorum, sadece yazın buradayım." dedim. Arkamdan baktığını tahmin edebiliyordum. "Arkamdan bakmayı kes. Ayrıca bugün dönüyorum." dedim derin bir nefes aldığını duyunca bu kadar yakınımda olduğunu hissetmediğime şaşırmıştım. Umursamaz bir tavır göstererek devam ettim yoluma konuşmasına izin vermez bir tavırla tam o konuşacakken "Sana da iyi günler" dedim ve hızlı adımlarla yoluma devam ettim. Bu olay beni eğlendirmişti. Sırıtarak evin önünde durdum. Anılarım canlandı gözümün önünde. "Tayfa batağın" en büyük eksiği canlandı gözümde. Gözlerime hücüm eden sıcaklığa aldırmadan gülümseyerek neşeli bir tavırla evin açık olan kapısından içeri daldım. Valizini kapamaya çalışan Aslı'nın komik tavırlarına bir kahkaha patlattım ve diğerlerine bakındım. Aslı bana, bende ona soran gözlerle baktım. "Nerdeler?" diyerek sessizliğimi bozdum. "Efehan yukarda, Elzem arka bahçede, Turan alt katta, Gözde ve Emir yol için yiyecek bir şeyler almaya çıktı. Son olarak Poyraz'da arkadaşıyla görüşücekmiş." dedi ve valiziyle ilgilenmeye devam etti. yanına gidip ona yardımcı olarak valizin fermuarını hızla çektim. Onu sinir etmek için ukalaca gülümsemeyi ihmal etmedim. "Pekala kimmiş bu arkadaş?" dedim meraklı bir tavırla.
Suratı düştü "Tanımıyorum, belkide bir kızdır." dedi. Burukça gülümsedim. Salonun ortasınd öylece dururken muzurca gülümsedim ve Aslı ne yapacağımı anlamış olacak ki hayır dercesine yalvaran gözlerle baktı. Tam zamanı diye düşündüm, "BATAK!" diye bağırdım Poyrazın bile olduğu yerden duymuş olabileceği bir sesle. Evde herkes salona toplanırken "Ne var?" gibi sesler kulağımı doldurunca burukça gülümsedim yine aklıma kardeşim gelmişti.
"E hadi artık dönüş başlasın. 2 ay sonra okula dönücem heyecanlıyım." dedim gülerek.
Son iki aydır okuldan uzaktım. Çünkü tayfa batakta sinirleri gerip onlardan uzaklaşıp burda kalıyordum. Sebepler çok uzundu. Tam bir hata listesi gibi...
Tekrar merhaba, umarım zamanınızı ayırmanızdan memnun kalmışsınızdır. Bölüm sınırı gibi bir kavram yok. Yazabildiğim uygun zamanlarımda yazıp yayınlayacağım. :)