|Anıl|
İlk ders fizik ve yine ders işleyemiyoruz. Hoca da vazgeçip sadece masasında oturuyordu bende boş defter sayfasına bir şeyler karalıyordum, Oğuz ise beni izliyordu.
"Çizim yeteneğini kıskanıyorum şerefsiz seni." Çizmeye devam ederken "Bende senin basketbol oynamanı kıskanıyorum laf ediyor muyum peki?" gülmeye başlamıştı "Neyimi kıskanıyorsun ya? Top sektirmeyi sende biliyorsun ki Anıl?" omuzlarımı silktim "Hmhm evet Oğuz.." iç çektim, aptal herif oynamanı değil takımdaki erkeklerden kıskanıyorum seni.
"Aşko bak şimdi o iş öyle olmaz" Akın'ın sesini duyunca ona dönmüştüm, yanında Deniz oturuyordu ve coğrafya anlatıyordu.
"Nüfus yoğunluğunu baban da bilir Deniz."
"Babam ne alaka amına koyayım?"
"Babanım ben ondan, Kaya da annen olucak seni de inşaatta işe koyarız harç yaparsın sabah akşam siktiğimin eşeği."
"Babam demem sikerim he seni."
"Beni ancak Kaya bebeğim sikebilir."
Gülmeye başladığımda Akın bana seslenmişti "Senin bu davarla ilişkin nasıl aşko?" Oğuz'u göstermişti bende fırsattını bulunca şikayet etmiştim "İyi değil, Oğuz beni üzüyor." yüzümü asıp dudaklarımı büzdüğümde Akın, Oğuz'un ensesine sağlam bir yapıştırmıştı "NE ÜZÜYORSUN YAVRUMU KODUĞUMUN TRABZONLU EŞEĞİ" sırıttığımda önüme döndüm, vurmaya kıyamıyorum ama dayak yerken komik duruyordu.
Teneffüsün çalmasıyla fizik hocamız cennetin kapısını bulmuş gibi sınıftan adeta kaçmıştı. Bende olsam bende kaçardım. Şimdiki dersimiz ise almancaydı ve okuma sınavımız vardı. Oğuz'un omzuma vurmasıyla ona döndüm.
"Ne vuruyorsun ya?"
"Ben seni ne zaman üzmüşüm amına koyayım?"
"Az önce üzdün?"
"Atma lan senin yüzünden şu bücürden dayak yedim."
"Kime bücür dedin lan sen?" Akın'ın sesini duyunca besmele çeken Oğuz'a baktım "Oğuz kaç!" dememle birlikte hemen koşmaya başlamıştı Akın tam peşinden gidecekken kollarından tuttum ve engelledim tamam dayak yemesi komik ama kıyamıyorum kendisine.
"GEL LAN BURAYA BABASINA DENİZDE BOY VERDİĞİM!!"
"Akın dur tamam sakin ol."
"BIRAK BENİ ANIL BABASIYLA MÜNASEBETİM OLUCAK O HAMSİNİN!!"
"Akın zaten eninde sonunda sınıfa geri gelicek bırak şimdi onu."
"ULAN OĞUZ... SEN ŞU ANIL'A DUA ET YOKSA HAMSİ TAVA YAPMIŞTIM SENİ!!"
Sakinleşip onu bırakmıştım, boyu 1.65 falan bu arada. Çokta kısa sayılmamalı bence. Benim 1.87 olduğumu sayarsak aramızda 22 santim varmış, biraz kısa olabilir evet. Teneffüs bittiğinde Oğuz içeri giriyordu koşarak yanıma gelmişti.
"Anıl aşkım bebeğim birtanem, verme beni bu Akın'ın eline yalvarırım."
Beni böyle kandıramazsın Oğuz, inadına vericem seni Akın'a az dayak ye de aklın başına gelsin.
"Tamam vermem seni kimseye."
Bunu dememle beraber bana sarılmıştı. Kafamı sikeyim. Niye böyle yapıyordu ki hayır diyemiyorum işte. Almanca hocası gelmişti ve yoklamayı aldığı gibi sınava başlıyordu.
"Bakın oğlum acayip şanslıyımdır ve temiz kalpliyimdir kesin ilk Deniz gidecek-" Kaya'nın lafı bitmeden hocanın sesi duyuldu.
"Akın Kaya, kitabını al ve yanıma gel!"
"Hay alman genlerini Merkel kovalasın- GELDİM HOCAM!"
Kaya kendi sonuna giderken almanca bildiğim için bayağı rahattım. Oğuz'un ise hiç umrumda değildi, sınavda ona kopya vermesem 5 bile alamayacaktı bu sefer ona yardım edemezdim ama pratik yapmayı teklif edicektim.
"Oğuz..."
"Efendim Anıl?"
Neden birden panikliyorum ki sadece efendim dediği halde hemde. Kendimi toparlayıp, biraz sıraya doğru eğilip sessizce konuştum.
"Pratik yapmak ister misin?"
O da benim gibi eğilince ister istemez yakınlaşmıştık, yüzü yüzüme fazla yakın ve nedense çok heyecanladım. Ona baktığımda bana bakıyordu.
"Ney için pratik yapacak mışım?"
"Almanca için."
"Hayır istemiyorum."
"Almanca dersinden kalmak mı istiyorsun? Az da olsa yardım edebili-"
"İstemiyorum dedim Anıl uzatmasana."
Terslendim. Sadece yardım etmek istemiştim ama bana bağırmıştı sadece. Sessizce önüme döndüm, aptal herif!
"Lan hamsi ne diye bağırıyorsun benim Anıl'ıma?" Akın'ın sesini duymak beni rahatlatmıştı, nedense böyle şeyler hep olduğunda her zaman bir yerden çıkıp olaya dahil olurdu. "Aşko ne dedi bu hamsi sana?" Sadece omuz silktim cevap vermek istemiyordum olursa sesim çatlarsa açıklama yapamam. "Anıl pişt baksana oğlum." kafamı hayır anlamında salladığımda Akın anlamış olacak ki bağırmaya başlamıştı "ULAN DAHA YENİ UYARMADIM MI BEN SENİ OROSPU ÇOCUĞU!" hocanın bakışıyla Akın boğazını temizledi "Pardon hocam arkadaş bende alerji yapıyor da." okuma sınavına geri dönen hocayla birlikte bende kafamı sıraya gömdüm.
Teneffüsün çalmasına 5 dakika kala sınavın bir kısmı bitmişti kalan kişiler diğer derste sınav olmaya devam edicekti. Birden kapı çaldı ve Ruhi hocayla yeni birisi içeri girdi. Uzun boyluydu, saçları da uzundu ve açık kahverengiydi, gözleri de kahverengiydi. Baya yakışıklı bir çocuktu aslında.
"Hocam iyi dersler, izninizle yeni öğrencimizi sınıfla tanıştırmak isterim. Arkadaşlar bu yeni arkadaşınız Emircan, lütfen onu da yoldan çıkartmayın."
Emircan ise minik eğilip bizi selamlamıştı. Gayet sakin birisiydi, iyi birine benziyordu. Kendine oturmak için yer ararken Eren elini kaldırıp "Pst yakışıklı, gelsene burası boş." diyip göz kırpmıştı. Emircan ilerleyip yanına oturunca uzaktan incelemiştim. Baya tatlı bir yüzü vardı ve anlaşılan yüzük takmayı seviyordu.
Sınıf kapısı tekrar açılınca tuvaletten gelen Akın'a baktım, sıraya tam oturucakken Emircan'ı fark etti.
"Hassiktir lan yeni biri gelmiş."
Eren de yıllardır tanıyormuş gibi kolunu Emircan'ın omzuna atarak konuştu.
"Demin geldi, sıfata bak lan baya tatlı bu."
"Anıl bebeğimin yüzü best ama evet bu da tatlıymış."
Akın, Eren'i yan tarafa fırlatmıştı ve elini Emircan'ın omzuna koymuştu.
"Ee sen kimsin aşko?"
