Kanlı Gece

58 7 6
                                    

Günler hızla geçiyor, Kawaki hızla büyüyordu. Yume ise doğumdan sonra daha bir evhamlı olmuştu. Kawaki emeklemeye başlayınca da gördüğü o rüya nedeniyle evhamlılığı daha bir artmıştı. Bu nedenle Kawaki'yi bir kere bile yalnız bırakmıyor, dışarı çıkmasına izin bile vermiyordu.

...

Günlerden yine bir gün, Yume yıkadığı çamaşırları dışarıya asmak için götürürken kapıyı açık unuttu. O sırada da dışarıda yemek arayan küçük bir sincap, açık duran kapıya doğru ilerledi...

O sırada küçük Kawaki elindeki peluş mor bir tavşanla oyun oynuyordu. O oyun oynarken de küçük sincap gizlice içeriye girip ortalığı kolaçan etmeye başladı. İçeride bir şeylerin dolaştığını hisseden Kawaki, ağzında tuttuğu oyuncağın kulağını çıkarıp ortalıkta dolaşan sincabı izlemeye başladı. Tabii hayliyle sincapta izlendiğini fark edip, o da heyecanlı gözlerle Kawaki'yi izlemeye başladı. Ağzından salyalar akıtan bebeğe doğru yavaşça ilerledi, sincap daha bir ilerleyince Kawaki ellerini birbirine vurup gülmeye başladı. Sincap bir an duraksadı, onun durduğunu görünce Kawaki'de hafifçe yerinden doğrulup ayağa kalkmaya çalıştı ama kalkamayınca da birden yere düştü. Düşüşünün verdiği acıyla da ağladı ve ağlayınca da sincap korkuyla hemen kapının eşiğine kadar koştu. Ama tekrar durup arkasına döndü, belli ki sincapta Kawaki'yi bırakmak istemiyordu. Sincap bakmaya devam ederken Kawaki ağlamasını kesip o küçük elleriyle yüzünü sildi. O parlayan lacivert gözleriyle sincaba daha dikkatli bakmaya başladı. Sonra da ağzını kocaman açıp konuşmayı denedi, ama dilinden dökülenlerse bir iki damla salya ve ''Agu Bugu''dan başka bir şey değildi. Sonra tekrar gülmeye başladı, o gülünce sincap daha çok korktu ve kaçmaya başladı. Kawaki'de kaçmasına bir anlam veremeyip onu takip etmeye karar verdi.

Yume ise hâlan dışarıda çarşafları asıyor, kapıyı açık unuttuğunun farkında bile değildi. O işine devam ederken, Kawaki yavaşça kapının eşiğinden kendini atıp, toprağın üstünde emeklemeye başladı. Toprağın üstünde emeklerken de daha yeni gördüğü bu esrarengiz Dünya'yı merakla incelemeye koyuldu. Her taraftan duyduğu sesler onu hem korkutuyor hem de heyecanlandırıyordu.

O merakla etrafına bakınmaya devam ederkende, eline yerde ne buluyorsa alıyordu. Sonra bir taş alıp ilk önce inceledi ve ardından ağzına alıp çiğnemeye çalıştı. Ama tadını beğenmeyince de hemen tükürüp attı. Daha sonra çimenleri, çiçekleri ve daha başka nice şeyleri de inceledi...

Uzun bir araştırmanın ardından o küçük sincabı bir ağacın dalında gördü, hemen ağaca yaklaştı ve eliyle ağacın gövdesine vurmaya başladı. Tüm bu çabasına rağmen sincap aşağı inmiyordu. Sonra tüm ümidini yitirip uzaklara baktı.
Uzaklarda görünen o küçük tepecikler ilgisini öyle bir çekmişti ki her şeyi unutmuştu. Gördüğü o yere gitmek istiyordu, belli ki onu oraya çeken bir şeyler vardı. Öyle bir dalmıştı ki yanından geçip giden sincabı fark etmemişti bile. Ama onun bu sessizliğini bozan bir ses duymuştu.

Kendi kendine "Acaba bu ses ne?" diye etrafına bakındı, ama görünürde bir şey yoktu. Daha dikkatli dinleyince duyduğu sesin evin yanından geldiğini fark etti. Hemen yönünü oraya çevirdi, büyük kahverengi benekli bir şeyin küçük sarı şeyleri götürdüğünü gördü. Merakla, onlara da doğru emekleyerek ilerledi ama o şey tuhaf sesler çıkarıp peşindeki sarı küçük şeyleri de evin arkasına götürdü. Kawaki'de onları takip edip evin arkasına doğru gitti. O görüp tuhafsadığı şeyse sadece sıradan bir hayvandı, yani bir tavuktu.

KawaSumiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin