1.9: kütleme seansı

89 15 7
                                    

19: kütleme seansı

Jihoon yanımda sayfalarca notu okurken ve ben de baygın gözlerle ekrana bakarken saat epey geç olmuştu. Ve evet, Mirae yine yoktu.

Jihoon'a dünkü olayı söylememiştim çünkü ne onun teorilerini ve öfkesini, ne de kendi düşüncelerimi kafama takacak noktadaydım. Dün hiçbir şey düşünmemiştim, gerçekten. Kafeden çıkıp evime gelmiş ve ayaklarımı uzatıp kahvemi içmiştim. Tam bir gamsız gibi davranmıştım gerçekten de. Pişman değildim, sadece kafama takacak kadar zedelememişti beni.

Yoshinori'nin belki de yeni gördüğü birine inanması ya da güvenmesi, iki aydır tanıştığı bana ise hiçbir şey söylememesi sinirimi bozuyordu. Bizim sınıftaki sessiz tiplerden birkaçına sorarsanız da aynı cevabı alırdınız. Uyuşturucu taciri gibi görünüyor ama öyle bir şey yapmayacağına eminim. Hepsi aynı cevabı verirdi.

Çünkü insanlara kendimi kanıtlamıştım. Okula bu dönem geldiği için bilmiyordu belki ama insanlar az çok beni biliyordu. Notlarımın yüksek olduğunu, sadece iki arkadaşım olduğunu, sınıfta da kimseyle muhatap olmadığımı ama kötü biri olmadığımı. Bunlar herkes tarafından bilinen şeylerdi ve ben elbette kendimi tekrar Yoshinori'ye kanıtlama çabasına girmeyecektim. Yağmurda öptüğü kız ve canavar olarak bahsettiği kız aynıydı, sadece kalıplardan ve içsellikten kurtulması lazımdı.

Başımı iki yana sallayıp yerde oturduğum için ağrıyan kalçamı ovuşturdum, Jihoon başını kaldırıp bana baktı. ''Ne?'' dedim kaşlarımı kaldırarak. O ise sadece omuz silkti ve kollarını sehpaya yasladı. ''Son zamanlarda daha bir garipsin.'' Kaşlarımı çattım ve ona bakmaya devam ettim, cümlesini birkaç kez düşündüm ve güldüm. Yüz ifadem eski haline dönerken uzanıp omzuna yumruk attım. ''Saçmalıyorsun.''

''Ciddiyim. Bu arada elin de ağırmış. Elin ağır olduğu için bize kahve yapabilirsin bence?'' Jihoon saçma bir bağdaştırma ile derdini dile getirdiğinde tekrar güldüm ve ayağa kalktım. Sanırım son zamanlarda çok hızlı yaşlanıyordum, ayağa kalkarken bacaklarımdan eklemlerimin sesi gelmişti. ''Çüşş.'' dedi Jihoon bana bakmaya devam ederken. 

''Ne zamandır kütlettirmiyorsun kendini sen? Gel buraya.'' Jihoon hızla ayağa kalkıp beni kaldırırken ellerimi yumruk yapıp sırtına geçirdim, beni sırtımdan tutup sırt sırta vermemizi sağlamıştı. ''JIHOON!''

''Sus da çıkan sesi dinle.'' Jihoon çok rahat bir tavırla kollarımızı kenetledi ve eğildi, sırtım geriye doğru esnerken fazlaca kütürtü gelmişti ve Jihoon'un bundan zevk aldığına emindim. Kendisi beni iyileştirmenin(?) zaferini yaşarken önümü döndüm ve belimi tutarak parmaklarım ucuna çıktım ve kulağını tuttum. ''APTAL HERİF!''

''TEŞEKKÜR ETMEN GEREKİRKEN HAKARET Mİ EDİYORSUN?''

''BELİMİ ACITTIN!''

Bizim kavgamızı kapının zili bölerken Jihoon dikkatimin dağılmasından faydalanarak yanımdan kaçtı, kaçmadan önce de minik bir öpücük attı. Ona güldüm ve üzerimi düzeltip kapıya ilerledim. Gerçekten de rahatlamıştım ama aniden böyle şeyler yapması bir gün dayak yemesine sebep olacaktı.

Kapının kolunu aşağı indirdim ve gelene baktım. Kanemoto Yoshinori sırılsıklam olmuş bir şekilde kapımın önündeydi. Kaşlarım çatılırken arkamdan gelen adım sesleriyle dönüp Jihoon'a baktım. Jihoon da kaşlarını çatmış ve arkamda durmuştu. ''Müsait değiliz.'' dedi kapıyı kapatmaya yeltenirken. Yoshinori hamle yaparak kapıyı ittirdi.

''Kayra ile konuşmak istiyorum.'' 

''Müsait değiliz, dedim. Başka kapıya.'' Jihoon'un son olaylardan haberi olmadığını sanıyordum ancak demek ki vardı. İkisi birbirine garip bakışlar yollarken arkamı dönüp Jihoon'u göğsünden ittirdim hafifçe. ''On dakikaya geleceğim.''

Yoshinori sözlerimden destek almış olmalı ki uzanıp kolumu tutmuş ve beni çekiştirmeye başlamıştı. Fikrimin değişeceğinden korkmuştu belki de, acele ediyordu. ''Eğer arkadaşın on dakikaya gelmezse aşağı inip burnumu kırabilirsin.''

Jihoon ona göz devirdiğinde arkadaşıma gülümsedim (sadece çalıştım) ve terliklerimi giyip Yoshinori'yi takip etmeye başladım.

19

roxanneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin