2.5: ilk defa ağlamak ve çıplak duygular

93 20 22
                                    

25: ilk defa ağlamak ve çıplak duygular

(normale göre çok uzun bölüm uyarısı!)

Dün gece bayılana kadar içmiştik ve şimdi de televizyonun karşısında dikiliyordum. Elimde bir tabağa koyduğum elmalar vardı ve bu karanlıkta gözlerimin sulanmasını umursamadan film izlemeye çalışıyordum.

Üzülüyordum, gerçekten. Kendime bu kadar dürüst olabildiğim için seviniyordum ama sadece kafam karışıktı. Kendime verdiğim bu sözü tutmalıydım ama artık dayanabileceğimi zannetmiyordum. Ağlamak istiyordum, hıçkırarak ve kendimi yerden yere vurarak ağlamak istiyordum çünkü ağlamayalı çok uzun zaman olmuştu. Üç yıl? Hayır, belki de daha fazla.

Yoshinori kaç seferdir o kızın yanındaydı ve bu sefer emindim, aralarında gerçekten bir şeyler vardı. O kız yüzünden beni suçlayacak ve yok sayacak kadar yakındı ona, ben yoktum bile. Onun için yoktum çünkü ben onu itmiştim. Hayatımdan çıkması gerektiğini söylemiştim. Birbirimize zarar verdiğimizi söylemiştim ama bunu beklemiyordum. Bu kadar uzağa gideceğini düşünmemiştim. 

Başımı iki yana sallayarak kafamın üstündeki kara bulutları dağıtırken kapı zili çaldı, kucağımdaki tabağı kenara bıraktım ve filmi durdurup ayağa kalktım. Şu karanlıkta önümü görebilmeme seviniyordum. Kalbimde çok feci bir ağrı vardı ve eğer Mirae geldiyse onunla koşa koşa hastaneye giderdim çünkü hiç ama hiç iyi hissetmiyordum. Yoshinori bana böyle hissettiriyordu işte.

Kapıyı açıp kendime doğru çektiğimde apartmanın beyaz ışığı ile yüzüne gölgeler düşmüş olan kişiyi gördüm. Kaşlarım çatıldı ve başımı iki yana salladım. ''Yanlış geldin herhalde.''

''Hayır.'' Yoshinori kenardan geçerek evime girerken polisi aramayı bile düşündüm ama uğraşmayacaktım, ne diyecekse konuşsun ve gitsin istiyordum. Televizyonun yanına geçti ve yüzünü görmemi biraz daha zorlaştırdı, ben de onun karşısına geçtim. Gözlerine bakıp ne düşündüğünü görmeyi ve hissetmeyi çok istiyordum. ''Niye geldin?''

''Konuşmak için.'' dedi kısaca, ben kollarımı göğsümde birleştirirken. O ise duvara yaslamıştı sırtını, rahat gözüküyor gibiydi ama yüzünde bir endişe olduğuna emindim. ''Bu konuşmayı ilk ve son kez yapacağız.'' dedi kendini inandırmak istercesine. Ne hakkında konuşacaktı bilmiyordum ama dediği şey beni germişti.

''Neden böylesin Kayra?'' Kırılgan çıkan sesi kaşlarımı çatmama sebep olurken güldüm ve ellerimi saçlarımdan geçirdim. ''Ne?''

''Sebebini merak ediyorum.''

''Canavarlar iyileşemez Yoshinori. Bunu bana sen söyledin.''

''Ama birbirlerine yardım edebilirler demiştim.'' 

Bu konuşma fazla uzayacak gibiydi, hem de ben kendimi ağlamamak için sıkıyorken. Dişlerimi birbirine bastırdım ve başımı iki yana salladım. ''Git Yoshinori. Dün kimin yanındaysan o kişinin yanına git ve bir daha benim yanıma gelme.''

''ÖZÜR DİLERİM TAMAM MI?'' Yoshinori beklemediğim bir anda bağırarak irkilmemi ve geri çekilmemi sağlarken kocaman olmuş gözlerimle ona bakıyordum. Televizyonun hemen karşısında olduğum için yüz ifademden bile ne kadar korktuğumu anlardı. Ama ben onun yüzünü göremiyordum, sinirli olduğunu biliyordum sadece.

''SIRF SENİ UNUTMAK İÇİN O KIZLA TAKILDIM AMA GERÇEKTEN HİÇBİR İŞE YARAMADI! ONDAN DA ÖZÜR DİLEDİM VE YİNE SANA GELDİM!'' Kalbimdeki çırpıntı büyürken ve göğüs kafesim stresten olsa gerek hızla inip kalkarken Yoshinori aradaki mesafeyi kapatıp beni omuzlarımdan tuttu, hafifçe sarstı. Şimdi yüzünü tam olarak görebiliyordum.

''SADECE SEBEBİNİ BİLMEK İSTİYORUM VE DÜŞÜNMEKTEN YORULDUM!''

Belki de yapmamalıydım ama kendime engel olamamıştım. Onu göğsünden ittirdim ve dolan gözlerimi silmek için uğraşmadım. Ağlamamın zamanı gelmişti. Ona gerçek sebebimi göstermeliydim. Ona gerçek bahanemi ve neden canavar olduğumu anlatmalıydım. 

Titreyen ellerimi kazağımın eteklerine götürüp yukarı doğru çekiştirdim ve sadece iç çamaşırımla kaldım, kazağımı ayağımın dibine bıraktım ve Yoshinori'ye baktım. Çatılmış kaşları ile bana bakıyordu ama asla oradaki ize bakmıyordu. Televizyonun ışığı beni aydınlatıyordu ama ben çoktan karanlıktaydım, birkaç saniye önce ışığı bırakmıştım.

''İstediğin bu muydu?'' dedim yutkunarak. Sanki yıllardır konuşmamış gibiydim.

''Ne?-''

''Seni bu yüzden istemedim. Beni iyileştiremezsin çünkü. Ben annemin kalbini taşırken ve ölmek için gün sayarken benimle mutlu olmayı bekleyemezsin.''

Yoshinori'nin gözleri göğsümün ortasındaki yaraya giderken gözlerinin dolduğunu gördüm. İkimiz de birbirimizi tam olarak görüyorduk ama yardım edemeyeceğimizi biliyorduk. Şimdi herkes birbirinin derdini biliyordu ama yardım edemiyordu. Ona istediği sevgiyi verecek olan kişi ben değildim. Göğüs kafesimin üstündeki kocaman yarayı isteyen ben değildim. Ama o sevgiyi isteyendi, bense ölümü isteyen.

''Şimdi sen söyle.'' dedim elimi uzatıp dudaklarına dokunurken. Sesim titriyordu, elim titriyordu ve nefes almakta zorlanıyordum. ''Bana neden böyle davrandın?''

''Bana gelirsin sandım.'' dedi dudaklarını birbirine bastırıp ellerini yüzüme uzatırken. Onu bulanık görüyordum ama ağladığım an gardımı düşürmüş olurdum. Başparmağı ile kirpiğime yakın bir yeri okşadı. ''Belki değerimi anlarsın sandım. Sana tam bir-''

''Pezevenk gibi davrandın.'' dedim gülerken. Başını salladı. ''Yapmamalıydım. Daha önce gelmeliydim yanına. Seni anlamaya çalışmalıydım.'' Bir şey diyemedim, ellerimi aşağı indirip başımı omzuna yasladım. Elleri belimde yer edinirken teninin soğukluğu canımı yakmıştı. Ya da ben fazla sıcaktım.

''Beni yok edeceğini biliyordum.'' dedim yutkunarak. Yoshinori o kadar çok sessiz kaldı ki nefes almadığını düşündüm bir an. Başımı geri çektim ve ona baktım, o ise oradaki yarama bakıyordu. ''Özür dilerim. Bunu bana anlatmamalıydın, hatırlatmamalıydım. Sadece dayanamayıp geldim.''

''Sorun değil.'' dedim tekrar yutkunurken. Yüzündeki pişmanlığı çok net bir şekilde görebiliyordum. Ellerimi yanaklarına koydum ve parmak uçlarıma çıkıp dudaklarımı dudaklarına sıkıca bastırdım. O sırada belimdeki ellerinden beri yüzüme geldi ve yanağımı sildi.

Ağlıyordum.

Onu öpmeyi bırakmadım, kollarımı boynuna sardım ve ağlamaya devam ettim ama sessizdim. Kalbinin ne kadar hızlı attığını hissettim, korktuğunu ve ne kadar üzgün olduğunu hissettim ama ben hiçbir şey hissedemedim. Kalbimi hissedemedim.

Ben ağırlığımı ona doğru verince Yoshinori eğildi ve bacaklarımın altından tuttu, beni kucağına alırken bacaklarımı beline sardım. Titriyordum, kalbimi hissetmek istiyordum ama hissedemiyordum. Tek yapabildiğim ellerimi saçlarında gezdirmek ve onu öpmekti. En azından bunları hissedebiliyordum.

Yoshinori odama girdiğinde kapının hemen karşısında kalan yatağımla sırtımın buluşması sadece birkaç saniye sürmüştü. Kendimi geri çekip nefeslenirken Yoshinori'nin saçları alnıma değiyordu. Dudakları kızarmıştı ve elleri başımın iki yanındaydı. Tereddütle gözlerime baktığında düşünmedim. Sadece içimden geleni yaptım. Başımı salladım ve ellerimi tekrar boynuna sarıp dudaklarımızı birleştirdim.

Artık yarını düşünmeden yaşamam gerekiyordu.

25

sonrasini yazamam asklarim gunah

yillar olmus bolum atmayali neden uyarmiyorsunuz ayol ayip 😫

roxanneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin