on • yalnız.

2.9K 333 78
                                    

Üç, iki, bir...

Tekrar denedim.

Üç, iki, bir...

"Üç, iki, bir. Üç, iki, bir..."

"Sus artık, sus!"

İki ses de benden çıkmıştı. Birbiriyle çelişen cümleler, bana aitti. Kendi kendime öfkeleniyor, kendi kendime sakinleşiyor ve yine kendi kendime çıldıracak raddeye geliyordum. Üçten geriye saydığımda abimin geleceğine olan inancım her geçen saat artıyordu. Bu soğuk odaya çöp gibi bırakıldığımdan beri yaptığım tek şey buydu.

Üçten geriye sayıp, abimin gelmediğini görünce kendime kızıyordum. Ellerim saç diplerimde, gözlerim yere sabit bir şekilde bekliyordum.

Gelecekti, sadece biraz geç kalmıştı.

Odada bulunan ikili koltuğun en ucunda oturuyordum. Önümde minik bir masa vardı, karşımdaki duvarda ise buzdolabı bulunuyordu. Nereye geldiğimi bilmiyordum, ormanlık bir alana girdiğimizde ne yazık ki yolu takip edememiştim. Kaçsam bile buralarda dolanıp dururdum, henüz elime o fırsat geçmemişti.

Odanın dışından sesler duyduğumda dizlerimi kendime çekerek kollarımı bacaklarıma sardım. Bir kadın ve Sancar'ın konuşmaları doluyordu kulağıma. Odanın kilidi açıldıktan sonra, Sancar içeri girdi. Gözleri direkt olarak karşısındaki koltukta korkuyla oturan beni bulduğunda kaşları çatıldı.

"Anne," diye seslendi içeriye doğru. Bacaklarıma sardığım ellerimle, pantolonumu delecek gibi kaşıdım bacaklarımı. "Delirmiş bu yine."

"Ne diyorsun oğlum?" dedi bir kadın sesi. Sancar'ın yanında yaşlı bir kadın belirdiğinde acı çeker gibi mırıldandım. Böyle bir ortamda bulunmak istemiyordum.

Kadın, kısa boylu kısa saçlı bir kadındı. Hafif tombuldu. Göz göze geldiğimizde gülümsedi.

"İnanamıyorum." dedi elini ağzına kapatarak. "Ne kadar güzelleşmiş, tıpkı babasına benziyor..."

Kaşlarım çatıldı duyduklarımla. Sancar, gözlerini devirip yanıma yaklaşınca koltukta daha da geriye gitmeye çalıştım.

"Hiçbir şeyden haberin yok." dedi bana doğru. Koltuğun karşısındaki masaya oturup, ellerini dizlerine koydu. Kapı girişindeki kadını işaret etti.

"Babaannen," diye tanıttığında göz ucuyla tekrardan baktım kadına. Babamla aralarının iyi olmadığını hatırlıyordum, bu yüzden babaannemizi pek görmezdik.

"Ben de amcan," dedi. Zaman o an durdu sanki benim için. "Aile içindeki adımla, Serhat Demirhan..."

Rüya olmalıydı. Sancar Gökmen, babamın düşman ilan ettiği bu adam onun kardeşi olamazdı. Abim biliyor muydu, Sancar bunu bizden neden saklamıştı algılayamıyordum artık. Soyadımızın bu adama yakışmadığından çok emindim, iğrençti.

"Abim..." diye mırıldandım. Başka bir şey diyemezdim, abime ihtiyacım vardı.

"Abin, karımın peşini bırakmamakta oldukça inatçı. Diğer abilerin sana karımın saklandığı adresi verdiği için, onlara ceza olarak buradasın Nil. Bana yardımcı ol ve şu deli hareketlerini kes."

Sancar'ın bir karısı olduğunu unutmuştum bile. Herkesten sır gibi sakladığı bir karısı vardı ancak abim bunun peşine düşmezdi. Başkalarını karısı, çocuğu, ailesiyle tehdit etmezdi abim. Ya da onları kendi menfaati için kullanmazdı.

"Efe'nin, sana o adresi verdiğini öğrenmeseydim ne olacaktı biliyor musun?" dedikten sonra kadını gösterdi.

"Kamer abiciğin, babaannenin evinde saklanan anneni, yani karımı bulacaktı."

Zindan'ın Delisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin