bölüm üç; geçmişi unut

494 67 14
                                    

lalisa manoban, kendime seçtiğim sahte bir isimdi. insanlardan kaçmak, kendimi güçlü olduğuma inandırmak için kullandığım bir isim.

zihnimde dört dönüyordu geçmiş, ellerime tutunan eller geliyordu aklıma. kalbim sıkışıyor, gözyaşlarımı zar zor tutuyordum. göğsümde bitmek bilmeyen bir sancı yine baş gösterdiğinde üniveristenin bahçesindeydim.

gri bulutların altında, elim kalbimde donakalırken nefeslerim hızlanmıştı. gözlerim sulanmış, bir elim kumaş pantolonumu sıkarken, diğer elim kalbimin olduğu yere baskı yapıyordu.

kendime gelmeye çalıştım, attığım her adımda aklıma geçmiş geldi. zihnimde bana haykıran sesler başımı daha da döndürürken en sonunda kendimi çimenlik alana atabildim.

ben yere uzanıp nefes almaya çalışırken hafiften çiseleyen yağmur yüzüme damlamaya başlamıştı. bahçedekiler bana garip bakışlar atarak kitaplarını toplamış ve içeri geçmişlerdi, ama ben bunu yapamamıştım.

yağmur hızlansa bile göğsümde ki şu acı geçmiyordu, aklımın bana oynadığı oyunlar karşıma birilerini çıkarırken yutkundum sertçe. bana bakıyordu, küçücük bir çocuktu daha.

lisa, neden beni unutmak istiyorsun?
bak ben pranpriya, çocukluğun.

diyordu.

elinde oyuncak ayısı, üstünde yırtılmış kıyafetleri ve yüzünde ki yaralarla gülümsüyordu. dişlerimi sıkıp gözlerimi kapattım, hızlanan yağmur canımı acıtmaya başlamışken ben hâlâ onun sesini duyuyordum.

"git!" diye bağırdım elimde olmadan, ruhum daralıyordu. gözümü açtığımda ise ağladığını ve gökyüzünü işaret ettiğini gördüm.

çok acıtıyor lisa dedi hâlâ ağlarken, gökyüzünden düşen yağmur damlalarını mı kast ediyordu yoksa yaşadıklarını mı bilmiyorum. ama acıttığı kesindi.

"git" dedim çaresiz sesimle "bu acıyı yeni yeni unutmuşken git."

gülümsedi, yavaş adımlarla yürüyüp önümde durdu ve oyuncak ayısını önüme bıraktı. uzanıp eliyle kaküllerimi düzeltti "hoşçakal pranpriya, biliyorsun yine geleceğim."

nefeslerim düzene girerken onun görüntüsü gözlerimin önünden silinmeye başladı, silik tebessümü gözümün önünden gitmezken yağmur durdu bir anda.

duymaya başladığım seslerle gözlerim açılırken ve hızla doğrulup nefes alırken aslında yağmurun hiç yağmadığını, aksine havanın gayet sıcak olduğunu gördüm.

üzerimde gezinen endişeli gözlerle ne yapacağımı bilemez şekilde yerimden kalktım, kimse bir şey demiyordu. benim de konuşacak halim yoktu, ve bunu gayet iyi anlamışlardı.

kendimi geriye çekmiş gidecekken onu gördüm, park roseanne'ı. elinde tuttuğu yer yer yırtılmış oyuncak ayıya sarılmış bana bakıyordu. sertçe yutkunup bakışlarımı keskinleştirdim, ardından omuzlarımı dik bir hale getirip üniversitenin içine girdim.

bana geçmişi unut demişti, benden onu unutmamı istemişti. ama o da bende biliyorduk ki bu imkansız bir şeydi.

(⋟﹏⋞)

BALLARIM
ay
nasil olmuss
umarim guzel anlatabilmisimdir
coook karmasik bi fik olacak gibi
umarim kitabin sonunda bana sovmezsiniz
😭😭😭

hadi gidip diger kitaplarima yeni bolum yazayim
sizi seviyoruummm 🥺🤎🧡🧡💚❤💗💙💖🌈💜💛💞

lalisa for roseanne | chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin