İlk Tokat

42 6 3
                                    

Yorucu bir aradan sonra Kokatsu uyumak için uyku tulumunun içine girdi. Görev yerinde aldığı papatya sembollü tokayı cebinden çıkarıp uzunca baktı.

-Çok güzel, tam da Yume'me yakışıcak şey. Gerçi ona her şey yakışır, dedikten sonra tokayı öptü seni o kadar çok özledim ki? Kawaki'yi de...

Tokayı cebine koyup sırt üstü yattı ve her zamankinden daha fazla parlayan aya baktı, ona geçmişi hatırlatmıştı, aynı o günkü gibi parlak ve büyük. Yume'ye aşkını itiraf ettiği gün gibi.

-Acaba baban oğlumuzu görse, fikrini değiştirip bizimle yaşar mıydı? (Kendi duyabileceği bir ıslık çaldı.) Gerçi evliliğimizi kabul etmemişti, bu süreç boyunca bir kere bile torununu görmeye gelmedi. Ne karın ağrısı, anca tuhaf şeylerle uğraşsa... Gerçi, boşver! Artık uyumam gerek, ne de olsa yarın yorucu bir gün olucak, dedi ve ekledi umarım onlardan ayrı kaldığım bu süre zarfında her ikiside iyidir.

Yorgunluktan uyuya kaldı, uykusunun derin yerlerinde eşi ve oğluyla vakit geçirdiği rüyalar görmeye başlamıştı. Ama bilmediği şey, artık Yume'nin olmadığıydı. Köyde olan olaylardan sonra yaralar yavaş yavaş sarılırken, ölenlerde gömülüyordu. Ebe hanım Kawaki'yi rahat edebileceği bir yatağa yatırmış, Yume'nin cenaze işleri ile uğraşıyordu. Cenaze için yapılacak her şey bitince gözü yaşlı bir halde mezar taşına dokundu. Sonra eskileri hatırladı, hamile haliyle yanına gelip yaptığı sohbetlerin tatlılığını da hatırladı. Her bir hatıra hüzünle kaplanmıştı, gözyaşları içinde konuştu.

-Zavallı yavrum, böyle bir acıyı oğlunun yüreği nasıl taşiycak. Daha eşinin haberi bile yok! (Gözyaşlarını sildi.) Öğrendiği zaman, bu acıyı nasıl kaldırıcak... derken arkadan gelen bir adam sesi onu korkuttu.                                                                               

-Ne kadar oldu gömüleli?

Ebe hanım tereddütle arkasına dönüp baktı, kırk yaşlarında bir adam öylece arkasında duruyordu. Kızarmış gözleri, durgun bir şekilde ona bakıyordu. Cevap verdi yaşlı kadın.

-Daha yeni gömüldü bayım, dedi ve ekledi siz neden sordunuz? Onu tanıyor muydunuz?

Adam gözlerineden akan yaşı gizlemek için kafasını eğmişti, artık alnından sarkan kahkülü yüzünden, gözleri görünmüyordu.

-Hiç, çok ağlıyordunuz. Ben de sormak istedim, sonuçta her ebeveyin için çocuğunun acısı çok büyüktür, dedikten sonra gözlüğünü düzeltti

Ebe hanım gözyaşlarını silip, mezar taşına dokundu.

-Evladım değildi, ama evlattan öteydi. Şimdi bebeği annesiz kaldı...

Adam sertleşen bakışlarıyla yüzünü kaldırdı.

-Devam edin...!

Ebe hanım, daha fazla akan gözyaşlarını eliyle silip karamsarlaşan yüz ifadesiyle devam etti.

-Bu genç kız öldüğü zaman hamileydi.

-Ne! (Diye bağırdı yabancı adam.) Hayır, olamaz! derken sessizce söylemişti, yaşlı kadın bu sözcüğü duymamıştı. Ve durmadan devam etti. Kocası nasıl bir adammış ki karısı bu durumdayken ortada yokmuş!

-Bayım, kocasının nasıl haberi olsun! Kendisi şu an uzak bir yerde çalışıyor. Hem birbirlerini çok aşıklardı, lütfen böyle konuşmayın.

KawaSumiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin