-2-

194 9 1
                                    

-multimedia: Güneş&Ege-

İkinci dönemin bilmem kaçıncı pazartesine daha girmiş bulunmaktaydım. Ayın kaçı veya hangi gündeydim bilmiyordum. Yaz gelmek üzereydi fakat eskisi gibi bunun için sevinemiyordum. Sanırım gerçekten de delirmek üzereydim. Belki de delirmiştim. Güzel haber, eğer delirmişsem kademe atlamış olurdum. 

Aslında artık hiçbir şeyin umurumda olmayışı gibi bu durumda umurumda değildi. Ölü bir robottan farkım yoktu. Günlerimi aynı yaşıyor, her gün kendime kızıyor, her gece ağlamamak için kendimle savaşa giriyor, her günüm aynı eksik duygularla geçiyordu. Değişen tek şey günden güne yok oluşumdu. Ya da günden güne daha çok yalnızlaşmamdı, küçülüp yok olmamdı. Evet, kesinlikle robottum. Ama robotlar hissizdi öyle değil mi? Ben ise acıları en büyük dozda vücuduma şırıngalamış biriydim. Acı çekebilen ilk robot bendim.

Acı çeken ilk robat Güneş Kahraman'dı.

Zilin çalmasına ortalama beş dakika kala tuvalete gitmek amacıyla gudubet suratlı kadından izin almak için elimi havaya kaldırdım.

''Cevabı sen vereceksin sanırım Güneş?'' dedi hevesli bir şekilde.

Suratımı ekşiterek gudubet suratlı kadına baktım.

''Hayır.'' dedim esneyerek.

Cevabım üzere sınıfta kıkırdamalar, gudubet suratlı kadının suratında ise ciddilik hakim olmuştu. Hey! Lise son sınıf öğrencisisiniz siz. Hala ergen ergen gülmekte neyin nesi!

"Tuvalete gidebilir miyim?"

Kafasını evet anlamında salladığında ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladım. Gudubet suratlı kadının önünden geçtiğimde, her seferinde tek kaşı havaya kalkmış imali bir şekilde, "Sigara içmek için izin almıyorsun değil mi Güneş?" sorusunu yine tekrarlamıştı.

Kafamı olumsuz anlamda sallayarak sınıftan çıktım. Ellerimi polarımın cebine koyarak zombi yürüyüşümle bahçeye doğru yavaş adımlarımla ilerlemeye başladım. Yaz mevsiminin yaklaştığını gösteren güneş okul kolidorunu mum ışığı gibi aydınlatıyordu. Yaz, kendini belli etmeye başlamıştı. Peki ben yaza hazır mıydım? Hiç bilmiyordum.

Merdivenleri sigara içeceğimi bilmemin verdiği büyük bir keyifle inerken, okul kapısından içeri giren tanımadığım çocukla göz göze geldim. Ellerini cebine koymuş büyük bir rahatlıkla okulun demir kapısından içeri ilerliyordu. Bu çocuğu ilk defa görüyordum ve kıyafetlerine bakacak olursam bu okula kesinlikle ait durmuyordu. Bana boş bir ifadeyle bakmasına anlam verememiştim fakat zombi yürüyüşümün ne kadar garip olduğuna baktığı kesindi. Gözlerimi devirerek arka bahçeye huzur köşeme yürümeye başladım. Evet, benim sadece bana ait bir huzur köşem vardı bu okulda.

Polarımın cebinden çıkardığım sigaramı keyifle yaktım ve eski okul sırasına ayaklarımı uzatarak sırtımı ve başımı duvara yasladım. İşte burası huzur köşesiydi, benim huzur köşem. Büyük bir keyifle gözlerimi kapatarak sessizliğin içime huzur doldurmasına ve sigara dumanımın akciğerlerime bayram ettirmesine mutlulukla izin verdim. Gözlerimi kapayıp esen rüzgarı iliklerime kadar hissetmek beni huzurlu kılıyordu. Bunu sürekli yapardım, ve yapacaktım da. Çünkü huzur bulmaya gerçek anlamda ihtiyacım vardı.

Çakmak sesi duymamla gözlerimi açıp telaşla sesin geldiği yere baktım. Yanımda keyifle sigara içen şahısla göz göze gelmemiz bir oldu. Aynı benim gibi yanımda duran eski sıraya ayaklarını uzatmış, kafasını duvara yaslayarak sigarasını içiyordu. Geldiğini nasıl olurda duyamamışım diyerek kendime kızmaya başladım.

Tesadüf AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin