2.4: sarhoş kahvesi

77 18 15
                                    

24: sarhoş kahvesi

"Özür dilerim ama kafam s-"

Jihoon başını tutarak ayağa kalktığında Mirae tarafından sözü kesilmişti. Dün gece feci içmiştik ama bu kadar içmememiz gerekiyordu, sadece dağıtmak istemiştik ve kafamız ciddi anlamda dağılmıştı.

"Yemin ederim beynimi hissetmiyorum."

"Var mıydı ki? Eğer varsa da helal olsun nasıl taşıdın bunca zaman?" Jihoon Mirae'ye sataşırken ikisine sadece göz devirebildim, yürümekte bile zorlanıyordum. Burayı biz gittikten sonra Jihoon toplayabilirdi çünkü onun eviydi, üç kişi onun tek kişilik yatağına sığabilmemiz mucizeydi.

Yataktan kalktım ve ikisini orada bırakıp banyoya girdim. Yerdeki içki şişelerinden kaçınarak halının üzerinden geçtim. "Okula geç kaldık ya."

Odaya geri dönerken mırıldandığımda Jihoon hâlâ Mirae'ye sarılmış uyuyordu, uyumuyorsa bile öyle gözüküyordu. Benim sesime doğrulan Mirae bana baktı ve duvardaki saate baktı. "Hay anasını."

"Kızım tatil bugün, salak olmadınız herhalde bir gecede?" Jihoon gözleri kapalı mırıldanırken Mirae gözlerini kocaman açmıştı. "Ne? Yat geri yat yat yat."

İkisi de birbirine sarılarak uyumaya devam ederken uykum yoktu, dersim de yoktu ve acıkmıştım. İkisini odada bırakıp mutfağa girdim ve dolabı açtım. Dolapta da yemek yerine meyve suları ve sütler vardı, meyve sularından birini açıp hızlıca bitirdim ve bir bardak su içip oturma odasında kalan çantamın içinden kıyafetlerimi çıkarıp üzerimi değiştim. Jihoon gece bana pijama takımı verse de olmamıştı ve ben de eşofman takımımı giymeyi akıl edemeyip pantolonla uyumuştum. Kısacası aylar önce aldığım eşofman takımıma girebilmeyi umarak kıyafetleri üzerime geçirdim.

''Ben çıkıyorum.'' diye mırıldandım onlara doğru mırıldanırken. İkisinden de ses seda yoktu, anlaşılan feci uçmuşlardı. Dış kapıyı çekip evden çıktığımda saat anca on beş dakika ilerlemişti. Hızlıca eve gidip duş almalı ve uyumalıydım. 

Yolda gördüğüm bir kahve dükkanının önünden geçerken ne kadar yorgun olduğumu unutmuştum sanki, içeri girip sütlü kahve siparişimi verdim ve boş bir masaya oturup beklemeye başladım. Kahvemi içersem baş ağrım geçerdi, kahvemi içersem uykum açılırdı ve kahvemi içersem mutlu olurdum. Kahve hakkında olumlama yapabildiğime seviniyordum. 

Kendi kendime gülüp başımı iki yana salladığım sırada sağdaki masada oturan Yoshinori'yi ve yanındaki kızı gördüm. Kaşlarım çatılırken ve gülümsemem yüzümde asılı kalırken sessizce bir ''Ne?'' mırıldandım ama ben bile duymamıştım.

Yoshinori'nin yüzü bana dönüktü ama beni görmüş müydü bilmiyordum, karşısında oturan kızın da geçen günkü kız olduğunu kavramam geç sürmedi. İkisi hararetle bir şeyler konuşuyordu, baş ağrımın artmaya başladığını hissettim. Yoshinori kıza gülümsediğinde barmen(?) bardağımı tezgahın üstüne koymuş ve bardağın üstündeki ismi okumuştu. ''Kayra!''

Yoshinori'nin bakışları anında adama dönerken yutkundum ve ayağa kalkıp kahvemi aldım. Yoshinori'ye bakmadan kahveciden çıktım ve derin bir nefes aldım. Beni görmüştü. Benim onları izlediğimi görmüştü ve ne düşünecekti bilmiyordum.

24

uc dort kişinin okuduğu bir şey yazmak da ayri bir seymis

roxanneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin