confrontation

169 23 3
                                    

Sabah uyanıp günlük maillerimi kontrol ederken Johnny'nin kullanmadığını düşündüğüm ve bu yüzden oraya özgürce bebeğimizin gelişimini anlattığım mail hesabından gelen mesajla sarsıldım. 

"Bebeğimizi ve seni uygun bir günde görmek istiyorum, bu saatten sonra benden kaçacağın her yerde seni bulurum. O yüzden gönderdiğim telefon numarasından görüşüp konuşalım." yazıyordu. Oldukça tehditvari bir maildi. Bebeğimi benden almaya çalışmazdı değil mi? Kaçarsam korktuğum şeyi yapmaya çalışacağını biliyordum. Bu yüzden aradım. 

-"Alo Johnny Suh ile mi görüşüyorum"

-"Ten bu sen olmalısın, beklediğimden çabuk yanıt verdin benden bir daha kaçacağını düşünmüştüm."

-"Kaçarsam bebeğimi çalıp gitmeyeceğini nereden bileyim?" diye cevap verdim. 

-"Paranoyaklaşmışsın Ten, bunu sana ve minik James'e asla yapmam."

Bir süre konuştuktan sonra Jeno'nun okulda olduğunu akşam geleceğini o okuldayken bana uğrayabileceğini ve konuşabileceğimizi söyledim. 

Yarım saat içerisinde evimdeydi. Aradan geçen beş yılda ki en son Jeno yeni doğduğunda görmüştüm onu, nasıl mümkün olabilirse daha da yakışıklılaşmıştı. Ona yakışmadığını söylediğim sarı saçları bırakıp doğal rengine yakın mavi siyaha döndürmüştü saçlarını.  Yüz hatları aldığı yaşlardan dolayı daha da sertleşmiş belki boyu mümkün müydü bilmiyorum ama bir iki santim daha uzamıştı. Düzenli spora biz sevgiliyken de giderdi ancak aktör olduktan sonra sıklaştırmış olmalıydı. Kusursuz bir fizikle karşımda duruyordu. Yıllar kesinlikle ona yaramıştı.

Kapının önünde uzunca bir süre birbirimize baktık. Ben el sıkmak için elimi uzatmama rağmen Johnny beni elimden çekip sıkıca sarılmıştı. Sanki üniversite yıllarımızdaymış gibi hissetmeye devam ediyordum. 

Sonunda sarılma faslını geçip onu salona davet etmiştim. "Mektuplarını okudum." dedi sessizce. "Benden saklama isteğini anlıyorum. Ancak keşke beni bi tık daha tanıyabilseydin. Ben işimi de çocuğumuzu da seni de bir arada götürürdüm Ten." Bu dediğiyle gözlerim istemsizce dolmuştu. Şu an böyle diyordu evet ama beş sene önceki o çocuksu çılgın Johnny çocuğu olacağını duyduğunda kim bilir ne tepki verirdi. "Ben hayatınızda bir baba figürü olarak yer almak istiyorum, James ne ister bilmiyorum ama bunu onunla görüşmeliyiz." diye devam etmişti. Ben evladımı tanıyorsam yıllardır merak ettiği babasının gelişini elbette mutlulukla karşılayacaktı. Ancak Johnny'nin bunu şu an bilmesine gerek yoktu. 

"Mektuplarda Jeno'nun çok az fotosunu atmışsın, varsa fotoğraf albümüne bakmak istiyorum." demişti. Bu sözün üzerine onu Jeno'nun odasına götürdüm. "Bisiklet ve dinazor resimleriyle dolu sevimli bir odaya sahipmiş oğlumuz, onu iyi yetiştirmişe benziyorsun." dedi Johnny. Cevap vermeden yatağa oturup fotoğraf albümünü açtım. 

"Burada ilk katı gıdasını yiyor, burada ilk böcek görüşü, burada ilk adımlarını atmaya çalışıyor, bak burada yaşlı teyzeler çilek vermişti onu kemiriyor..."

En az bir yarım saat gerek gülerek gerek şakalaşarak fotoğraflara baktık. "Onu iyi yetiştirmişsin ancak kendini nasıl yetiştirdin, fotoğraflarda hep ikinizsiniz, çok taviz  vermemiş misin kendinden?" dedi bir an Johnny. Ve bir anda ağlamaya başladım. Aradan yıllar geçse, yıllarca onun iyiliği için deyip ondan kaçsam da o hala benim iyiliğimi düşünüyordu. 

Bir süre sarıldık. Kollarının arasındayken yıllarca kaçmış olduğum bu adamdan aslında hiç kaçamadığımı, hala ona aşık olduğumu bir kere daha fark ettim. 

Beni sakinleştirdikten sonra Jeno'yu okuldan almaya beraber gidip gidemeyeceğimizi sordu. Bakıcı kadını arayıp bugün kendim alacağımı söyledikten sonra olur dedim. 

Jeno'yu okuldan alır, parka götürür belki istediği bisikleti almak için mağaza bile gezdirirdik beraber. 

RETROUVAILLE  -JohntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin