8

569 51 28
                                    

Kafamı iki yana sallayıp eski anılardan kurtulmaya çalıştım. Eskiler sadece acı ve pişmanlık veriyor.

Poyraz kötü olduğumu anlamış gibi Zenna'yı aşkının  yanına bırakıp hızlı adımlarla yanıma geldi.

"Selam" gülümsemeye çalıştım. Bazen içim giderken bazen kaçmak istiyorum. Bazı anlar oluyor yanında olmak istiyorum fakat hemen sonra kendimi uzaklaşmak, kaçmak isterken buluyorum. Böyle inişli çıkışlıyken nasıl olurda hislerine karşılık verebilirim.

"Selam" Sakin sesimden cesaret alıp koca bedenini yanıma attı. Altına siyah kot pantalon giyinmiş, üstünde ise biraz dar olan koyu mavi tişörtü var. Yakışıklı. Dağınık siyah saçları, koyu mavi gözleri ve kirli sakalıyla olması gerektiğinden daha yakışıklı.

"Nasılsın?"

Nasılım. Çok kötüyüm gördüğüm kabuslar ve üstüme gelen duvarlar var. Doktorun verdiği antidepresanlar  bitti ve yenisini yazdırmaya gidemicek kadar hayattan vazgeçtim. Tek yaptığım parka çıkmak, eve gidip saatlerce kitap okuyup yatmak. Bu yaşamak mı?

"Iyiyim sen?" Sende iyi değilsin. Kendimi yaktığım yetmezmiş gibi senide yakıyorum. Ama bana bulaşan yaşayamaz ki Poyraz, bana sadece ruhsuzluk yakışır. Ama sende öyle mi, değil. Arkanda olan ailen, sözünü emir bilen arkadaşların ve en önemlisi sağlam bir karakterin var. Benim silik hayatım senin renklerini de siler güzel gözlü adam.

"İyi"

İkimizde konuşmadan bir süre öylece durduk. Aslında söylenmesi gereken sözler vardı ama ne zaman içimizdekileri dökmeye çalışsak birbirimizi yakıyoruz. Aslında alışığım yanmalara ama Poyraz , o en güzellerini hak ediyor. Benim gibi geleceği olmayan, kendine bile kollarını dolamaya korkan birini değil daha güzellerini hak ediyor. Onun yumuşacık duran saçları , sakalları var. Saçlarında bir elin gezmesini, sabah öpülerek uyandırılmayı, gülüşünden öpülmeyi hak ediyor.

"Akşam mekana gelsene biraz zaman geçer. Hem arkadaşlarım seni soruyor biraz sohbet edersiniz sonra hemen evine getiririm."

Bakışlarımı Dodo ve Zennadan çekip gözlerinin içine  baktım. Gözlerime bir süre bakıp elini hemen cebindeki sigara paketine attı. Bu hareketiyle gülümsememi engelleyemedim. Bakışları bu seferde gülüşümde takılı kaldı, aceleyle sigarasını dudaklarının arasına koydu. Çakmakla ucunu yakıp dumanı içine çekti.

Kemikli eline sigara fazla yakışıyordu. Bir zamanlar bende içiyordum hatta öyle bağımlısı olmuştum ki iki günde paketi bitirirdim. Sonra Dodo'ya zarar veriyormuşum gibi hissetmeye başladım ve birden bıraktım. Sonuçta hayatımda olan tek canlıya zarar vermek istemem.

"Gözlerin" Durdu, sigarasından derin bir duman çekip burnundan dışarı verdi.

"Neyse" 

Poyraz da böyleydi işte gözlerime ya da gülüşüme sigara yakacak kadar değişik biriydi. Bazen saatlerce dinlemek istiyorum onu bir balkonda, saat geç olmuş ve inanmayacaksınız ama göğsünde yatarken anlatsın her şeyini istiyorum. İlk içtiği sigarayı, en sevdiği rengi, şarkıları, en mutlu ve mutsuz günlerini bende bileyim istiyorum. Hatta öyle içi dolu şeyler anlatmasına da gerek yok sadece konuşsun sesinde kaybolayım istiyorum. Yeri geliyor geceleri aramak istiyorum uykulu sesini merak ediyorum belkide, ya da şuan elleri soğuk mu, sıcak mı bilmiyorum.

Saçlarının dokusunu, dolgun dudaklarının yumuşaklığını hepsini merak ediyorum. Ama gerçekler var birde her zaman gün yüzünde olan gerçekler.

Evimin önünde saatlerce oturmasından bunaldığım ve depresyonda olduğum bir gün karşısında durdum " Dokunmadan sevebilir misin?" dedim. Sadece sinirliydim işte gerçekleri öğrenmesine rağmen gitmemesineydi bu sitemim.

Sevebilir  misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin