2.Bölüm

2.7K 117 27
                                    

Merhabalar tatlı okurlarım, oldukça uzun ve heyecanlı bir bölümle geldim yorumlarınızı ve begenilerizi bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar tatlı okurlarım, oldukça uzun ve heyecanlı bir bölümle geldim yorumlarınızı ve begenilerizi bekliyorum.

Sağlıkla kalın.💜

(Hikayelerimin gelecek bölümlerinden alıntılar paylaşıp, sizlerle sık sık iletişim halinde olacağım sosyal medya hesabımı takip etmek isterseniz wattpad profilim de linki mevcut.🥳)

♤♤

İlkbaharın tatlı yüzü, yavaş yavaş güneş ışıklarına yansırken, turkuaz renkli perdesinin açık kalmış aralığından içeriye sızan güneş ışıklarının nefis istilası ile açtı gözlerini Lydia. Yatağını ve bu küçük odayı ne olursa olsun seviyordu. Bu eve altı ay önce ellerinde sadece burası kaldığı için taşınmışlardı.

Sadece birkaç ay önce Havering'in en görkemli evinde kalıyorlardı. Tepetaklak olmuş hayatlarını tekrar tekrar hatırlamamak imkansızdı. Çünkü, eski büyük evleri, şu anki evlerinin sadece yüz metre ilerisinde fakat artık sahibi bayan Rosmund'u. Babası onlardan habersiz sevgilisi ile kaçmak için bütün mal varlıklarını satınca, onlara bu küçük ev sadece kalmıştı.

Sanki bu hissettiği, derin hayal kırıklığını daha dün yaşamış gibi kalbi sıkıntıyla sıkıştı. Babasına her zaman çok düşkündü Lydia, babasının bu yaptığından annesinden sonra en çok etkilenen o olmuştu. Her ne kadar canı yansa da genç kadının, annesi kardeşi ve ablası için dik durmalıydı.

Bu yüzden bugün ilk yapması gerekeni kafasında kurguladı. Bahçeyi temizleyecek ve eskisinden daha güzel bir düğün yeri yapacaktı Layana için, bu yüzden hızla yataktan doğruldu ve odanın köşesindeki küçük mermer küvete yüzünü yıkadıktan sonra dolabından aldığı basit eski gri renkte elbisesini üzerinde geçirdi ve odadan çıktı.

Tam merdivenlerden aşağı inmek üzereydi ki, ablasının odasından hıçkırık seslerinin geldiğini duydu. Sıkıntıyla derin bir nefes aldı ve temkinli adımlarını ablasının odasına doğru attı.

Layana, kesinlikle erken uyanmazdı, bu sabah da gün doğumuyla beraber kalkması Lydia'yı telaşlandırmıştı. Odasının kapısına gitti ve birkaç kez vurdu fakat içeriden ağlama ve hıçkırık sesi dışında başka hiçbir ses duyulmuyordu.

Lydia, odanın kapısını açıp içeriye girdiğinde odanın çeşitli yerlerinde buruşturulup atılmış peçeteleri gördü. Layana, gözyaşlarını silip yere attığı diğer peçeteler ile pencerenin önündeki sallanan sandalyeye oturmuş boş gözlerle harap olan düğünün yapılacağı o bahçeyi izliyordu.

Lydia, ablasının bu bitap düşmüş haline daha fazla dayanamadı ve adımlarını doğrudan ona doğru attı. Layana'nın ağlamaktan şişmiş ve kızarmış gözleri onu bulduğunda sanki o orada yokmuşçasına başını tekrar önünde uzanan bahçeye çevirdi.

Lydia, kesinlikle pes etmeyecekti ablası acı çektiği için onu yok saysa da, o masanın yanındaki sandalyeyi ablasının önüne çekti ve onunla bahçe arasındaki görüntüyü kestiğinde Layana, kaşlarını çatıp "Harap olan bir hayalimin de yıkılışını izlemek istiyorum Lydia, bu yüzden hemen önümden çekil." Dedi Layana, kısık sesiyle.

ŞEHVETLE YANAN GECELER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin