Oy vermeyi unutmayın
Keyifli okumalar
____________Yar, ellerin nerde?
Ya beni de götür, ya da gitme
Bilirsin sensiz ben hiç, yaşayamam ki
Ölürüm hasretinleZaman acımasızca geçiyordu. Ve her geçtiğinde, geriye daha kötü bir Deniz kalıyordu. Böyle olacağını bilseydi her anını doya doya yaşardı. Sevdiği, sevmediği tüm zamanlarını dolu dolu geçirirdi.
Ama bu ona bir tecrübe olamayacaktı.
"A-abi?" Rüzgar hemen arkasını dönüp geri yerine oturdu. Kardeşinin buz gibi olan elini okşayarak ısıtmaya çalıştı. Nefesini üfleyerek rengi gitmiş ellerini okşarken ısınmasa da, kendini avutuyordu.
"Söyle abim, söyle kardeşim." Deyince Deniz ufacıkta olsa gülümsedi. Gözleri kapalıydı.
"Babamı çağırsana. Belki beni kaybettiğini görürse ve vicdan azabı çekerse, sana karşı geç kalmaz. Her ne kadar geç kalsa da." Deniz'in dedikleri Rüzgar'ın içine dokunurken cebindeki telefonu çıkarıp aradı. Kardeşi, giderken bile kendini düşünüyordu.
"Eve gel. Oğlunun ilk kez sana ihtiyacı var." Dedi ve telefonu kulağından biraz uzaklaştırıp cevap bekledi.
"Deniz'in bana ne diye ihtiyacı olacakmış?" Dediğinde Rüzgar içten içe bu duruma içerlendi. Bir baba olarak bu lafı rahatlıkla söylemesi zoruna gitmişti.
"Seninle yan yana olmaktan hoşlanmadığımı biliyorsun. Şuanda seni çağırıyorsam demek ki ciddi bir mesele. Ne bok yiyorsan bırak ve çık gel." Deyip telefonu kapattı.
"Senin gibi bir abiye sahip olduğum için, Allah'a ne kadar teşekkür etsem azdır. Abim, sen bu hayatta yeri geldi benim annem, yeri geldi babam oldun. Ben seninle tattım bu hisleri. Sana minnettarım. Seni çok seviyorum. Hakkını helal et." Sesi zor çıkıyordu. O kadar kısıktı ki, duyabilmek için hepsi onun etrafına toplanmıştı. Salonda, üçü de Deniz'in yanı başına oturmuş gözyaşı döküyordu. Deniz de ağlıyordu ama gidişine değil, geride bıraktıklarına...
"Helal olsun kardeşim." Zor bulduğu sesiyle konuşmuştu Rüzgar.
Yaklaşık 2-3 dakika sonra kapı çalındığında Eren ambulans olabileceği için koşarak kapıyı açtığında yüzünü buruşturdu.
"Geç Allah'ın belası." Diyerek kapıyı açıp, baba figüranını eve aldı.
Soner bey içeriye yalpalayarak girdi. Zor zor ayakta duruyordu. Anlaşılan sarhoştu, ayrıca leş gibi kokuyordu. Deniz babasının bu halinin görünce, sol gözünden bir damla yaş süzüldü. Babası klasik babasıydı işte. Ayık kafayla gezemeyen sarhoşun teki.
"Ne oluyor ya?" Peltek konuşması ortamı gererken Çağan kolundan sürükleyip kapıya götürdü.
"Allah rızası için, sadece birkaç dakikalığına şerefsizliği unutup, baba taklidi yap. Oğlun ölüm yatağında yatıyor. Lütfen onu ilk ve son kez mutlu et, lütfen." Dedi ve gözünden damlalar teker teker aktı. Deniz'in baba sevgisinden mahrum büyümesi, onun bile canını yakıyordu.
"N-nesi var oğlumun?" Oğlum demesi Çağan'ın sinirini bozsa da sustu. Neticede bunu o istemişti.
"Kanser." Deyince Soner beyin beyninde bir şimşek çaktı. Eşini hatırladı, demek o kadın oğluna hastalık bırakmıştı. Yavaş adımlarla içeriye gidip bir süre etrafına baktı. Evin atmosferi kendini kötü etkilese de biraz dayanabilirdi.
"Oğlum?" Diyerek yanına yaklaştı. Deniz kapalı gözlerini zorlayarak açıp babasına baktı. Gelmişti, demek ki oğlunu birazcık da olsa düşünüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abi Deme Bana |BxB|
KurzgeschichtenDeniz'in, abisinin arkadaşıyla aşk hikayesi "Çağan abi, çay ister misin?" Ağzının içinden bir şey geveleyip hızla ayağa kalktı. Ellerini belimin iki Yanından tezgaha koyup boynuma eğildi. Önce ufak bir dil darbesi atıp sonra küçük öpücükler kondurd...