10

372 22 2
                                    

Geçen günler sonucu asit yağmurları son bulmuştu.

Çağlar bu havada Bartu'nun gitmek istese gidebileceğini bildiğinden biraz üzülüyordu. Hayvanlarını seviyordu sevmesine ama yanında Bartu da olsun istiyordu. Konuşacak insan değil, sadece Bartu.

Zaten Bartu da birkaç gündür havayı gözlemliyordu. Çağlar her ne kadar bilmese de en azından biraz daha kalsın diye şu zamanda her an yağmurun yağabileceğini söylüyordu.

Çağlar üzüntüsünden artık yorgun düştüğünden kurtlarla kestirirken Bartu heyecanla Çağlar'a yaklaştı.

"Çağlar! Bebeğim! Uyan!"

Her sözcüğünden sonra Çağlar'ın yüzüne bir öpücük konduruyordu ve üstüne çıkmış olması da cabası.

Çağlar nefesinin kesilmesiyle uyanırken Bartu'yu da itmişti ki bir kurt arkasında durduğu için yere düşmemişti.

"Aferin kız. Bu kurtlar arasında en çok seni seviyorum."

"Hepsi senin için aynı görünmüyor muydu?"

"Şşt karıştırma oraları."

"Neden üzerime atladın acaba?"

"Gidelim diye."

"N-nereye?!"

"Eve tabii ki!"

"Gidiyor musun?"

"Evet ve sen de geliyorsun."

"Ben gelemem, benim evim burası."

"Misafirliğe gel o zaman."

"Geri yolu bulamam ki."

"Ben de tek başıma gidemem ama!"

"Sen kalsan olmaz mı?"

"Ben kaldım zaten, sıra sende."

"İyi de ben buradan ayrılamam ki. Kurtlardan birkaçını alabilirsin kaybolmamak için."

"Ben kurtları istemiyorum, seni istiyorum!" deyip kollarını bağlayarak arkasını döndü Bartu.

Kurtlar Bartu'nun dediği karşısında Bartu'nun üstüne gelerek hırlamaya başlamışlardı ki Bartu gülümseyerek göz kırptı onlara. İşareti anlayan kurtlar da geri çekildi.

"Ben burayı bırakamam ki."

Kurtlar Çağlar'ın arkasına geçip onu Bartu'ya doğru gitmesi için ittirdiler.

"Gidebilir miyim?"

Aldığı ulumalar evet niteliğindeydi.

"Yanına alacağın bir şey yok mu?"

"Yiyecek bir şeyler alalım."

Alacaklarını aldıktan ve tek tek bütün hayvanlarına sarıldıktan sonra mağaradan çıkmışlardı. Mağaradan bir sürü veda sesleri yükseliyordu.

Bir süre oynaşa oynaşa yürüdüler. Yorulduklarında mola vermek için bir ağacın altında durdular.

İkisi de uzanmış ve gözlerini kapatmıştı. Havanın tadını çıkarıyorlardı. Gelen sesleri duymamışlardı.

Bartu kolunda hissettiği baskıyla gözlerini açmış ve bağırmıştı. Bartu'nun bağırmasıyla Çağlar da uyanmıştı.

Çağlar sesin geldiği yöne baktığında bir kurtun sırtından atlamaya çalışan Bartu'yu görmüştü.

Bu kurt kendi kurtları gibi gri değildi kahverengiydi. Tıpkı... tıpkı ormanın karşı tarafındaki kurtların kürkündendi.

Çağlar kurdun arkasından koşmaya başlamıştı ki Bartu'yu kurtarmak için mantıklı düşünmesi gerektiğini kendine hatırlattı ve olduğu yerde dönüp koştuğu yerin tersine -yani mağarasına- doğru koşmaya başladı.

Nefes nefese mağaraya ulaştığında ayılar ve kurtlar hızlıca girişe gelmişti.

"B-bartu!.. Yar...dım edin! Ç-çabuk!"

Nefes nefese olayı açıklamaya çalışıyordu -ki zaten hepsi anlamıştı. Bir kurt onu sırtına almış en önde koşuyorlardı. Hepsi birden sesler çıkarıyorlardı.

"Ormanın diğer tarafındaki mağaradaki kurt aldı onu benden!"

Biraz daha hızlanarak ormanın diğer tarafına ulaştılar. Gelir gelmez Çağlar kurdun üstünden inip mağaraya dalarken diğerleri de arkasından geliyordu.

İçeri girdiğinde Bartu'nun üstüne yürüyen kurtlarla sinir katsayısı artıyordu.

Bağırarak dikkatleri üstüne topladı Çağlar. Bartu'nun korku dolu bakışları da onda toplanırken cesaretli gözükmeliydi. Sesi duyan biri de mağaranın içinden bir yerden çıkıp Çağlar'ın karşısına yüzündeki sinir bozucu gülümsemeyle geçti.

"Ne istiyorsun benden? Ona bulaşmayacaktın!"

Çağlar karşısındaki oğlanın üstüne atıldı. Oğlan da karşılığını verip yere düşürdü Çağlar'ı.

Çağlar sinirle olduğu yerden tekrar kalktı ve tam atlayacakken bu sefer ayı tarafından tutuldu.

"Anlaşabiliriz bence." yüzündeki pis sırıtışla Bartu'nun boynuna yaklaştığında Çağlar yumruklarını sıkıp ayıyı ittirdi ve tekrar atıldı. Bu sefer yumruğunu geçirmişti.

"Ona bulaşma dedim sana! Koklayamazsın!"

"Niye ama gayet güzel kokuyor? Kaçırmak istemem bu fırsatı." bir yandan yanağını tutarken bir yandan konuşuyordu Aral.

"Seni koklayacağım ben ama."

Hayvanlara işaret ederk Aral'a tekrar yumruğunu geçirdi.

Birkaç kurda Bartu'yu korumasını işaret ediyordu ki yediği tekmeyle karnını tutarak yere düştü.

"Seni-"

Çağlar ayağa kalkacakken Aral tekrar düşmesini sağladı. Çağlar'ın inlemesini duyan ayı, Aral'ın üstüne atıldı. Bartu kendisi yüzünden Çağlar'ın canının yanmasını istemiyordu. Çağlar'ı o şekilde görünce yanına gitti ve Çağlar'ın karnına bakarken bayılmamak için kendini tutuyordu.

"Bebeğim, çok mu kötü?"

"Sen orada kal Bartu."

"Benim yüzümden böylesin. Israr etmemeliydim."

"Hayır sevgilim. Sen sadece şimdi orada bekle, tamam mı? Amaçları sensin zaten."

"Sen de yanımda dur. O bana yaklaşınca çok kötü hissettim."

"Sana bir şey yapamayacak."

Çağlar, Bartu'yla kenara geçip kollarını ona doladı. Hayvanlarına güveniyordu, onlar hallederdi.

Ne uzun bölümdü.

Ayı (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin