2 - Selam

141 58 3
                                    

" Bir sürü yıldızın içinde herkes aya bakar bazıları da yıldızlara. İşte ben o bir sürü yıldızın ve ayın olduğu gökyüzündeki
yalnız bulutum.. "

~~~

Günlerdir ne bir kağıt ne de başka bir şey yoktu yada vardı ben bulamadım. İstemsizce düşünüp duruyorum defalarca okuyup inceliyorum iki kağıt parçasını. En son dayanamayıp Barış'a da anlattım. Sınıftaki salaklardan biridir dedi ama hiç sanmıyorum onlar çantama atar sonra gülerek kendilerini belli ederlerdi gidip bahçeye koyup uğraşmazlardı eminim. Barış boşver desede asla boşveremedim. Şuan günlerden cuma ben her zaman ki gibi sıramda uyuyorum ders fizik ve şuan sayısal ders dinleyecek kafam olduğunu düşünmüyorum. Uyurken birinin beni dürttüğünü hissedince aniden gözlerimi açtım. Fizik öğretmenim. Uyuduğumu gördüğü an yanıma gelip beni uyandıran tek öğretmendi diğer öğretmenlerim artık uyumama alışmış oldukları için bir şey demiyorlardı ama fizik öğretmenim asla alışamadı. Neyse sıramdan kalktım yarım yamalak gözlerle derse odaklanmaya çalıştım tabikide odaklanamadım. Zilin çalmasına 25 dakika daha olduğunu görünce baygınlık geçireceğimi sandım.. Suyumu almak için çantamın kenarına elime uzattığımda elime yumuşak tüylü bir şey değdiğini hissettim. Kaşlarımı çatıp oraya baktığımda avuç içi kadar pamuk olduğunu gördüm pamuğu aldığımda içine koyulmuş siyah kağıt buldum.

Gözlerim büyüdü. Gerildim. Deli gibi kalbim atmaya başladı. Dondum. Kağıdı almak istiyordum okumak istiyordum ama içimde kötü hisler vardı. Kağıdı aldım katlanmıştı. Açtığımda 4 kelimeyi okudum.

" Deniz, yakında herşey bitecek. "

Bu neydi şimdi?! Oyun mu oynanıyordu bana? Komik değil açıkcası eğlenceli de değil. Ne vardı da bitecekti? Bir anda noluyordu böyle? Kafamda binlerce sorular oluştu hiçbirine cevap yoktu. Bir andan hersey bitecek diye mutlu olurken bi andan neyin biteceğini merak ediyordum. Kağıdı çantama attım. Suyumu alıp içtim. Öğretmenim görmeden zil çalana kadar uyuyabilmiştim. Ön sırada oturan Barış hemen yanıma geldi. Derste kağıt bulduğumu görmüş olmalıydı çünkü " Deniz iyi misin lan gerginsin sanki noluyor " diye sordu. Çantamdan kağıdı çıkardım Barış'a verdim.

" Siktir! Bunlar ne ya eğer bizim sınıftan biriyse bitiririm onu! "

" Saçmalama Barış bizim sınıftan biri böyle şeyler uğraşmaz adım gibi eminim. "
" Haklısın ama senin düşmanın yada seninle uğraşan biri felan yok ki kim olabilir off çok saçma "
" Keşke bilsem kim olduğunu ama baksana yakında felan yazıyor. "
" Lan Deniz bu senin evini felan basarsa! "
" Saçmala biraz daha Barış. "

dedim gülerek göz devirdim. Sonra içime bir kuşku düştü ya beni takip ediyorsa, ya evime gelirse.. Aklıma yine bin bir türlü kötü düşünceyi soktuktan sonra sıraya yatıp uyumaya başladım. Zilin çalmasıyla uyandım. Son iki dersim kalmıştı onlarda Bedendi. Dışarı çıktık öğretmenimiz bazı beden konularını işledikten sonra bizi serbest bıraktı. Benimle aynı sınıfta olmayan diğer en yakın arkadaşım Ayda'nın da beden dersiydi. Onlarda dışarıdaydı ve serbestiler. Hemen Barış'la Ayda'nın yanına gittik. Kaldırımlara oturduk ve Ayda her zaman ki gibi exini anlatmaya başladı.. En son sevgili muhabbeti bitince kağıt olayı hakkında konuştuk. Ayda'ya önceden görüntülü konuşurken olanları anlatmıştım o yüzden biliyordu. Öylesine sohbet ederken Barış'ın bir yere öylece baktığını gördüm. Ben sormadan Barış " kızlar karşıdaki bankta oturan siyah kapşonlu çocuğu görüyor musunuz? "
Ayda ile aynı anda evet dedik ve sonra Barış yeniden konuştu.
" Şimdi dikkat çekmeden cebine bakın. "
Cebinde siyah bir defter vardı. Defter.. Siyah.. Gözlerim kocaman açıldı. Korktum. Şok geçirdim. Kalbim çıkacak gibiydi. Ağlamak istedim hemde korkudan. Ayda geçirdiği şok ile konuşmaya başladı.
" Oha! Bu o mu? Hayır ya şaka mı size bir şey diyim mi şuan gerçekten tırstım. " ve ayağa kalktı bizim de kalkmamızı başka bir yere gitmemizi söyledi. Kalktık ve sınıfa çıktık. Ben tek kelime etmemiştim çünkü korkudan ve başıma neler geleceği düşüncesiyle nutkum tutulmuştu. Ayda ve Barış bana ne kadar moral vermeye çalışasada kafamın içindeki gürültüden onları duyamıyordum. Ayda benim elimi yüzümü yıkamak için beni lavaboya götürdü. Stresten midem bulandığı için lavaboya girip kapıyı kapattım. Midemde ne varsa çıkmıştı. Biraz olsun rahatlamış hissetim. O sırada Ayda konuştu.
" Deniz! Kanka 2 dakikaya geliyorum makyaj çantamı almamışım bekle burda hemen koşup geliyorum. "
" Tamam.. "
Ayda gittikten sonra elimi yüzümü yıkamaya başladım. Sonra Ayda'nın gittiği kendi sınıfına Ayda'nın yanına gitmeye başladım. Herkes dersteydi koridorlar bomboş bazı öğretmenlerin ders anlatış sesleri geliyordu. Pencerelerden okula vuran güneş ışığı ayrı bir loşluk katıyordu okula.. Koridorda yürürken lanet bağcıklı ayakkabımın bağcığı açılmıştı. Eğilip bağlarken tam ayakkabımın önüne düşen siyah kağıt dikkatimi dağıttı ve irkilmeme neden oldu. Kağıdı elime almadan ne yazdığı görüyordum. " Bitti. " yazıyordu. Korktum. Ayda'ya bağıracakken omuzumda bir dokunuş hissetim aniden ayağa kalkıp arkama baktım.

" Selam. "

Siyah kapşonlu çocuk.


" O yapmaz, o öyle birisi değil. "
Sevdiğiniz, güvendiğiniz insanları böyle savundunuz mu? Savundunuz. Peki şuan Nerede? Yapmamış mı? Öyle birisi değil miymiş gerçekten?

---

Denizdeki Yangın (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin