6

582 49 12
                                    


8 Mart 2022

Yüzüme gelen güneş gözümü yaksada Dodo'nun mutluluğu için bu lanet parka dayanmaya çalıştım.

Zenna'ya olan sevgisi yüzünden durmadan ağlıyor ama sarılınca susuyordu. Fazla temastan titremeye başladığımda sarılmayı bırakıyorum ama bu seferde Dodo ağlıyor. Öyle bir çıkmaza girdik ki ne yapsam olmuyor bende en son parka getirmeye karar verdim.

Aslında parka çok gelmezdim. Değil parka gelmek zorunda kalmadıkca evden dışarı çıkmazdım.  Mahalledekiler sakin yaklaşıyorlar, arada sohbet etmeye çalışsalar da zorlamıyorlar. Öyle hassas bir mahalleydi ki çocuklar her dairenin ziline basıp kaçarken korkmamam için benimkine bastırmıyorlardı..

Hatta Poyraz'ın çocukları karşısına alıp 'Çok istiyorsanız benim evin ziline basın ama abinin ziline basmak yok tamam mı?' demesini dün gibi hatırlıyorum. Hemen sonra korkan çocuklara çikolatalar verip gönüllerini almıştı.

Gözümde Poyraz' ın o hâli canladığında  hafif gülümsedim. Tatlıydı işte, her şeye rağmen tatlı  durabiliyor.

Dodo parkta ki çocuklara şirinlik yapıyor, kendini sevdirmek için şekilden şekile giriyordu. Onun bu hâline alışık olan çocuklar ise kahkaha atarak şımarık köpeğimi seviyorlardı. Küçük boyuna aldırmadan sağa sola koşup arada zıplıyordu.

Çocuklara ve Dodo'nun şımarıklığına gülerken gözüm beni izleyen Poyraz da durdu. Gülümsüyordu.

Her şeye rağmen, canını defalarca yakmama rağmen, vazgeçsin diye elimden geleni yaptıkca daha da bağlanıyordu. Gözlerine bakarken aklım en çok pişman olduğum günde takılı kaldı.

27 Kasım 2021

Dodo'nun tasmasını bırakıp çocuklarla oynamasına izin verdim.

Akşam saati olmasına rağmen park çocuk ve genç doluydu. Bu durum ne kadar hoşuma gitmiyorsa Dodo'nun o kadar hoşuna gidiyordu.

Normalde akşam gelmezdim ama Poyraz geldiğim saatleri biliyor ve tam o anda köpeğiyle geliyordu. Bu durumdan o kadar çok yoruldum ki ilk defa akşam dışarı çıktım.

Poyraz'ın anlayamadığım ya da anlamak istemediğim ilgisi vardı bu sıralar. Ben nasıl anlamamak için elimden geleni yapıyorsam Poyraz da anlatmamak için ultra çaba gösteriyordu.

Uzun zamandır alttan alttan söylüyordu. Karşılaştıkça yani evden çıktıkça görüyordum onun ilgili hâllerini ama numaramı bulup yazmaya başlamasıyla durum değişti. İlk başlarda abi diyerek normal sohbet ediyordum sonra fark ettim ki ben ona o da bana alışmaya başlamıştı.

İlgisi artık korkutmaya başladığında ise hemen uzaklaştım.

Uzun zamandır onu görmemek için evden çıkmıyordum o da anlamış gibi durmadan evimin önünde dolaşıyordu. Mesaj atmak için bahaneler buluyor, cevap vermediğimde ise sinirlenip gidiyordu.

Ama Dodo evde kalmaktan bunalıma girecek gibi olduğunda onu dışarı çıkartmak zorunda kaldım.

Karşımda gördüğüm Poyraz benim gibi köpeğini serbest bırakıp yanıma oturdu.

"Ne kadar devam ettireceksin?"

Sesli güldüm ama bu gülüş samimilikten çok alaylı gülüştü. Içim yanıyordu bende ona kapılıyordum ama ölecektim işte, anlaşma netti ölümüm onun elinden olacaktı.

Kendimi yakmak kolayken arkamda yanan birini bırakmak istemiyorum. Bu dünyaya tek geldim tek gitmek istiyorum.

"Sen mi gidersin ben mi gideyim?"

Gözlerine bakmadan karşıya bakarak konuştum. Biliyorum o sever mavi gözlerimi hatta soru sorup konuşmaya çalışma sebebi de bu. Konuşurken gözlerine bakarım diye düşündü ama bilmiyorki tek o tanımaya başlamadı.

"Gitmiyorsun bende gitmiyorum. Emir artık anlamıyorum numarası yapmayı bırak görmüyor musun ne hâldeyim? Nasıl çabalıyorum senin için bizim için anlamıyor musun?"

"İyi akşamlar Poyraz abi"

Abi kelimesini bastırarak söyleyip ayağa kalktım. Canının yandığını biliyorum benimde canım yanıyor ama benim can acım öldüğümde son bulacak ama onun acısı şimdi durmazsa bir daha durmayacak.

Dodo'yu çağırıp geldiğinde tasmasını taktım. Çocuklar isyan eder gibi sesler çıkartıp daha fazla oynamak istiyorlardı ama bu fikirleri için ısrar ettirmeyecek kadar soğuk davranıyorum. Onlar da alışmasın işte.

"Emir! Dinle diyorum dinle."

Umursamadan bir iki adım attım ve o korktuğum şey gerçekleşti. Durdurmak için kolumu tuttu ama biliyorum o da kendinden beklemiyordu. Yoksa Poyraz bilerek yakmaz canımı, korkarak sever.

"Bir daha sakın dokunma! Ne istiyorsun benden ne ya ne"

İlk defa hırçılaştığımı gördüğü için mi yoksa hesap sorduğum için mi şaşırdı bilmiyorum.

"Gitme istiyorum. Mesela daha fazla benden ve çocuklardan kaçma istiyorum. Bütün mahalleli anladı sen anlamıyorsun."

Yak.

Yak Emir şimdi yakmazsan daha sonra kül olacak. Şimdi hafif yak ki bir daha elini yaklaştıramasın.

"Ben senin gibi ibne değilim. Çocuklarla  ilgilenecek kadar mal da değilim."

Gözleri neşeyle parlayan çocuklara dönüp "Bir daha sakın köpeğime yaklaşmayın yoksa canınızı yakarım"

Konuşan ben değildim içimdeki hırçınlaşan küçük çocuktu. Elimde hâlâ dokunulmasının verdiği yangın ve acı vardı. Saf bir  acı ve acıyı etrafa püskürtüyordum. Poyraza dönüp bu seferde nefretimi ona yanstıttım.

'Uzak dur diyorsum uzak dur, yanıma gelme ya da benimle konuşma! Ne istiyorsun senin gibi ibne olup karşılık vermemi mi? Kendine sikecek başka göt ara senin ucuz sevgi gösterilerine kanıp bedenimi verecek değilim. Sahtelikten başka bir şey değilsin."

Etraftakiler durdu. Çocuklar durdu. Oyun oynamak için deliren Dodo bile durdu. Her şeyin durduğu gibi kalbimde dursun istedim.

"Yazık"

Yutkundum. İlk defa yıkılmış gördüm ama bu yıkılış benimkiler gibi değildi daha büyüktü.

Arkasını dönüp gittiğinde bir şey diyemeden evime koştum.

Zavallı bir aptaldım. 

Kaos zaaa zmzmmsdm

Sevebilir  misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin