4

1K 108 118
                                    

Sunghoon'un Jake'in evine ilk gelişi değildi.
Evi çok büyük ve ferahtı.
Jake'in baya zengin olduğunu biliyordu Sunghoon ama gökdelen gibi bir binanın en üst katında yaşayacak kadar zengin olduğunu bilmiyordu tabii eskiden.

Jake evin şifresini girerken Sunghoon'un elini tutuyor ve baş parmağıyla çocuğun elini okşuyordu daha çok ağlamasın diye.

Eve girdiklerinde Sunghoon'un elini bıraktı ve omuzlarından tutarak kapıya çarptı çocuğu. Sunghoon şok olmuştu, hâlâ gözlerinde yaşlar vardı. "Jake.. Ne yapıyorsun? Beni buraya bunun için mi sürükledin?" demişti.

Jake hiçbir şey demeden elini Sunghoon'un boynuna koydu ve dudaklarını birleştirdi. Diğer eli de çocuğun beline gitmişti.

Ellerini gömleğinin altına kaydırdığında Sunghoon da kollarını Jake'in boynuna sarmıştı. Çok sert öpüşüyorlardı Sunghoon bir yerden sonra ağzına gelen kan tadından irkilmişti ama buna rağmen devam ettiler. Jake'in eli bol gömleğinin çoktan daha üstüne çıkmıştı.

Ama Sunghoon boğulacak gibi olduğu için Jake'in boynundaki kollarını çözdü ve göğsünden ittirdi. İkisi de nefes nefese birbirlerine bakıyordu, tek sorun Sunghoon sinirle çok sertçe bakıyordu, Jake de Sunghoon'un aksine sevgiyle bakıyordu çocuğa.

Sessizliği Sunghoon bozdu. "Beni her kırdığında bir yerlere mi götüreceksin? Böyle öpüşüp sevişmeye devam mı edeceğiz? Sıkıldım senin bu sözde istemsiz yükselişlerinden. Oyuncağın değilim senin madem çok hoşlanıyorsun benden ilişki terapistine gidelim."

-------Jake's pov
Sunghoon beni azarlarkenki yüzündeki nefretin altında ezilmiştim. İlk kez bu kadar sinirli görüyordum onu. Çok geçmeden üç saniyesinde olduğunun yaklaşık beş katı bir sinirle üstüme yürüyüp konuşmaya başladı.

"Neyim ben? Neyim ben açıklasana bana neyim ben? Canın istediğinde sağa sola fırlatıp, sonra da gözüne güzel gözüktüğünde sevgi vereceğin, öpeceğin bir oyuncak bebek mi?"

durup gözyaşlarını sildi ve tekrar üstüme yürümeye devam etti.

"Çok seviyordun beni Jake? Nerde şimdi senin sevgin? Nerdeydi senin sevgin, bugün sözde beni sevdiğin bir arkadaşınla tanıştırdığın yemekte? Eski sevgilinle tanıştırdın beni farkında mısın sen? Sen iki dakika tuvalete gittiğinde eski sevgilinin sadece ağzıma sıçmadığı kaldı. Bir de üstüne sen bana bağırdın insanların ortasında onu üzdüğüm için Jake ben hiçbir şey yapmamıştım."

Artık göğsüme vuruyordu. Ağlıyor, bağırıyor, Heeseung'un ona söylediği şeyleri tekrarlıyordu.

"Beceriksiz, Son total puanın 214 mü Sunghoon? Yetersiz. Boyun da kısa. Saç rengin hiç yakışmamış. Kilon da yüksek, çok mu yiyorsun? Depresyonda mısın yoksa? Jake seni acıdığı için getirdi galiba. Ailen de yok hem zavallı şey. Tekniğin de kötüymüş herhalde axel atlayamadığında zırlıyormuşşun. Özgüvensiz de duruyorsun halbuki Jake senden nasıl hoşlandı? Naptın koçun olması için altına mı yattın? Senin gibi beceriksizin tekini böyle yanında başka türlü nasıl taşır Jake?"

Ben de ağlıyordum artık. Göğsüme o kadar şiddetle vuruyordu ama umrumda değildi, ağlaması, ağlamasının sebebinin yine ben olmam ağlatmıştı beni. O kadar şiddetli ağlıyordu ki nefes alamadığından korkuyordum. Bileklerinden tuttum, başka şansım yoktu çünkü.

Bileklerinden tutup kendime çektim.ve başını boynuma yasladım. Bir elimle saçlarını okşuyordum. Hâlâ ağlıyordu, ayakta duracak gücü kalmamıştı büyük ihtimalle.

Bu sefer ben konuştum, bir yandan yatak odama yürüyordum pozisyonumuzu bozmadan.

"Son puanın benim yetrsiz programlarıma göre müthişti, müthiştin. Boyun ve vücudun mükemmel. Saç rengin o kadar yakıştı ki kimse görmesin, bilmesin diye geri boyatmanı istiyorum. Yemek yediğinde çok mutlu oluyorum. Senin gibi biri bana baktığı için her gün kendimi sorguluyorum. Ailen ben olurum. Tekniğin çok özel. Buzda o kadar özgüvenlisin ki sana aşık olmamak hiçbir nedenim yok. Koçun olabildiğim için nasıl şanslıyım bilemezsin Sunghoon. Nasıl aşığım sana bilmiyorsun."

Get into it \ JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin